"Ne yapabilirim... İnsanlar, toplum için ne yapabilirim?"
Filmi izledikten sonra, hayata, insanlığa güzel şeyler katmak, iyilikler yapmak istiyorsunuz...
Üstelik çok derinden, çok da güçlü bir his bu!

"İftarlık Gazoz" vizyonda sevgili okurlar...
Hararetle davetlisiniz!


İftarlık Gazoz

Zil çaldığı anda yaka paça dağılmış, suratlarda muhteşem bir sevinç, coşku ile sınıftan fırlayan öğrenciler...
En sevdiğim anlardan biridir!
Nasıl bir koşuştur o...
Nasıl bir gülümsemedir o güzel çocuk yüzlerde...
Hele bir de sizi kapıda bekleyen "yerel" gazozlarınızı satan bir "Gazozcu Cibar Kemal" ağabeyiniz varsa!

O güzelim Ege Kasaba'larından birindeyiz.
Çocuklar koca bir öğretim yılını tamamlayıp yaz tatiline giriyorlar. 
Sınıftan koşarak çıktıktan sonra tatili ilk, okulun kapısında bekleyen Cibar Ağabeylerinin meşhur gazozları ile yudumluyorlar.
Aralarında sınıfı büyük bir başarı ile bitiren gözleri ışıl ışıl parlayan Adem köşede duruyor. Anne ve babası tütün tarlasında çalışan Adem'in gazoz alacak parası yok. Cibar'ın bilge gözlerinden kaçmıyor bu durum. Adem'in gazozu Cibar'dan ikram olarak geliyor. Cibar bu zeki ve çalışkan çocuğu yaz tatilinde çırak olarak yanına almak istiyor.
Adem başarı dolu karnesini anne ve babasının çalıştığı tütün tarlasına götürdüğünde anne ve babasının sevinci muhteşem oluyor... Tütün tarlasının her köşesine yayılıyor oğullarına duydukları gurur ve güven! Oğulları okuyup mühendis, doktor olacaktır. Tüm o genç hayatın akışına örülen umutlar yayılıyor ucuz bucaksız tarlaya...
Cibar yaz tatili için Adem'i yanına çırak olarak almak isteyince anne ve babası önce tereddüt ediyorlar. Hayalleri çok büyük onların oğulları için. Pek akıllarına yatmıyor yazın bu çıraklık işi... Ne var ki Adem'in ısrarları sonucunda kabul ediyorlar.

Adem'in dünyası

Gazozcu Cibar'ın yanında çıraklığa başlıyor böylelikle Adem...
Cibar'ın işi zor. Yabancı markalarla kıyasıya bir rekabet içinde kendi yerel gazozlarını ayakta tutmaya çalışıyor.
Her fırsatta tadı da sunuşu da başka olan gazozlarını ön plana çıkarmaya uğraşıyor.
Sunuş ki ne sunuş, gazoz ki ne gazoz...
Özel bisikletli arabası ile kasabayı dolaşıp gazozun en güzelini satıyor Cibar.
Şimdi bir de Adem de ekleniyor kadroya!
Gazozları koydukları arabanın üstüne oturmuş o koca güzel gözlü Adem ile mahalle mahalle dolaşıp satmaya çalışıyorlar güzelim gazozları.
Açık hava sinemalarından, bakkallara, kahvelere, evlere, her yere...
Adem'in hayatı zenginleşiyor.
Cibar ile de yol arkadaşı oluyorlar.
İşin inceliklerini tek tek O'na anlatırken ustası, içindeki şefkat ve sevgiyi de yudum yudum akıtıyor küçük Adem'in yüreğine ...

Derken Ramazan ayı geliyor.
Hoşgörü ayı...
Kasabadaki hayat daha da renkleniyor.
İftarlar, sahurlar, oruç tutanlar, tutmayanlar...
Satabildikleri her anda gazozlarını görünür kılmaya çalışıyorlar.

Adem'in bir de kasabada çok sevdiği Hasan Abisi var.
Adem'e okuması için kitaplar öneren, tütün tarlalarının sahibinin oğlu, sosyalizme gönül vermiş Hasan...
O da alıyor ramazanda kasa kasa gazozlardan. Tütün tarlasından çalışanlara dağıtmak için. Babası itiraza kalkınca Ramazan oruçlular var diye, evlerine götürür niyetliler deyiverir Hasan, dağıtıyor gazozları...

Bir yandan da Adem camide Hoca'nın ramazan ve oruç ile ilgili konuşmalarını dinliyor.
Her ne kadar çocuklara farz olmasa da arkadaşları arasında oruç tutanlar var, Adem için en başta da Berna! Kendisi gibi en çalışkan ve en başarılı olan sınıf arkadaşı, tatlı tatlı bakıp güldüğü Berna...
Adem de oruç tutmak istiyor. Ailesi karşı çıkıyor tabi ki de! Daha bir çocuk o...
Bunun üzerine kendi kendine 'niyet'leniyor ve kimselere söylemeden başlıyor orucuna Adem.
Hem çalışacak, hem de orucunu tamamlamaya çalışacak. Üstelik inanılmaz bir yaz sıcağında ve her yerde gazoz satmaya çalışırken!
Olur da, başaramazsa, Hoca'nın da anlattığı üzere 61 gün oruç tutma kefareti olacak...

Özlem duyduklarımız... 

Büyüleyici görselliği içinde Ege'nin o güzel kasabası filizleniyor kalbinizde film boyunca. Halkının içtenliği, samimiyeti ile bütünleşiyor, büyüyor, kasabanın güzelliği.
Özgün renkleri içinde gün doğarken tarlalara, siz köylülerle birlikte tütün toplarken buluyorsunuz kendinizi.
Özlem duyuyorsunuz... Unutulmaya başlayan o komşuluklara, dostluklara, içten paylaşımlara.
Tıpkı arayıp da bir türlü bulamadığınız o yerel gazozların tadları gibi.
Verilen el emeğinde, yöresel renklerinde gizli belki de onların o bulunmaz güzelliği!
Biriktirilen gazoz kapakları ile başlayan o güzel aşkları hatırlatırcasına...

Derin duygular içinde!

Film sizde çok derin duygular uyandırıyor.
Gittikçe küçülen "ben" içine hapsedilen o daracık dünyadan çıkıp, insanlar ve toplum için de var olmak istiyorsunuz... 
Herkes için güzel şeyler katarak "Ben"in çok ötesinden iyilikle hayata dokunmak  istiyorsunuz...
Film daha başka derin konulara da çok çarpıcı bir şekilde değiniyor. Olayları da sonra yine çok ilginç bir şekilde birbirine bağlıyor. Hepsi filmde sizi bekliyor! 

Perde açıldı, "İftarlık Gazoz" başladı sevgili okurlar...
Sakın kaçırmayın, hararetle davetlisiniz!