Lütfü Dağtaş-Karşıyaka'da, doğduğunuz ev hangi sokaktaydı Banu Hanım?
-Tren istasyonunun arkasında, 1730'lu sokaklardan birisiydi. En son 10 yıl önce geldim, eski, çocukluğumun Karşıyaka'sını bulamadım. Çok üzüldüm, karman çorman olmuş o güzelim Karşıyaka. Biraz, denize açılan Çamlık Sokak korunabilmiş.
-Karşıyaka'da gittiğiniz okullar?
-Ankara İlkokulu. Karşıyaka Kız Lisesi, Yamanlar Koleji.
-Babanız o yıllar İzmir'de çalışıyor...
-Ailecek İzmirli ailem. Babam, TARİŞ'te muhasebe müdürü. 13 yaşımdaydım, kaybettik. Ondan sonra annemle İstanbul'a göç ettik. Geliş o geliş.
      *
Oryantal dansın gelmiş geçmiş efsane dansözlerinden Prenses Banu ile geçtiğimiz hafta yaptığımız telefon görüşmemizi aktardım. Kendisini ilk, Dönence Yayınları sahibi, kırk yıllık arkadaşım Kemal Özdemir'in, türünün ilk ve halen de tek, Türkçe ve İngilizce yayımlanmış "Oryantal Göbek Dansı" kitabı dolayısıyla tanımıştım. Muhteşem fotoğrafıyla kitabın kapağını süslüyordu. Ardından geçen süreçte karşılıklı tanıştık, ara ara da olsa telefonla hatır sorar olduk. Çocukluğunda sinema ve dansa büyük ilgisinin olduğunu aktarmıştı. Karşıyaka'dan İstanbul'a taşınmaları sonrası, dönemin ünlü dansözlerinin hocası olan Kudret Şandra ile tanışmış, ondan ders almıştı. Çok genç yaşta İstanbul'un ünlü gece kulüplerinin aranan dansözüydü artık.




-İşinizi çok sevmeniz, kısa sürede ünlenmenizle birlikte yurt dışına açılmanızı da beraberinde getirdi...
-Evet, Avrupa başta olmak üzere, Asya, Orta Doğu, Kuzey Afrika, Amerika'daki çeşitli ülkelerde dans ettim, tanındım. Ardından bakanlıklarımızın davetleri sonucu Türkiye'nin yurtdışı etkinliklerinde görevli sanatçı olarak ülkemizi temsil ettim; adım, 'Milli Dansöz', 'Diplomatik Dansöz' olarak anılır oldu.
-Karşısında dans ettiklerinizden adlar sayar mısınız?
-Berlusconi, Şeyh El Maktum, Şeyh Zayed, Hüsnü Mübarek, Zeyn El Abidin Bin Ali, Kral Hüseyin, Saddam Hüseyin, Kaddafi, El Halife.
-Kemal Özdemir'in Oryantal Göbek Dansı kitabının kapağını süslediniz. Bu arada belgesel kanalı National Geographic Channel, belgeselinizi çekti.
-Evet, Kemal Bey, yazar olarak mesleğimizle ilgili önemli bir kitap yazdı, sağ olsun, kapağında da benim fotoğrafıma yer verdi. Bu kitap, pek çok gazetede haber olarak geniş yer buldu. Dahası, Japonya'dan belgesel çekimi için tv ekibi geldi, birlikte çalışma yaptık. O belgesel Japonya'da gösterildi. National Geographic'in yaptığı belgesel de İstanbul'da çekildi.
-Ben biliyorum ama adınızın önündeki prensesle ilgili açıklamayı bir kez de siz yapar mısınız? 
-Yurt dışında dans ediyorum. Hayranlarım olabildiğince fazla. O süreçte bir Arap prensiyle tanıştık, kısa sürede de evlendik. Adım Banu'nun önüne prenses sözcüğü işte böylelikle geldi. Ancak bu bin bir gece masalı ne yazık ki uzun sürmedi, ayrıldık. Dönüşümde ilk sahneye çıktığım Maksim Gazinosu'nda, ilanlarla neonlara adım Prenses Banu olarak yazıldı ve öylece kaldı. 
-İzmir'i; doğup büyüdüğünüz, okullarında okuduğunuz Karşıyaka'yı çok özlediğinizi biliyorum...
-Evet, görüşmemizin başında da aktardığım gibi Karşıyaka'yı çok severim. En son on yıl kadar önce geldiğimde, şehrimi yapılarla boğulmuş görmek beni çok üzdü. Oysa İzmir, Karşıyaka inci gibi bir yerleşim yeriydi. Çok kötü yönetildikleri gerçeği şimdi karşımızda tokat gibi yüzümüze çarpıyor. Yeşilliğini yitirmiş. Ama yine de gelmek isterim, bir süre de olsa kalmak isterim. Gelirsem, Çamlık Sokağı ilk gideceğim yerlerden birisi.
-Çoğu kişi gibi Çamlık'ın sizdeki yerinin ayrı olduğunu, unutamadığınızı görüyorum.       
   *
Evet, Karşıyakalı Prensesimiz Banu, ara ara da olsa yine dans ediyor ama asıl uğraşı olarak dans dersleri veriyor. Aktardığı bilgilerden Türk stili oryantal dans, Mısır stili, yer dansı ve dramatik oryantal dans dallarında dersler verdiğini öğreniyorum. 'Bir de' diye ekliyor, 'Roman dansı, Mısır folkloru, Körfez dansı ve zil' gibi folklor ögesi ağır basan derslerim var.'
İzmir'i Sevenler Kulübü'ne kattığı renk dolayısıyla hemşehrimiz Prenses Banu'ya çok teşekkür ediyorum.