Legal, Fransızca kökenli bir kelime, yasal olan, meşru anlamına geliyor. Legal siyaset de yasaya uygun meşru olan siyasi faaliyeti ifade eder. Türkiye'de legal siyaset yapmanın yolu Siyasi Partiler Kanunu'na uygun kurulan partilerdir. Bugün Türkiye'de yasal kurulmuş çok sayıda siyasi parti var, Meclis'e milletvekili olan dört parti var, bunlardan Halkların Demokratik Partisi (HDP) milletvekili sayısı bakımından üçüncü sırada. Gelin görün ki; genel seçimlerde 5-6 milyon seçmenin oyunu alan Meclisin 3. büyük partisi olan bu partinin eş genel başkanı, milletvekilleri, belediye başkanları, parti yöneticileri tutuklu. Legal bir siyasi partinin legal siyasi faaliyetlerinin suç olduğu iddia ediliyor, soruşturmalar açılıyor, genel başkanından yöneticilerine kadar çok sayıda partili tutuklanıyor. Sizce burada bir sorun yok mu? Legal siyasi faaliyetler suç olarak görülür, bu şekilde soruşturmaya uğrarsa, haklarında henüz iddianameler düzenlenmeden tutuklamalar yapılırsa, o siyasetle nasıl sorun çözülür. Siyasetin boşalttığı alan neyle, kiminle doldurulur hiç düşündünüz mü?

Ben bu yazımda bir somut örnek vermek istiyorum. HDP Manisa örgütünün eski yöneticilerinin başına gelenlerden söz etmek istiyorum. HDP Manisa il ve ilçe yöneticileri, milletvekili ve belediye başkan adayları 2016 yılının Ocak, Şubat ve Mart aylarında yapılan operasyonlarla gözaltına alındılar, Ağustos/2016'da açılan bir soruşturma dosyasına dahil edildiler, hemen hemen hepsi tutuklandılar ve o günden beri tutuklular. Şunu diyebilirsiniz; genel başkan tutukluyken il ve ilçe yöneticilerinin lafı mı olur? Haklısınız ancak haksızlık haksızlıktır, genel başkana yapılan da Manisa yöneticisine yapılan da, kaldı ki Manisa'da yaşananları kamuoyu pek bilmiyor. Manisa'da legal bir partinin yöneticisi oldukları için, o partiden aday oldukları için tutuklanan, birbuçuk yıldır cezaevinde 'terör suçlusu' muamelesi gören bu insanlar neyle suçlandıklarını bilmek istiyorlar, suçlamaları öğrenip, mahkemede savunma yapmak istiyorlar. 15 Temmuz 2016 darbe girişiminden açılan soruşturmalar tamamlanıp, davaları açıldığı halde, legal HDP'nin yöneticilerinin soruşturması bir türlü bitirilmiyor, iddianame düzenlenip, mahkemeye sevk edilmiyor, neden?

Birazcık hukuk, birazcık demokrasiden söz edeceksek, önce şunu kabul etmemiz gerekiyor; haklarındaki suçlama ne olursa olsun, herkesin masumiyet karinesinden yararlanma hakkı vardır. Masumiyet karinesi, hakkında kesinleşmiş mahkûmiyet kararı olmadan hiç kimsenin suçlu sayılmamasıdır. Sormak istiyorum, HDP Manisa İl Eş Başkanları Sait Taycı, Hatice Aslan ve diğerleri neden masumiyet karinesinden yararlandırılmıyor, neden haklarındaki suçlamaları öğrenip, mahkemede savunma haklarını kullanmalarına izin verilmiyor. Aslında bu konuların öncelikle savcılıklarda, hâkimliklerde, mahkemelerde yani adliye içinde tartışılması gerekiyor. Ancak bu soruşturma dosyasında hukuken yapılması gereken tüm tartışmalar, tüm itirazlar, tüm başvurular yapıldığı halde bir türlü haksız tutuklamalar kaldırılmadı, soruşturma tamamlanıp iddianame düzenlenmedi. Hukuken yapılması gerekenlerin bittiği yerde kamu vicdanına başvurmaktan başka çare yok. Manisa HDP soruşturması o yüzden bu yazının konusunu oluşturdu.

Bütün sorunların barışçıl yöntemlerle demokratik siyasetle çözümlenmesi gerektiğine inanmış bir insan olarak, her koşulda hukuku işletmeye çabalayan  bir hukukçu olarak Manisa'da yaşananlar karşısında söyleyecek söz bulamıyorum. Sadece şunu söyleyebilirim; bu yaşananlar hukuka, yargıya olan güveni ortadan kaldırıyor, bunun önüne geçilmez ise ortaya çıkan "hukuk enkazı"nın altında hepimiz eziliriz. Adalet Bakanı, Manisa Cumhuriyet Başsavcısı'nı göreve çağırıyorum olaya müdahale edin.