Arap Kaymakamımız Sadullah Beyin Libya Başbakanı oluşunun öyküsünü sürdürüyorum.
               
Vali olarak atandığı Hakkari'ye güçlükle ulaşır Arap Kaymakam. Geçit vermeyen Zap Suyu'na köprü yapılması kaçınılmazdır.
               
Zap Suyu'na köprü yapmanın gereklilik olduğu üzerine, defalarca Ankara'ya başvuruda bulunur. Hiçbir yanıt alamaz. Bunun üzerine Ankara'ya kendisi gidecek ve dönemin maliye bakanının karşısına dikilecektir. Bakan onun söyledikleriyle ilgilenmez. Bunun üzerine, yakasına canhıraş bir şekilde yapışan Sadullah Bey'in elinden kendini kurtarıp dışarı atan bakan korumalarına seslenir :
– Kurtarın beni bu delinin elinden!
               
Yine terfilerinde gecikmeler, yine Ankara ile huzursuzluklar... Olsun ! Vazgeçmeyecek, vatan toprağı Hakkari'nin yazgısını bir ölçüde olsun değiştirecektir.
Of 'ta seneler önce yaşanan sellerde, heyelanlarda evsiz barksız olan Karadenizliler kısım kısım göç etmiş, bir bölümü de Van'a yerleşmiştir. Bunu anımsayan Sadullah Bey, Hakkari'ye dönmezden evvel Van'a uğrar ve neredeyse isim isim hatırladığı bu çok sevdiği insanlara bir öneride bulunur. Hakkari'deki ekonomik gereksinmeleri anlatan Sadullah Bey, her şeyden yoksun bu şehirde çok çalışkan ve becerikli Karadenizlilerin bakkallık, fırıncılık, inşaatçılık vs. yapabileceğini, şehrin sosyo ekonomik durumunun buna çok olanaklı olduğunu söyler.
               
Van'dan iş yapmak üzere Hakkari'ye giden bir kısım Karadenizli'nin, bugün hâlâ orada ticaretle uğraşanlardan bazılarının onların kuşaklarından gelen kişiler oldukları bugün de bilinir.
              
Yine o yıllar Hakkari sınırları içinde hayvan sayımı yapılamamakta, devlet buradan vergi toplayamamaktadır. Maliye Bakanlığı, 11 Eylül 1940 tarihli bir yazı ile, o yıl 17 binden fazla hayvanın kaydedilmesini sağlayan Vali'yi takdirle ödüllendirecektir. Bir diğer takdirname ise yine Hakkari'ye yaptırdığı 7 okul nedeniyle Milli Eğitim Bakanlığından gelecektir.
              
Sadullah Bey, 19 Kasım 1940'ta Bingöl Valiliği'ne atanır. Bir yıl sonra, 22 Kasım 1941'de yaş sınırından emekli olur. Neredeyse 35 yıla varan onurlu, lekesiz bir devlet görevi böylece sona erer.

Libya'ya başbakan oluyor

Sadullah Bey, emekli olunca İstanbul'a döner. Çocukları yetişmiş, öğrenimleri için gerekli para konusunda sıkıntı baş göstermiştir. Toprak Mahsulleri Ofisi'nde çuval kontrolörlüğü ve Çocuk Esirgeme Kurumu müfettişlikleri gibi geçici görevlerde bulunur. Bu arada siyasete girmesi için uğraşanlar bile çıkacaktır. Bunlara sıcak bakmaz.
              
Çocuklarının geleceği için endişelenen Sadullah Bey, miras işleri için baba ocağı Bingazi'ye gider. Burada rahmetli babasının yakın arkadaşı ve bir dönem hapislik arkadaşı da olan Bingazi Emiri Sunusi ile de görüşür. Libya'nın o yıllarda bağımsız bir devlet olarak kurulması gündemdedir. Emir, Türkiye'den ve yakın arkadaşı olan babasından, namını bildiği Sadullah Bey'i yanında yardımcısı olarak görmek istediğini söyler. Buna sıcak bakmayan Sadullah Bey Türkiye'ye döner. Yine geçim sıkıntısı dolu günler onu ve çocuklarını beklemektedir. Bu arada, Emir Sunusi, Türk hükümet yetkililerine başvurur ve Sadullah Bey'in yeni kurulan Bingazi (Libya) Hükümeti'nde görev alması için izin ister.

Hükümet, konuyu bakanlar kurulunda görüşür ve 23.01.1950 tarihli kararla, 3 yıl süreyle Bingazi Hükümeti'nde çalışmasına müsaade eder. Bu durum, eski Osmanlı toprağı olan bu yere verilen öneme dair nezaketli tarihi bir atıftır aynı zamanda.
            
Trablus, Bingazi ve Fizan olarak üçe bölünmüş Libya toprakları, Fransızların tüm karşı çıkışına rağmen, Birleşmiş Milletler'in aldığı kararla bağımsızlığını ilan eder.
Libya Devleti'nin kurulma sürecinde, bunu alttan alta istemeyen İngilizler de vardır. Emir Sunusi ile birlikte hareket eden, Türkiye'de yetişmiş bu değerli devlet adamının çıkışları bu yüzden İngilizleri bile endişelendirmektedir.
           
İngilizler, yoksul Libyalıları kendilerine bağımlı kılma çabasındadırlar. Ülkede baş gösteren ve tarımsal tahribat yapan bazı hastalıkların ilaçlarının İngiltere'den gelişini bilerek geciktiren İngiliz yöneticilerle sert tartışmalara girer Sadullah Bey. Zira, o dönem Libya'da Sağlık Bakanlığı görevindedir. İngilizler, bu dişli rakibi aradan çıkarmak için kabile reisleriyle pazarlıklara girişirler. Yeni filizlenen devlete nifak sokmak en bilindik yoldur bu onlar için. Fakat İngilizlerin bu oyunu o an sökmeyecek, Emir Sunusi tarafından Türkiye'nin "Arap Kaymakam"ı Sadullah Bey, Libya Devletinde "Türk Başbakan" lakabıyla başbakanlığa getirilecektir. Artık görevdedir. Libya başbakanlığı görevi 3 yıla yakın sürer. Ancak ilerleyen yaşı hastalıkları da beraberinde getirmiştir. Tedavisi için bir süre Türkiye'ye gitmek üzere izin alan Sadullah Bey, her türlü İngiliz oyununun döndüğü bu ülkeden bir süre için de olsa ayrılacağına sevinmektedir.
Bavullarını arabaya yükletir. 28 Mayıs 1952 yılının, güzel bir bahar akşamında ülkesine dönmenin sevinciyle başını koyduğu yastıktan, ertesi sabah başını kaldıramayacaktır.

Öldüğünde şahsi hesabında sadece 45 İngiliz Sterlini bulunacak, cenazesinde İngilizler bile bu büyük devlet adamına saygıda kusur etmeyecektir.
            
Sadullah Beyin adı Bingazi'deki bir hastaneye verilir. Kıbrıs Barış Harekatı'nda başbakan olan Ecevit, bu şahsiyetin Libya'daki saygınlığını çok iyi bildiği için, akademisyen oğlu Orhan Koloğlu'nu yıllar sonra Libya Özel Temsilcisi olarak atar.