Geçen sezon küme düşme korkusu yaşamasına rağmen, önce Galatasaray, sonra da Fenerbahçe'yi saf dışı bırakarak, Türkiye Kupası'nı kazanan Akhisarspor, kupalara doymak bilmiyor. Bu sefer de ligi şampiyon bitiren Galatasaray'ı Süper Kupa'da da geçmeyi bildi ve 2018 yılı içerisinde Türkiye'deki en büyük 3 kupadan 2'sini müzesine götürmeyi başardı.

Son senelerde birçok futbol karşılaşmasının ilk adresi Konya oluyor. Süper Kupa finali için de burası tercih edildi. Ama maç öncesi en çok konuşulan konu saha zemininin kötülüğü oldu. Önemi büyük olan bu maç, sadece tesisi güzel diye bu stada verildi, zeminine hiç bakılmalı.
Maç başlar başlamaz yüklenen, bastıran Akhisar oldu. Geri pasında, yerden seke seke gelen topa Muslera vurmak istedi, ıska geçti. Saha zemininin azizliğine uğradı. Gol gelebilirdi, olmadı.
Galatasaray savunması, Akhisarspor'un atağında topa odaklanıp, Seleznyov'u unuttu. Bu oyuncunun bir çekiciliği var. Direğe çarpan top önüne düştü. Vurur gibi yapıp Serdar'ı yere yatırdı, sağıyla sol ayağına çekip, önünü boşalttı ve usta işi bir gol attı. Kalite kokuyordu. Galatasaray'a karşı oynadığı 6. maçında, 6. golünü atmış oldu. Önceki günlerde kendisiyle yapılan söyleşide bu takımı çok sevdiğini söylemişti ama belalısı oldu. 'Taş yakından gelir' demişler.

Galatasaray saldırdı, Akhisar savundu

Golün ardından Akhisar kendi yarı alanı önüne kadar çekildi, rakibini burada karşılamaya başladı. Zeminin kötülüğü, her ne kadar defans yapmayı da zorlaştırsa da, hücum etmeyi ve gol atmayı kat kat daha da zorlaştırıyor. Yeşil siyahlıların eline büyük bir avantaj geçmişti.
Defans yaparken çok dikkatliydi ve başarılıydı ama Ömer'in 3 hatası tehlike yaşattı. Üçünde de sahip olduğu topu rakiplerine kaptırdı.
İlk VAR incelemesi Dany'in Rodrigues'i yere düşürmesi ile oldu. Önce sarı kartı gösterdi ama sonra TV'ye gitti. ‘Sarı mı, kırmızı mı?’ sorusunun cevabı aranıyordu. Heyecanlı bir bekleyişin ardından kararda değişikliğe gitmedi. Doğrusu, Rodrigues o kadar hızlı bir oyuncu ki, bir kişiyi geçip gidiyorken, arkasından gelen hiç kimse onu yakalayamaz. Kaleciyle karşı karşıya kalacaktı eğer faule maruz kalmasaydı, çok büyük bir ihtimalle.

İkinci yarı kopyaydı

İkinci yarı da ilk yarı gibiydi. Oynayan Galatasaray, defans yapıp, hızlı hücumları kollayan Akhisarspor. Maç, tempo olarak çok yavaştı. Bu da Akhisarspor'un işine geliyordu, rakibinin hücum oyuncularını zorlanmadan etkisiz hale getirebiliyordu.
64. dakikada Seleznyov'a çok güzel bir orta geldi. Galatasaraylı oyuncular yine uyumuşlardı. Yükseldi ve rahat bir kafa vuruşu yaptı ama kale direğinin hemen üstünden auta gitti. Biraz daha aşağıdan vurabilse, Muslera bir şey yapamazdı.
Hemen ardından bu sefer Galatasaray tehlikeli geldi. Yapılan ortaya Eren bomboş ceza alanı çizgisi üzerinden kafa vurdu, o da auta attı. Fatih Terim göğsüyle alması gerektiğini el işaretleriyle gösterdi kenardan ancak orada göğsüne alsa defans hemen yetişir, tehlikeyi önlerdi.
70. dakika kırılma anıydı. Miguel Lopes kaleciyle karşı karşıya kaldı ama vuruşu auta gitti. Burada biraz beceriksizlik yaptı. Pas verme alternatifi dahi vardı.

90 dakika yetmedi

Bu dakikadan sonra Galatasaray tehlikeli gelmeye başladı, Akhisar defansı da açıklar vermeye... Yorgunluktan olsa gerek, boşta adam bırakıldı, araya paslar attırıldı. 79'da da her ikisi birden gerçekleşti. Nagatomo araya pas attı, Eren boş bırakıldı, beraberlik golü geldi.
Karşılaşma uzatmaya gitti. Her iki takım oyuncuları da yorulmuştu. Buna rağmen tempo yine de iyi idi ama pozisyona girme konusunda neredeyse yokları oynadılar. Penaltılar da kaçınılmaz oldu.
Penaltı atılacak kale seçiminde Akhisar şanslıydı çünkü kendi taraftarı tarafındaki kale seçilmişti. İlk penaltıyı atan taraf Akhisar oldu. Galatasaray penaltıyı kullanırken, kaleci Fatih'in gözüne lazer tutuldu. Neyse ki bu bir daha tekrarlanmadı. 10. penaltıya kadar kaçıran olmadı. Ta ki penaltılarda sabıkalı Gomis atana kadar. Önceden de önemli penaltılar kaçırmıştı. Bu seferki de çok önemliydi. Atamazsa kupa kaybedilecekti. Fatih Terim'in de maç sonu yapacağı açıklamadaki gibi, genelde vurduğu yere bir kez daha vurdu, Fatih de o tarafa uzanarak topu çıkardı. Ve böylece kupaların kupası da Akhisar'ın oldu.

Maçtan notlar

Bir pozisyonda yardımcı hakem ofsayt bayrağını kaldırdı ama hakem oyuna devam ettirdi. VAR sisteminden dolayı pozisyon geçene kadar devam ettiriliyor. Devam ederken kaleci Fatih elini kaldırdı. Bu hareket az ya da çok konsantrasyon kaybına neden olur. Gol olsa ve bunun TV'den ofsayt olmadığı ortaya çıksa, kaldırılan bayrağın hiç bir anlamı olmaz, gol verilir. Birçok kaleci ve oyuncu, bayrağı görür görmez ellerini kaldırıyor. El kaldırmamaya alışmaları biraz zaman alacak gibi.
Serdar, Seleznyov'u tutmakla görevlendirilmişti ama tutarken el kol ne varsa kullandı. Çekti, itti, her şeyi yaptı, futbol dışı ince faullerle rakibini durdurmaya çalıştı fakat bazen de çok abarttı.
Dakika 104. Oyuna 70. dakikada giren genç oyuncu Yunus topu kaptırdı, rakip ceza alanı önünde. Yakınındaki ilk 11’de sahaya çıkan Lines deparla geriye koştu, Yunus koşamadı.
Maçın adamı Yevgen Seleznyov seçildi. Genelde gol atan oyuncular seçilir ve o da güzel gol attı. Ancak bana göre maçın adamı bambaşka bir isimdi. Bu isim savunmada, ardı ardına gelen Galatasaray ataklarında, kalesinde tehlike yaşanmasına izin vermeyen Dany idi.  ‘Maçın görünmez kahramanı’ derler ya, o da görünmediği için ödül alamadı.