Tıp camiasını yasa boğan bir haber vardı bu hafta. Ege Üniversitesi Beyin ve Sinir Cerrahisi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Yusuf Erşahin hocamızın vefatını öğrendik. Kendisine Allahtan rahmet, sevenlerine sabır diliyorum. Ölüm nedeni Lejyoner Hastalığı denildi. Ben de daha önce kaleme aldığım bu makaleyi tekrar paylaşmak istedim. Nedir bu Lejyoner Hastalığı diye?

Türk savaş taktiklerinden biridir hilal şeklinde konumlanmak. Bu hilalin iki sivri ucunda görev alan özel eğitimli birliklere çarkacı denir. Çarkacı tanımının karşılığı tam olmasa da Romalılarda  lejyonerdir. Amerika'da ise 1. Dünya Savaşı'ndan sonra 1919 yılında eski askerlerin kurduğu bir organizasyondur; Amerikan Lejyonerleri Birliği. 

Nerden nereye, Amerikan Lejyonerleri 1976'da  Amerika'nın Philadelphia şehrinde bir otelde toplanır. Otelin klima sisteminden dolayı bir mikrop yayılıp akciğerlerde zatürreye benzer bir hastalığa neden olur. İlk kez bu kişilerde yani lejyonerlerde görüldüğü için de mikrobun adına Legionella pneumophila, hastalığa da 'Lejyoner Hastalığı' denir.

Buraya kadar yazdıklarımı okurken 'İyi de bizimle ne ilgisi var?' dediğinizi duyar gibiyim. Malum havalar sıcak, klimasız mekan kalmadı neredeyse. Söylensek de 'Klima bana dokunuyor', 'Çarpıyor beni bu klima' desek de kabul edelim, hayatımızın vazgeçilmez bir parçası oldu. Az önce bahsettiğim Lejyoner Hastalığı'nın bir diğer adı da Klima Hastalığı!

Genel olarak vücut direnci düşünce hastalıklara yatkınlık artar. 50 yaş üzerindekilerin, sigara tiryakilerinin, alkol bağımlılarının, bağışıklık sistemi baskılananların (organ nakli, kortizon tedavisi, kanser tedavisi...), kronik akciğer hastalığı olanların; klimadan yayılan ve zatürre yapan bu hastalığa yakalanma riski normal halka oranla daha yüksek.

Lejyoner adlı bu bakteri havada su damlacıklarında (aerosol) asılı kalır. Suyu aerosol haline getiren araçlar (havalandırma sistemlerinin soğutma kuleleri, duş başlıkları, jakuziler, dekoratif fıskiyeler...) bulaştırıcılıkta rol oynar. Soluk almamızla birlikte bakteri vücudumuza girer. Önce üst solunum yolu yani burun, ağız, bademcikler, nefes borusunda tutunur. Derken aşağıya akciğerlere iner. Bulaştıktan 2 ila 10 gün içinde şikayetler ortaya çıkar. Halsizlik, yorgunluk, 38,5 dereceden yüksek ateş ve ardından öksürük, nefes darlığı gelişir. Tedavisi 14-21 gün (2-3 hafta) süreyle antibiyotikle olur. Lakin bu hastalığa penisilin ve türevleri fayda etmez!

Özetle klima kullanırken hastalanmamak, enteresan bakteriler kapmamak için bazı noktalara dikkat edin. Klimayı sık sık açıp kapatmayın,  kesintisiz birkaç saat 21 derecede çalıştırın, filtre temizliğini ve klima bakımını düzenli yaptırın. Otel ve turistik tesis sahipleri de 2 yılda bir su örneklerini laboratuvarlarda analiz ettirmeli, olası bir salgını önlemek adına.

Sağlıkla kalın.