Dünyadaki ayakkabıların %63’ü, cep telefonlarının %70,6’sı, klimaların %80’i ve kişisel bilgisayarların %90,6’sı Çin’de üretiliyor; Çin, üretim alanında rekabet gücü en yüksek ülke*.

Hal böyleyken, Çin’deki bir fabrikayı hayal edince insanın gözünün önüne, Modern Zamanlar filminde Charlie Chaplin’in canlandırdığı fabrika işçisinin kendini kaptırıp üretim bandının üzerine atlayarak makine dişlileri arasına karıştığı ve aynı mekanik vida sıkma hareketini durmadan tekrarladığı o meşhur sahne geliyor.

Köklü Bernard Controls şirketine ait Pekin’deki elektrikli aktüatör fabrikasının 7 yıldır “Sosyal Duyarlılık” başlıklı bir proje yürütmesi, durumun o raddeye gelmesinin istenmediğine dair ümit verici.

Sanatçı Alessandro Rolandi ile işbirliği yapılarak, fabrikada Rolandi’nin oluşturduğu ve yönettiği Sosyal Duyarlılık Ar-Ge Departmanı kurulmuş. Bu deneysel birim, sanatçıları ve yaratıcı kişileri, ilk etapta çalışanlarla diyalog kurarak ilişki geliştirmek üzere fabrikaya davet ediyor. Aralarında bir ilişki tesis edildikten sonra, sanatçılar çalışanlarla görüşmelerinden aldıkları ilhamla birer proje önerisi getiriyor.

Projelerde kullanılan yöntemler veya malzemeler ile projelerin niteliği çeşitlilik arz ediyor. Projeler araştırma, tamamlanmış bir sanat eseri, etkinlik, performans veya bir dizi müdahale biçiminde olabiliyor. Katılımcılık ve etkileşim derecesi de projeye göre değişiyor. Bugüne kadar 39 proje gerçekleştirilmiş.

Örneğin, müzisyen Xiao Rong, sıradan bir iş gününde fabrikada çıkan seslerin kaydını kullanarak orijinal bir parça yaratmış. Çalışma saatlerinde fonda çalabilecek, aşina olunan ve olunmayan seslerin birbirine karıştığı, çalışanların kendilerini ve kendi hareketlerini belli bir mesafeden gözlemlemelerine olanak verecek bir eser üretmeyi hedeflemiş. Parçanın kaydı, tüm çalışanlara dağıtılmış.

Departman, çalışma ortamı içerisinde insan duyarlılığının korunması, iyileştirilmesi ve değerinin belirlenmesi amacıyla yeni modeller ve yaratıcı yaklaşımlar keşfetmek ve önermek için sanatsal sorgulamalara odaklanıyor. Yaratıcılığın, insan ilişkilerinin ve toplumsal gelişimin köklerini keşfetmeyi amaçlıyor.

Şirketin hissedarları ve yönetimi, aklın yükseltilmesi için duyarlılığın kilit olduğuna inanıyor. Diğer yandan, kârlılık için tüm kurumların sürekli baş etmesi gereken “hızlı büyüme” ve “katı rasyonel düşünce” unsurları duyarlılığın gelişimine ket vurduğunda, ortaya bir çelişki çıkıyor.

Şirket, geleceğe yönelik yeni sosyal modeller oluşturmak için potansiyel taşıdığı düşüncesiyle, bu çelişkiye eğilmeye karar vermiş. Duyarlılığın, olumlu ve yaratıcı insan ilişkileri geliştirmek ve inovasyon ve sürdürülebilirliğe dayalı uzun vadeli bir bakış açısı oluşturmak için görünmez bir iplik olabileceğine inanıyor. Aynı zamanda, sanat projeleriyle gelen anlayış ve farkındalık biçimiyle, dürüstlük, işbirliği, saygı ve sorumluluk gibi değerlerin kişisel ve sosyal başarıyı ölçmek için standart kriterler haline gelmesi bekleniyor.  

Rolandi’ye göre sanat, sadece fiziksel nesnelerin üretimi ve satışıyla bağlantılı olmamalı; bitmiş bir ürüne bağlı olmaksızın psikolojik ve empatik bir güce sahip olabilir. Rolandi, bugün sanat eseri üretiminin tek başına pek bir anlamı olmadığını düşünüyor. Üretimin, yaratıcı safhanın sadece bir parçası, tamamlanmış çalışmanın ise artık hedef değil yalnızca zaruri bir çıktı olması gerektiğini söylüyor.
 
“İş yerinde yaratıcı bir heyecan, düşünme biçimlerini, mevcut yapıları ve hatta değer modellerini etkileyip değiştirebilir mi? Sanat, sağladığı bu doğrudan etkileşim aracılığıyla, tüm ekonomik sistemin kendi fikirlerini (Ödül nedir? Başarı nedir? Emek karşılığında para ve güvenlikten başka ne verilebilir?) yeniden düşünmesini tetiklemek için insanların duyarlılığını ve anlayışını etkileyebilir mi?” sorularını soruyor ve devam ediyor:

“Tüm bu sorulara cevabım yok, ancak cevapları bulmak istiyorum ve mevcut durumdaki istikrarsızlığın böyle bir deney yürütmek için bir boşluk sunduğunu hissediyorum. İnsan doğasının zenginliğini oluşturan karmaşıklık şu anda risk altında ve bu noktada sanat, duyarlılık ve empatinin toplumda yok olmasını önlemeye dair bir rol oynayabilir.”

* Çinli medya şirketi Sina’nın 2015 tarihli raporu, Deloitte 2016 Küresel Üretim Rekabet Gücü Endeksi

www.socialsensibility.org
www.bernardcontrols-socialsensibility.com