Öyle bir film ki...

Bir film düşünün ki, sinemada en az 10 kere görmüşsünüz...

Eş, dost, komşunuz, iş arkadaşlarınız ile tekrar tekrar gitmişsiniz.

Çıkışında posterlerini rica etmişsiniz.

Şarkılarını ezbere öğrenmişsiniz.

Her seyredişinizde ilk seferdeki gibi gülüp, ilk seferdeki gibi ağlamışsınız.

Şimdi, böyle bir filmi yaşayıp da, Sinemadan Hayata doğru farklı farklı yolculuklara uzanan bu köşede yazmamaya olanak var mı?

Yok.

O yüzden, işte huzurlarınızda o muhteşem film: Mamma Mia.

Mamma Mia... ilk buluşma

Daha vizyona girmesinden önce ablamın bana bu filmden bahsederek, 'Miniş (Mine) bu filme bayılacaksın' demesi ile ben Mamma Mia'yla tanıştım.

Film vizyona girer girmez, bir gün bile beklemeden, hemen gidiverdim filme.

Sanki hayatımda yaratacağı müthiş etkiyi biliyordum.

Mamma Mia... sonraki buluşmalar

Gerçekten de, Mamma Mia'yı ilk izlememden sonra, hayatımda Mamma Mia Maratonu da başlamış oldu.
 
Sinemaya Mamma Mia ile her yeniden buluşmak için gittiğimde, muhakkak yanımda çok sevdiğim birileri ile gidiyordum.
 
Mamma Mia öylesine bir filmdi ki, onu sadece izlemiyor, her görmeye gittiğinizde, içine girip onu adeta yeniden yaşıyordunuz.

Film, sizi kendi hayatınız içinde bir yolculuğa çıkarıyordu.

Yaşamınızın farklı kesitleri, farklı anları ile sizi tekrar buluşturuyordu.

Siz o sahneyi izlerken, hayatınızdan o kesiti yeniden yaşıyor ve hayatınızın o karesinde yaşadıklarınızın içindeki gerçek anlamı, duyguyu film aracılığı ile keşfediyordunuz. 

Büyülü bir şeydi bu...

Mamma Mia... Şarkılarla Sahnelerin Büyülü Buluşmaları

Ünlü müzik grubu ABBA'nın şarkılarını baz alarak yapılan Mamma Mia müzikalinin beyaz perdeye aktarımı olan bu film, sizi ABBA şarkılarının o derin felsefesi içinde yüzdürüyor.

Hepimizin hayalleri var.

O hayalleri hayata geçirme yolunda karşımıza çıkan zorluklar bizi bazen ne kadar da yıldırıyordu.

Sabrımız kalmıyordu artık o yolda yürümeye.

Vazgeçmek daha kolaydı, daha basit, daha rahat.

Gerçekten mi?

Ya bizim, bize her şeyle başa çıkma gücünü veren bir şarkımız varsa?

Hayallerimizin gerçekleşmesi için gereken zamanı, oluşumu bekleme sabrını bize veren.

Başımıza gelen her olayın aslında bize hep bir şeyler öğreteceğini, kazandıracağını görmemizi sağlayan.

O zaman kayıplarımız, zorluklarımız olsa da, hayata ve hayallerimize inanmaya devam ederdik.

Hayatımızı, hayallerimizi gerçekleştirebilirdik.

Ya aşk?

Ne zaman aşkımızla aramızda duvarlar ören her şeyi bir kenara koyup, kendimizin ve sevdiğimizin en güzel, en özel, bize kendimizi en iyi hissettiren yönlerini, dokunuşlarını, paylaşımlarını ortaya çıkaran 'aşk'ı seçecektik?

Bizi, asıl ait olduğumuz yere kavuşturarak, bize ev olan aşkı.

Ne kadar zaman geçse, üstüne ne kadar olay yaşansa da kendimizi yeniden ve yeniden içinde bulmak istediğimiz 'aşkı'...
İçinde barındırdığı saflığı, pür güzelliği ile ne kadar da güzeldi aşk...

Ne kadar da büyük bir anlam katıyordu hayatımıza...

Aşkın içindeki özü koruyabildiğimiz sürece, o aşk bizi tekrar bulacaktı...

Ne zaman olursa olsun.

Sonra bir annenin çocuğuna duyduğu duygular...

Çocuğunun hayatının başladığı noktada, babasının kim olduğunu bile bilmeden, bir başına, ona koskoca bir dünya kurabilecek gücü veren.

Her şeye göğüs gerebilecek cesaret ile donatan.

O muhteşem potansiyelin içinde taşıdığı tüm güzelliklerle hayatı kucaklayabilmesi için, anne olarak sergilediği dimdik duruşu ile, sıfırdan sevgi ve neşe dolu bir yuvayı kurmayı başaran.

Tek başına bir çocuk yetiştirmenin zorlukları ile başını eğmeden, hayattan zevk alarak, neşe duyarak ve mutlu olarak yaşayan.

Çocuğunun dünyasını daha iyi anlamak ve keşfedebilmek için, onun hayatta yol alışını sevgi dolu gözlerle izlemesini sağlayan.

Ağladığımızda yaslandığımız omuzlar...

Dost kollar.

Bizi iyi günde, kötü günde sarıp sarmalayan.

Beraber dans edip, şarkı söylediğimiz.

Gün gelip beraber ağlayıp, üzüldüğümüz.

Bize acı olanı korkmadan söyleyebilen.

Acı olanı söyledikten sonra da, o acıyı bizimle paylaşmak için yanımızda durabilen.

Anlayan, dinleyen, destek olan...

Yeri geldiğinde hiç konuşmadan sadece yanımızda durabilen...

Candan atan kalplerdeki dostlar.

Bir neşe, bir şarkı, bir avuntu, beraberce yapılan bir dans olan dostlar.

Hep orada olan; orada olacağı zamanı bilen ve o zamanda da orada olabilen dostlar.

Şarkılarımızı ve rüyalarımızı paylaşabildiğimiz dostlar.


Mamma Mia...

Tüm bunlar ve içine girdiğinizde sizin de kendi hayatınız içinizden bulacaklarınız ile daha da fazlası, Mamma Mia!

Duygulanacaksınız, sevineceksiniz, kızacaksınız, üzüleceksiniz... Merak edeceksiniz, keşfedeceksiniz, anlayacaksınız... Aşık olacaksınız, içiniz kıpır kıpır şarkı söyleyeceksiniz, dans edeceksiniz... Bol bol güleceksiniz, bol bol ağlayacaksınız ve çok hem de çok keyifli anlar yaşayacaksınız!

Hadi başlasın Mamma Mia!