Türk futbolu için 17 Mayıs 2000 tarihi büyük bir önem taşır. Bu tarihte Kopenhag'da oynanan UEFA Kupası Finali'nde Galatasaray, Arsenal'i penaltı atışları ile yenerek; ilk defa Türk futbol takımı olarak Avrupa Kupası'nı ülkemize getirmiştir. Bu tarihi ülkemizde milyonlarca insan unutmaz.

Bizim hikayemiz bu maçtan sadece 4 gün sonra 21 Mayıs 2000 tarihinde başlıyor. Bu maçtan 4 gün sonra Türkiye Süper Ligi'nin son hafta maçları oynanırken 6 takımın ligden düşme ihtimali bulunuyordu. Bu takımlar içinde Avrupa şampiyonu ile deplasmanda karşılaşacak İstanbulspor'un işi en zor görünüyordu. Bu 6 takımdan ikisi olan Antalyaspor ile Altay arasında oynanılacak karşılaşmada bir beraberlik, muhtemel olarak iki takımı da ligde tutacak görünüyordu. Kağıt üstünde İstanbulspor düşmenin en büyük adayıydı. Dedikodular, Galatasaray'ın Avrupa Şampiyonu olması şamatasında pek gündem oluşturmuyordu. O tarihte İstanbulspor'un başkanı Cem Uzan; Galatasaray'ın ana sponsorlarından Telsim şirketinin sahibiydi. Teknik direktörü ise o dönemlerde ülkede çok ismi bilinmeyen, sonradan milli takımlar teknik direktörü olacak Abdullah Avcı idi. Galatasaray takımı, mayıs sıcağında oynanan ve 6 takımın kaderini belirleyecek maça saatler öncesinde beyaz takım elbiselerle sahaya çıkıyor, tribünden tribüne koşarak şampiyonluk kutlamaları yapıyordu. Bizler, Antalya stadı tribünlerinde sürekli hesaplar yapıyorduk.

Maçlar oynandı ve İstanbulspor 1-0 öne geçtiği karşılaşmada Avrupa Şampiyonu ile 1-1 berabere kalarak ligde kalmak için büyük bir avantaj elde etti. Antalya'da oynanılan karşılaşmada ise ev sahibi Antalyaspor ateşin içine düşen rakibini 3-1 yenerek ligden düşen son takımın ismini belirlemişti: Altay. Antalya'da bir takım sahaya çöküp gözyaşları dökerken, İstanbul Ali Sami Yen Stadyumunda maç sonunda iki takımın kutlamaları birleşiyordu. Canlı yayında; bir sonraki yıl için Galatasaray'ın göğüs reklamı sponsoru olmuş ve anlaşması önceden imzalanmış sözleşmede İstanbulspor Başkanı Cem Uzan coşarak; herhangi bir zam talebi olmamasına rağmen gönlünden 5 milyon dolar daha zam yapıyordu.

Avrupa Şampiyonluğu kutlamalarının ateşi düştüğünde, Galatasaray taraftarlığıyla ünlü, o dönemin en popüler spor yazarı Hıncal Uluç, Cem Uzan'ın fazladan verdiği bu paranın bir şike parası olduğunu ifade ediyordu. O günlerde neredeyse her sözüyle gündem oluşturan Hıncal Uluç'un bu ağır iddiası futbol kamuoyunda nedense pek dikkat çekmeyi başarmamıştı.

Altay cephesinde ise öfke daha çok kendi içinde hesaplaşmaya dönmüştü. İzmir'de dedikodu kulaktan kulağa dolaşıyordu.  Dönemin başkanı Nafiz Zorlu'ya aracıların 500 bin TL verirsen Antalya'yı bağlarız, maçtan dilediğiniz skor çıkar teklifini ilettiği iddia ediliyordu. Altay Başkanı'nın ise bu teklifi ret ederek biz sahaya çıkar mücadelemizi yaparız, oyuncularım da oradan gerekli skoru alır döner diyerek meydan okuduğu dillendiriliyordu. Başkanımız Nafiz Zorlu'ya takımın düşmüş olmasından ötürü kızgındım. Bana bu hikayeyi anlatan kişiler bunu anlatırken; parayı ödemediği için Nafiz Zorlu'ya ateş püskürüyordu. Tüm kızgınlığımı unutup, Nafiz Başkanın davranışıyla Altaylı olmaktan gurur duyduğumu hatırlıyorum. O gün, buralara gelebileceğimizi aklıma getirmiyordum. Bugün tekrar düşünüyorum. Başkanımla yine gurur duyuyorum. Çünkü o gün parayı vermiş olsa ve bugün Altay hâlâ Süper Lig'de olmuş olsa o Altay benim Altay'ım olamazdı.

Dip Not: Bu yazıda Galatasaray-İstanbulspor karşılaşması ile ilgili anlatılan tüm detayları dönemin gazete arşivlerinde ve televizyon yayınlarında bulabilirsiniz. Altay ile ilgili kısmı ise sadece bir duyumdur. 15 yıl sonra olayın şahitlerinin doğrulama ya da iddiayı ret etmesi beklentisi içerisinde değilim. Bir Altaylı olarak olayın gerçekliğine inancımın; Altay kulübüne bağlılığımı arttırmaktan başka bir işlevi yoktur.
Dip Not 2: Nereden Nereye manşetini yazdığımda bunun çok parçalı bir yazı dizisi olacağını düşünmemiştim. Yazıyı yazarken hatırladıklarım ve hissettiklerimin tek bir köşe yazısına sığmayacağını fark ettim. Önümüzdeki haftalar önemli bir engel ya da gelişme olmazsa bir süre 'Nereden Nereye' başlıklı yazılarımı her hafta sizlerle paylaşmaya gayret edeceğim.