Her geçen gün işsiz sayısı azalacağına çoğalıyor. Resmi rakamlar bunu gösteriyor. Her ne kadar 'istatistik' biliminin, yanıltıcı tarafı ele alınarak yalan üzerine kurulan düzen de çatırdayıp yıkılıyor. Son olarak,  Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkan Yardımcısı ve İzmir Milletvekili Ahmet Kenan Tanrıkulu; 'Başarısız ekonomik öngörüler, plan ve programlar nedeniyle büyüme oranlarında yaşanan ivme kaybı ülke borçlarını ve işsizler ordusunu çığ gibi büyütmektedir' dedi.

Dut yemiş bülbül

Türkiye İstatistik Kurumu'nun (TÜİK) halen evde çalışan milyonlarca kadını, iş bulma ümidini yitiren milyonu aşan insanımızı hesaba katmadan açıkladığı Ağustos ayı işsizlik rakamları karşısında aynı ekonomi yönetimi dut yemiş bülbül rolünü oynuyor. Bildiğiniz gibi rakamlar belli bir süre sonra açıklanıyor. TÜİK; istisnalar yaratarak, işsiz tanımını daraltarak işsizliği düşük göstermek için elinden geleni yapsa da iş bulamayan vatandaşımız yaşamak için mücadelesinde gerçek hayatla yüz yüze.

Aman Yarabbi...

Ağustos ayında mevsim etkilerinden arındırılmış işsizlik oranı %10,4 ile geçtiğimiz yıla göre % 1,1 puan artış kaydederken, mevsimsel etkilerden arındırılmamış resmi işsizlik de aynı düzeyde artarak % 10,1'e ulaştı. Geniş tanımlı işsizlik oranı ise %17,1 oldu. Yine geniş tanımlı işsiz sayısı 5 milyon 430 bine ulaştı.
Son günlerde ise bu sayı iyice arttı. Bu bilgileri başta belirttiğim gibi İzmir Milletvekili, Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkan Yardımcısı Ahmet Kenan Tanrıkulu toplamış ve Haber Ekspres'e göndermiş.
O da, bizden başka hiç kimsenin bunları, bu gerçekleri yazmadığını, yazamayacağını biliyor herhalde, bizi tercih ediyor.
Yine Tanrıkulu'nun derlediği bilgilere göre; Yüksek öğretim mezunları arasında işsiz sayısı yeni seriye göre Şubat 2014 döneminden bu yana 255 bin kişi artarak 743 bine çıktı.
Gençler için (15-24 yaş) geniş tanımlı işsizlik oranı ise resmi yüzde 19,2 rakamının 9 puan üzerinde yüzde 28 seviyesinde gerçekleşti.
Her 4 gencimizden biri işsiz. Bu ekonomik ve sosyal sorunun önümüzdeki dönem giderek daha da büyüyeceği uzmanlar tarafından öngörülüyor. Ekonomi yönetiminin günü kurtarmak adına birbirinden farklı ve habersiz açıklamaları her geçen gün daha da artıyor.

Gerçekten ne oldu?

TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu'nda Ekonomiden sorumlu Başbakan Yardımcısı İşsizlik Sigorta Fonu'nda biriken paranın 70 milyar TL olduğunu açıkladı. Birkaç gün sonra Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı bu rakamı 79,1 milyar TL olarak açıkladı.
İki açıklama arasında 9 milyar TL'lik fark var. Nedense bunun hesabını kimse veremiyor.

Tanrıkulu: Şaibeli durum!

2002 yılında 57'nci Hükümet tarafından oluşturulan ve işsiz kalan vatandaşlarımıza işsizlik sürelerinde destek olunmasını amaçlayan İşsizlik Fonu'nun akıbeti de, eski Bakan, İzmir Milletvekili Ahmet Kenan Tanrıkulu'na göre artık şaibeli duruma geldi. Zira; Fon'dan 2002 yılından bugüne kadar yaklaşık 3,6 milyon işsiz kalan vatandaşımıza sadece 8 milyar TL ödeme yapılmasına rağmen, Fon amacı dışında bütçe uygulamalarında ve başka alanlarda kullanılıyor.
Bu rakam 2008 yılından bu yana 12  milyar TL'yi geçmiş ve borç olarak alındığı iddia edilen tutarın geri ne şekilde ödeneceği de halen açıklanmadı. Fon'un 60 milyar TL'lik kısmının halen devlet iç borçlanma senetlerinde tutulması ve buradan yapılacak harcamaların belirsizliği ise tam bir muamma.

Sesleri duyulmuyor

Bu konuyla ilgili Tanrıkulu, 'İşsizlerimizin sesinin duyulmadığı, onlara umut verilmediği yetmiyormuş gibi, onların çalışırken ödedikleri primlerle oluşan Fon'un iktidar tarafından delik deşik edilmesi, keyfiyetin her alanda sürdüğünü göstermektedir' diyor.
Eski Bakan Tanrıkulu; 'İktidar yaşamakta olduğu oy kaybı nedeniyle her geçen gün devlet adabıyla bağdaşmayan davranışlar sergilemekte, geçici saltanatları uğruna milletimizin kazanımlarını çar çur etmektedir. Bu zihniyet, bir yandan da gelecekte adalet karşısında hesap vermemek için türlü ayrımcı düzenlemeleri hayata geçirmektedir. Ancak tüm sağduyulu vatandaşlarımız gibi dünya da, muz cumhuriyetlerinde görülecek bu tabloyu istihza ile takip etmektedir. Gündem saptırmaya ve algı operasyonuna dönük davranışlar, ülkemizin her alanda dünyadan uzaklaşmasına sebep olmaktadır.
İktidarın neden olduğu iç ve dış siyasi risklerin yansıra Türkiye hızla otokrasiye gitmektedir. Tek başına tüm anayasal yetkilere hükmetme arzusu yabancı ve yerli yatırımcıları tedirgin etmekte, ülkemiz ekonomisinin ihtiyacı olan yeni yatırımlar gelmemekte, çarpık üretim modeli ile yol almaya zorlanan ekonomimiz artık her alanda teklemeye başlamıştır. Üç yılı aşkın süredir durgunluk yaşayan ekonomimizde kişi başı millî gelirimiz de yerinde saymaktadır. Bunun sonucunda ise ülkemiz orta gelir tuzağına yakalanmıştır. Yılbaşında hedeflenen enflasyonun sürekli şaşması ve kronikleşmesi yetmiyormuş gibi 400 milyar doları aşan dış borçların çevrilmesi de risk taşımaktadır. Artık yiğitte kamçı yiyecek hâl kalmamış, yiğit yatırımcılar için kur riski, onları her gün daha da zorlar hale gelmiştir' diyor.

Eldeki verilere göre

Merkez Bankası verilerine göre ülkemizin kısa vadeli dış borçları Eylül'de 9 ay öncesine göre %1,1'lik artışla 130,7 milyar dolara yükseldi. Özel sektörün 2002 yılında 13,8 milyar dolar olan kısa vadeli dış borcu, 2014 Eylül'de 111,4 milyar dolara çıktı. Aynı şekilde kamunun 2002 yılında sadece 0,9 milyar dolar olan kısa vadeli dış borcu ise Eylül'de 18,9 milyar dolara yükseldi. Eylül itibariyle, orijinal vadesine bakılmaksızın vadesine 1 yıl ve daha az kalan kısa vadeli dış borç stoku 166,3 milyar dolar.
Yanlış politikalarla durumun bu hale gelmesine sebep olanlar ise, kes-kopyala-yapıştır programlarla ekonomimize pansuman yapmaya çalışıyor.

***

SON NOKTA

Cafe Bolero Hatay'da açıldı


Genç girişimci Gökben Kırdı, yarattığı markası Coffee Bolero ile kahve sektöründe fark yarattı. İzmir'in Hatay semtinde genç girişimci Gökben Kırdı tarafından açılan Coffee Bolero müşterilerden beğeni alıyor. Mutfaktan servise kadar her alanda kadınların çalıştığı cafe, zengin ve seçkin yemek menüsü ile de dikkat çekiyor. Toplantı yemekleri ve doğum günleri kutlamalarının da düzenlendiği mekan hizmet kalitesi ile ayrıcalıklar sunuyor.

Rahat hissetmeli

Cafe'nin işletmecisi Gökben Kırdı, Coffee Bolero ailesi olarak insanların kendilerini evinde gibi rahat etmelerini sağlamaya çalıştıklarını, gıda sektöründe kalite kontrol bölümünde uzun yıllar çalışmış bir gıdacı olarak hijyen ve kaliteye her zaman önem verdiklerini dile getirdi. Kırdı, ilerleyen zamanlarda başka yerlerde şubelerini açacaklarını ve franchising de vermeyi planladıklarını söyledi.