Yeryüzünde her gün milyarlarca insan güne merhaba diyor. Bu kişilerin her birinin kendine göre bir hayatı ve kendi anlamları var. Bir psikiyatri doktoru olarak insanların en çok aradığının mutluluk olduğunu söyleyebilirim. Aradaki aracılar asıl amacı unutturduğunda ise mutsuzluk kısır döngüsü kaçınılmaz oluyor.

Bilim insanları son yıllarda insanları neyin mutlu ettiğini anlamak için araştırmalar yapmaya başladılar. Para mı, aile mi, genetik mi yoksa erdemli olmak mı mutluluğu sağlıyor. Mutluluk, insanın kendi içinde hissettiği bir durum olduğu için ölçülmesi güçtür. Bunu ancak insanlara nasıl hissettiklerini soran anketler yaparak değerlendirebiliriz.

Paranın mutluluk getirdiği düşüncesi bir noktadan sonra anlamsızdır. Dipte bulunan kişiler için daha fazla para daha fazla mutluluk ifade edebilir. Örneğin Milli Piyango'nun 2 trilyonluk ikramiyesi asgari ücretli birine çıktığında, bu kişinin mutluluğunda önemli bir artış sağlayabilir. Daha fazla borca girmeden çocukları için daha konforlu bir hayat sağlayabilecektir. Öte yandan aylık geliri yüksek bir yönetici için bu para yeni bir ev ve araba sağlamaktan başka bir şey sağlamayacağı için mutluluğu sadece birkaç hafta sürecektir. Yapılan gözlemlerde bu tip kişilerde uzun dönem mutluluk kesinlikle değişmiyor. Çünkü yeni ev ve arabası kısa sürede sıradan gelmeye başlıyor.

Yapılan çalışmalarda çıkan ilginç bir saptama, hastalıkların kısa dönemli mutluluğu azalttığı ama uzun süreli mutsuzluk kaynağı olması için ya hastalığın sürekli olarak kötüleşmesi ya da sürekli yüksek acıya sebep vermesidir. Şeker hastası olan kişi ilk önce bundan mutsuz olsa da hastalık kötüye gitmiyorsa bu hastalığa alışırlar ve mutluluk seviyeleri diğer insanlarla aynı duruma gelir.

Çalışmalara göre aile ve topluluğun mutluluğumuz üzerinde para ve sağlıktan daha fazla etkisi var gibi görünüyor. Sıkı bağlara sahip ve destekleyici ailelerde yaşayan insanlar, problemli aileleri olan ve ait olacakları bir topluluk bulamamış kişilere göre anlamlı derecede daha mutludur. Evlilik önemli bir parametredir. Defalarca yapılan çalışmalar, iyi evlilikle yüksek öznel mutluluk arasında ve kötü evlilikle mutsuzluk arasında çok yakın ilişki olduğunu ortaya koymuştur. Son yazılarımda bolca ilham aldığım Noah Hariri'ye göre kendisini çok seven bir eşi, yakın ilişkilere sahip bir ailesi olan çulsuz bir sakat, fakirliği çok şiddetli değilse ve hastalığı her geçen gün daha kötüye gitmiyor ve fiziksel acısı artmıyorsa, yalnız ve her şeye yabancılaşmış bir milyarderden çok daha mutlu olabilir.

Mutluluk herkesin hakkı olmalı derken aslında mutluluğun çok zaman kişilerin elinde olduğunu ifade edebiliriz. Tabii biyolojik bir depresyon hastalığı; tıpkı kas hastası birinin hızlı koşamaması gibi, mutluluk duygusunu kısıtlayabilir hatta engelleyebilir. Aslında mutluluk bir merhabada, mutluluk sabırsızlıkla beklenen bir geri sayımda sayacın bir geri gelmesi. Mutluluk sarılmak, kin tutmamak, ötekileşmemek. Bu doktor reçetesi çerçevesinde mutlu bir pazar günü diliyorum...