İzmir Fotoğrafçılar Odası Başkanı, Foto Murat'ın sahibi Murat Yavuz ile sektörün sıkıntılarını, gelişimini ve kadınların fotoğrafçılık sektöründe nasıl yer edinmeye başladıklarını konuştuk. Murat Yavuz, Oda olarak fotoğraf tutkunlarına ücretsiz eğitimler verdiklerini, düzenledikleri fuarlarla Ege'ye hatta Türkiye'ye açıldıklarını anlattı. Yavuz, fotoğrafçılığın unutulan meslekler grubuna dahil edilmiş olmasından kırgın olduklarını ve bunun değişmesi için mücadele vereceklerini de kaydetti.

- Fotoğrafçılar Odası'ndaki göreviniz ne zaman başladı?

Bu ikinci başkanlık dönemim. 15 yıldır odanın içindeyim.

- Odaların fotoğraf sektörüne ne gibi katkıları var?

İşyeri kurmak için iki tane seçeneğiniz var. Ya esnaf odalarına kayıtlı olmak zorundasınız ya da Ticaret Odası'na kayıtlı olmak zorundasınız. Odalar toparlayıcıdır. Piyasadaki fiyat dengesini oluşturur. Mesleki açıdan katılınması gereken fuarlar vardır, bunlarla ilgili bilgileri verir. Biz İzmir Fotoğrafçılar Odası olarak her sene İzmir Gaz'ın sponsorluğunda fotoğraf yarışmaları düzenleriz. İki yılda bir fotoğrafçılıkla ilgili fuarlarımız olur, fuarlara devamlı katılırız. Geçen sene iki otobüs fotoğrafçı esnafımızı eşleriyle birlikte, ücretsiz götürdük. Bu sene de 2015 yılında bir organizasyonumuz olacak, yine üyelerimizi bir fuara götüreceğiz. İzmir'de de mini fuarlar düzenliyoruz, balolarımız oluyor. Her sene fotoğrafçıya sezona girmeden balo düzenleriz. İki yılda bir İstanbul'da yapılan fuarları; tek yıllarda İstanbul'da, çift yıllarda İzmir'de yapacağız. Geçen sene güzel bir fuar yaptık, Ege Bölgesi'ne hitap ettik. Denizli'den, Bursa'dan otobüslerle fotoğrafçı esnafını getirmiştik. 2015'te daha kapsamlı bir fuar yapmayı hedefliyoruz. Ege'nin her ilinden otobüsler kaldırarak fotoğrafçı esnafımızı İzmir'e getirmeyi hedefliyoruz.

- Dijital fotoğraf, sektörü nasıl etkiledi?

Dijital sektöre geçiş ayrı bir dünya oldu. Gazetelerde sizler de yaşadınız. Dijitalde makineler çok sağlıklı değildi. Şu anda teknoloji oturmuş durumda, fotoğraf makineleri dehşet kapasitelere sahip. Teknoloji bir yerde fotoğrafçı esnafını sarstı. Gelir kaynakları çok düştü. Filmli dönemdeki avantajlı dönemler bitti. Film satışı, film banyosu, baskılar bitti. Dijitalin rahatlığı var.

- Yeniden insanlarda fotoğrafı elime almak istiyorum duygusu uyanır mı?

Ne zaman arşivlerde çökmeler olacak, o güzelim anılar bilgisayar çöktüğünde yok olacak, o zaman baskıya ihtiyaç duyacaklar. Fotoğrafa meraklı insanlarımız belli. Onlar hala dükkanlarımıza gelip baskı yaptırıyorlar. Fotoğrafı eline almak, o fotoğrafı hissetmek gerekiyor. Biz bunu hızlandırmak için yarışmalar düzenliyoruz. Fotoğraf yarışmalarında baskı ön plana çıkıyor. Bu baskı geleneği devam etsin diye çabalarımızdan biri bu yarışmalar. Üniversite öğrencilerini de yarışmaların içine çekmek istiyoruz.

- Fotoğraf çekmek için eğitim şart mı?

Evet, eğitimle gelişim çok daha hızlı ve sağlıklı oluyor. Fotoğrafçılık hobi olarak inanılmaz bir boyuta geldi. Alsancak'ta Cengiz Özer hocamızla ortak bir eğitim çalışmamız var. Orada ücretsiz eğitimlerimiz var ve bu eğitimlere inanılmaz yoğun bir katılım var.

- Eğitimlerinize genellikle kimler katılıyor?

Hukukçular, doktorlar, öğretmenler. Hobi olarak çok keyifli bir uğraş. Bu eğitimden mezun olduktan sonra muhteşem çekimler yapıyorlar.

- Eğitimlerinizden herkes faydalanabiliyor mu?

Evet tabii. Belli bir kontenjan sayımız oluyor. Fotoğrafçıların eğitimleri ile ilgili Cihan Albüm ile beraber Cihan Albüm'ün Yönetim Kurulu Başkanı İsmail Orhan, müdürü Savaş Orhan' ın destekleriyle üç günlük bir ücretsiz eğitim verdik. Muhteşem bir katılım oldu, şehir dışından da çok yoğun bir katılım oldu. Hiçbir duyuru yapmadan, sadece kulaktan kulağa duyumlarla 60 kişilik liste doldu. Trabzon' da yapıldı, Ankara ve Adana' da yapılacak. Tekrar İzmir' de arka arkaya yapacağız. İzmir Fotoğrafçılar Odası Türkiye' de bir öncülük misyonu taşıyor, çok mutlu ve gururluyuz.

Vesikalık çeken kabinlerin çoğalmasını durdurduk

- Mesleğinizin öncelikli sorunları neler?

Mesleğin sıkıntıları var. Vesikalıklarla ilgili bir sıkıntımız var. Türkiye'de foto kabinler kuruldu. Emniyet birimlerinde, nüfus idaresinde, tapuda foto kabinler kuruldu. Bu foto kabinler fotoğrafçı esnafının ana gelir kaynğı olan vesikalığı etkiledi. Özellikle kış aylarında. Yazın, düğündür dernektir bir gelir elde ediyoruz; ama kış aylarında bir vesikalığa kalıyor ve bunu devletin tek bir firmaya vermesi fotoğrafçı esnafını zor duruma düşürdü. Fotoğrafçı Odaları olarak İzmir'de bir hareket başlattık ve Türkiye'deki tüm odaları İzmir'de toparladık. Ortak sıkıntımız var ve ortak bir karar almamız gerekiyordu. Yürüyüş mü yapacağız, sesimizi nasıl duyuracağız derken, İzmir'deki İzmir milletvekili, eski Birlik Başkanımız Mehmet Ali Susam toplantımıza katıldı, konuyu dile getirmemiz için bizi Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne davet etti. Konuları Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne taşıdık, partilerin grup başkan vekillerine dosyalar verdik. Adalet ve Kalkınma Partisi'nden Ahmet Aydın'a, Milliyetçi Hareket Partisi'nden Oktay Vural'a, Cumhuriyet Halk Partisi'nden de Muharrem İnce'ye bir dosya verdik. Konuları dile getirdik, bir çalışma içindeler. En azından kabinlerin çoğalmasını durdurduk. Yeni çıkacak kimlikler üzerindeki vesikalıklar ne olacak konusu gündemdeydi. Ankara'da Vatandaşlık Genel Müdürü'nü ziyaret ettik, kendisinden vesikalık fotoğrafların fotoğrafçı esnafı tarafından çekileceği sözünü aldık. Şu an gündemde olan bir konu ve sözün tutulduğunu görüyoruz, inşallah bununla ilgili bir sıkıntı yaşamayız. Çünkü tüm fotoğrafçı esnafı bununla ilgili büyük bir beklenti içinde. 70 milyonun kimliği değişecek ve fotoğrafçı esnafa bir gelir kaynağı olacak.

Fotoğrafçılığın her aşamasında vardım

- Siz fotoğrafçılığa ne zaman ve nasıl başlamıştınız?

1983 yılında ortaokuldan ayrılarak mesleğe girdim ben. Basmane'de Foto Güneş'te, rahmetli Orhan Ustamın yanında işe başladım. İki sene burada çalıştım. Sonra Alsancak'ta Foto Sema'ya geçtim. İzmir'in en köklü firmalarıydı bunlar. Foto Sema'da uzun yıllar çalıştım, onlarla ortaklığım da oldu. Efes Oteli'nin, fuardaki bütün salonların, Balçova Termal Tesisleri, Dalyan, Saray, Kadifekale gazinolarının fotoğraf işlerini yapıyorduk. Ağırlığımız gazinolar ve düğün salonlarıydı. Ben de yıllarca Büyük Efes Oteli'nde çalıştım. Efes Oteli kapanana kadar ben oradaydım. Temelden geliyoruz, siyah beyazdan geliyoruz. Siyah beyazdan dijitale, fotoğrafçılığın her aşamasında vardım ve her aşamasında da en iyi yerlerindeydim. Gazinoda sahne alan tüm sanatçılarla çalışmışızdır ve hepsiyle anılarımız ve fotoğraflarımız vardır. Aslında bunları bir kitap haline getirmeyi çok isterim.

Astsolist sahnedeyken sadece fotoğrafçı hareket edebilirdi

- Bir anınızı bizimle paylaşır mısınız?

Bir gün Efes Oteli'nde Gönül Yazar sahnedeydi, karanlık odadaydım o zaman. Gönül Yazar, 'Gel gel evladım, gel buraya' diye beni ısrarla yanına çağırdı. Allah rahmet eğlesin Necdet Yazar, Göl Gazinosu'nun eski sahibi, bizim meslek dostumuz rahmetli Ahmet Yazar'ın da babası, 'Gel gel evladım gel, şu ihtiyarı görüyor musun şu ihtiyarı, kart zamparaya bak, yanında da genç kız var. Biliyor musun kim bu, benim ilk kocam.'  dedi. (Kahkahalar atıyor, sanki o günü tekrar yaşıyor) Sahne arkası bu tip esprilere çok açık. O sahnedeki tutumuyla sahne arkasındaki halleri çok farklı, çok sıcak ve çok candanlar. Tersleri de çok fenaydı (gülüyor). Sahnedeyken garsona servis yaptırmazlardı. Herkesin pür dikkat onları izlemelerini isterlerdi, özellikle Muazzez Abacı böyle yapardı. Herkes yerinde dururdu, bir tek fotoğrafçı hareket ederdi. Fotoğrafçı onları belgeleyecek. Hem Muazzez Abacı için hem gazino için hem de konuklar için çekecek ve para kazanacak. Onun için fotoğrafçı bu ortamlarda ön planda olur. Ancak dönem değişti, artık biz telefonlarıyla fotoğraf çekmek için sahneye atılanlardan fırsat bulamıyoruz, bize çekilin diyorlar.

Semtimizin fotoğrafçısı aileden olur

Fotoğrafçı esnafımız geçim kaygısından eğitime zaman ayıramıyor. Onun için bir sıkıntı içindeyiz. İnşallah bu vesikalıklar can suyu olur fotoğrafçılarımıza ve eğitime de bir bütçe, zaman ayırabilirler. Sizin semtinizdeki 30- 40 yıllık bir fotoğrafçı, muhakkak babanızın, annenizin düğün fotoğrafını çekmiştir veya dedenizin bir vesikalığını çekmiştir. Sizin fotoğraflarınızı çekmiştir. Senin de düğün fotoğraflarını biz çektik, çocuğunun da fotoğraflarını Foto Murat çekecek mesela. Ben 33 yıldır meslekteyim, sünnet düğününü çektiğim bir çocuğun düğününü çektim. Şimdi çocuğu olacak, çocuğunun da çekimlerini yapacağım. Bir akış gidiyor ve bu akış büyük bir mutluluk veriyor bize. Semtlerdeki fotoğrafçılar, ailemizden birisi.


Fotoğrafçıların eşleri de doğum fotoğrafları çekiyor

- Sektörde sizi umutlandıran gelişmeler var mı?

Şimdi yeni yeni branşlar oluşuyor. Mesela doğum fotoğrafçılığına çok büyük bir talep var. Doğum fotoğrafçılığı çok enteresan, bu türle birlikte fotoğrafçıların eşleri de mesleğe dahil olmaya başladı. Eşler dükkanlara gidip geliyor, doğum fotoğrafçılığına merak saldılar. Fotoğraf çekimlerinde kadınlara ağırlık verilmeye başlandı. Son 10 yıldır meslekte kadınların hakimiyeti gözle görülüyor. Doğumdan başka düğün fotoğrafçılığında da kadınlar tercih edilmeye başlandı. Kadınlar bir gelinin ne istediğini daha iyi anlayabiliyor sanırım. 1980'lerde kadın fotoğrafçı düşünülemezdi. Erkek fotoğrafı çekerdi, kadın satmak için götürürdü, sonra çekim de kadına geçti. Gittiğiniz düğün salonlarında takip edin, dört erkek fotoğrafçı varsa  dört de kadın fotoğrafçı vardır.

Fotoğrafçılığın unutulan meslekler grubuna dahil edilmesi bizi kırıyor

Beni çok üzen bir konu var asıl söylemek istediğim. Meslek olarak unutulmuş meslekler grubuna dahil edilmişiz. Bu bizim için üzücü, onur kırıcı bir olay. Amerika'da fotoğrafçılık sektörü 175 farklı branşa ayrılmış durumda. Üniversitelerde iki yıllık, dört yıllık, sekiz yıllık eğitim söz konusuyken Türkiye'de fotoğrafçılık mesleğinin unutulmuş meslekler grubuna alınmış olması çok enteresan. Bununla ilgili oda başkanları olarak mücadele içindeyiz.