Zeynep Kaya- Dokuz Eylül Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Banu Esra Aslanertik, üniversitenin işdünyası kökenli öğretim görevlilerinden biri. Aslanertik, öğrencilere akademik eğitim kadar işdünyasına da hazırlayacak projeler üretiyor. Aslanertik, 'Öğrencilere sektörlerini biraz daha iyi tanıtmak, sevdirmek, meslekleriyle ilgili daha fazla bilgi vermek gerekiyor. Bununla da ilgili bir kariyer planlama koordinatörlüğümüz var, bu konularda da çalışmaları var kurulumuzun. Bir insan kaynakları havuzu da yaratalım istiyoruz. Hem bugünlerde meslekleri tanıtmak, sanayicileri, işadamlarını, öğrencileri buluşturmak, istihdam etmeyi arttırmak gerek' diyor

Dokuz Eylül Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Banu Esra Aslanertik 1991 yılında İzmir Özel Türk Lisesi Anadolu Bölümü'nden mezun olduktan sonra, 1995'te Dokuz Eylül Üniversitesi İşletme Fakültesi İngilizce İşletme Bölümü'nü tamamlayarak lisans derecesini aldı. 1995-97 yılları arasında Schenker Arkas Nakliyat ve Dış Ticaret A.Ş.'de Yönetici Asistanı ve Uluslararası Mali Raporlama Sorumlusu olarak görev aldı. 1997-99 yılları arasında Öztüre Kireççilik A.Ş.'de Uluslararası Mali Raporlama ve Konsolidasyon Uzmanı olarak çalıştı. 1999 yılında Uluslararası İşletmecilik yüksek lisans derecesini alarak, Dokuz Eylül Üniversitesi İşletme Fakültesi Muhasebe ve Finansman Anabilim Dalı'nda Araştırma Görevlisi olarak işe başladı. 2002 yılında Dokuz Eylül Üniversitesi'nde işletme doktorasını tamamlayarak, Muhasebe ve Finansman Anabilim Dalı'na Yardımcı Doçent olarak atandı. 2008'de Doçent ünvanını alan Aslanertik'in çok sayıda ulusal ve uluslararası makale ve bildirisi ile ikisi tek yazarlı, biri üç yazarlı olmak üzere 3 kitabı bulunuyor. Aslanertik şimdi Dokuz Eylül Üniversitesi'nin 3 yardımcı rektöründen biri olarak çalışmalarını sürdürüyor.
 

'DEÜ'nün ilk girişimcilik faaliyetleri öğretim üyesiyim'


*Prof. Dr. Banu Esra Aslanertik kimdir? Bilmediğimiz yönlerinizle anlatabilir misiniz?

Öğrencilerine çok düşkün, hatta öğretmeye aşık bir öğretim üyesi. Bu sene yönetsel görevlerden dolayı derslere giremedim ve onları çok özlüyorum. Ben muhasebe ve finansman hocasıyım. Muhasebe alanında kariyer yapmak isteyen öğrencilere tecrübelerim dahilinde destek oluyorum. Dokuz Eylül Üniversitesi'nin ilk girişimcilik faaliyetleri öğretim üyesiyim. 2013'te İşletme Fakültesi'yle birlikte Girişimcilik Faaliyetleri Merkezi'ni kurduk. Öğrencilere girişimcilik aşıladık, istihdam edilebilirliği aşıladık, sertifika programları düzenledik. Kurucu üyeliğini ben yaptım.

*Gelecekteki meslek dalları hangi alanlara doğru kayıyor?

Şimdi YÖK'ün de başlattığı 102 bin doktora programı diye bir bursluluk programı var. O çerçevede bazı öncelikli alanlar belirlendi. Biz de o öncelikli alanlar doğrultusunda üniversiteyi geliştirmek için çalışıyoruz. Tıpta biyomedikal, gen teknolojisi; mühendislikte dokuma teknolojileri, tekstilde özellikli malzeme üretimi, dokuması gibi alanların ön plana çıktığını görüyoruz. Mesela yanmayan malzemeden üretilen kumaşlar, spor yaparken daha az terleten malzemeler, tıpta yanıklarda kullanılabilecek malzemeler gibi bazı özel malzemeler, mekatronikte geliştirilen robotik ürünler. Bunların ön plana çıktığını görüyoruz. Endüstri 4.0 çerçevesinde de bir ilerleme söz konusu olduğu için endüstri 4.0'a uyum anlamında daha çok makine odaklı yapılanmaları görüyoruz. Bu çerçevede çalışmalarımız var bizim. Sosyal bilimlerde de sosyal alandaki bazı sorunlara çözüm getirecek alanlarda göç, kentleşme, kadın ve kadına şiddet gibi konularda çalışmalar yapılıyor.

*Kadın demişken Banu Hocam, kadının günümüzdeki değeri nedir acaba? Kadına şiddet önlenebilecek mi, Türkiye bir yol katedebilecek mi?

Kadına şiddetin oldukça önemli bir boyutta olduğunu düşünüyorum. Bununla ilgili de bir takım faaliyetler var önlem alınmasıyla, bilinç oluşturulmasıyla ilgili. Bu alanda çalışan dernekler, vakıflar, sivil toplum kuruluşları var ama halen yeterli düzeye ulaşmış değil.

*Eskiden kadınların okuma oranı oldukça azdı. Gelişen zamana bağlı olarak, kadınların eğitimdeki artış oranı gözlemlediğiniz kadarıyla ne durumda?

Akademi çerçevesinden baktığımızda üniversitemizde nedense daha çok kadın olduğunu görüyoruz. Kadınlar okulda kalmaya daha çok yöneliyor. Erkeklerin daha çok özel sektöre yöneldiğini, ticarete daha çok atıldığını gözlemleyebiliyoruz. Üniversitemizde oldukça dengeli bir populasyon var o anlamda. Yönetimimizden de anlayacağınız üzere kadınlar oldukça ön planda. 3 rektör yardımcısı olarak hepimiz kadınız. Dekanlarımızın 7 tanesi kadın.

*Lisans, yüksek lisans ve doktoranızı Dokuz Eylül Üniversitesi'nde tamamlamışsınız. Şimdi de rektör yardımcısısınız. Ne hissediyorsunuz?

Aidiyet duygusunu çok etkiliyor bence. Benim de aidiyet duygum çok yüksek. Dokuz Eylül'e gönülden bağlıyım. Yıllarımı verdim bu üniversiteye ve şimdi çok mutluyum, çünkü bütün bilgi birikimimi üniversitem adına yönetsel olarak kullanıyorum.  Kendimi burada geliştirdim, gelişmeme bağlı olarak edindiğim tecrübe ve bilgi birikimlerimi de buraya vermeyi doğru buluyorum.

*Gazeteci olarak katıldığım birçok basın davetinde sizleri de konuk olarak aramızda gördüm. Hem rektör yardımcısısınız, hem de kurumlarla bu kadar yakından ilgilisiniz. Bu ikili ilişkileri nasıl başarıyorsunuz?

Üniversite-sektör işbirliğinin çok önemli olduğunu düşünüyorum. Bu yüzden sektörel anlamda yapılmış ya da yapılmakta olan tüm kurum faaliyetlerini kaçırmadan izlemeye özen gösteriyorum. Bu faaliyetlere katılım göstererek üniversiteyi daha çok entegre edebileceğim alanlar çıkarabileceğimi düşünüyorum. Sektörlerle içli dışlı olmak gerek.


'Kaynakların çok verimli kullanılması gerek'


*İşletme mezunu bir yardımcı rektör olarak, sizce bir şirketi elde tutmak, batırmamak adına planlama ve yönetim sistemi nasıl olmalıdır?

Şirketlerde en önemli nokta sağlıklı bilgi ve verilerin toplanması. İyi bir veri yönetimi olmak zorunda her şeyden önce. Şirket bütün verileri toplayacak ve o verilere dönük sağlıklı karar verecek. Biz genelde şirketlerin günlük uğraş içerisinde veri toplamaya çok fazla odaklanmadıklarını görüyoruz. Daha çok akışa bakıyorlar. Kaliteli üretiyor muyuz, kazanıyor muyuz gibi. Ama belki aslında kazanmıyorlar. Bunun farkında değiller. Genelde bütün olarak bakıyorlar ama ürün bazında karlılık analizleri yapmıyorlar. Giderlerin kontrolünü başarılı şekilde gerçekleştirmiyorlar. Dolayısıyla da veri toplama, veri analizi etme ve buna dayalı karar verme, etkin yönetsel kararlar alma konusunda biraz zayıf kalıyorlar. Sonra iflas söz konusu oluyor bazı şirketlerde.

*Bir ülkede şirketler arası denetim nasıl sağlanır, para kaynakları size göre nasıl kullanılmalı?

Finansal anlamda en büyük eksiklik etkinlik ve verimliliğin olmaması. Kaynakların çok verimli kullanılması gerekiyor. Kullandığınız paranın ciddi anlamda bir faydaya dönüşmesi lazım. Biz fayda maliyet analizi kısmında gözden kaçırıyoruz bazı şeyleri. Fayda maliyet analizini doğru yapamadığımız için de bazen yatırımlarımızı aslında çok fazla ciddi yatırımlar getirmeyecek alanlara kaydırabiliyoruz. Bu bize bir maliyet olarak yansıyor. Sonuçta elimizde bir maliyet oluşmamış oluyor. Bu tür konularda yaşanılan sıkıntılar nedeniyle de parasal nakit sıkıntılarıyla karşılaşma söz konusu. Bir yatırıma veya bir ürüne, bir işe yapacak olduğunuz bütün maliyetlerin toplamına baktığınızda faydanın bu maliyetlerin çok üzerinde olması gerekiyor ki siz o para yatırmayı gerçekleştirebilin. Bu doğru yapılmadığı için de bir takım sıkıntılar yaşıyoruz.

*Peki örnek verecek olursak Banu Hocam, ülkemizde hangi alanlarda, ne gibi sıkıntı yaşıyoruz?

Şirketler kazandıkları paraları, çok planlı ve programlı bir şekilde teknik ve pazarlama fizibilitesi yapılmış yatırımlara kaydırmak zorundalar. Bunu yaparlarsa eğer, bunun arkasında başarı gelecek zaten. Yapmış oldukları yatırım nispi olarak geri dönecek.

*Satış ve pazarlama yaparken, dikkat edilmesi gereken hususlar neler?

Şimdi piyasayı iyi analiz etmek gerekiyor. Gerçekten neye ihtiyaç var, bizim üretim kapasitemiz sonunda neler çıkabilir gibi çıkarımlardan çok piyasanın bizlerden beklentileri neler. Ne yönlü ürünler geliştirmek gerek, bu ürünleri ne yönde ilerletmek gerek ona odaklanmamız lazım. Tüketiciyi iyi analiz etmek gerekiyor. Ürün sistemlerimizi müşterilerin istek ve ihtiyaçlarına uygun tasarlamak gerekiyor. Sonra bunu müşteri ihtiyaç ve isteklerine göre üretsek bile o orada bitmiyor. Zamanında teslim, satış sonrası hizmet, günümüzde çok önem kazanmış durumda. Dolayısıyla firmaların ürünü üretip orada bırakmaması gerekiyor. Sonrasında takibi, pazar analizlerinin sürekliliği, piyasanın değişip değişmediğinin belirlenmesi. Doğru yerde, doğru insanlarla doğru teslimat yapabilmek. Diyebiliriz ki o lojistik zincirini firmaların çok iyi oluşturmuş olması gerekiyor.   
 

'Öğrencilerimize projelerinde maddi destek sağlıyoruz'


*Üniversiteniz öğrencilerinin de dahil olduğu bir proje kapsamında güneş enerjili araçlar üretiliyor. Bu tür araçları destekliyor musunuz, öğrencilere maddi destek veriliyor mu?
Destekliyoruz. Yurt dışına, fuarlara katılmaları gerekiyor. Bazı organizasyonlarda yer almaları gerekiyor. Öğrencilerimizin yaptıkları ve yapacakları projelerde her türlü masraflarını karşılıyoruz. Daha gelişmeleri adına bilimsel çalışmalara yön veriyor hocalarımız. Yalnız bırakmamaya gayret gösteriyoruz.

*Üniversite ile sanayinin ilk ayaklarından birisi teknokentti. Bundan sonraki projeniz ne?

Teknokentimizde şu anda 130 şirketimiz var. Yönetim değişikliği sonrası da teknokentte yeni bir yapılanmaya gittik. Bu çerçevede de daha fazla teknokentten artık teknolojiyi kullanıyorlar veya Ar-Ge çalışmaları yapıyorlar ama bunların proje bazında kalmaması için tüm ticaretlerimizi de içine alacak bir model oluşturuyoruz. Ekipler oluşturduk. Bunlar proje izleme ekibi. Üniversiteleri de bu faaliyetlere entegre etme hedefindeyiz. Bu yüzden akademik danışma kurulu meydana getirdik. Danışmanlık, şirket kurma, kuluçkalara destek verme olarak faaliyet planlıyoruz.

*Öğrencilerinizin mezuniyet sonrası nerelere geldiklerini takip ediyor musunuz?

Tabii ki ediyoruz. Mezunlar derneğimiz de var bizim bu konuyla ilgilenen. Bu kapsamda biraz daha etkin hale dönüştürme, orda başarılı bir mezun havuzu oluşturma gibi bir takım çalışmalarımız var şu an. Onlar da çok istekliler. Bunlar bir Dokuz Eylül'lüler Haftası oluşturma çalışması yaptılar. Okul açıldıktan sonra şenliklerle, mezunların katılımlarıyla bir takım faaliyetler gerçekleştireceğiz. Yakın tarihte kurumsal tarihle ilgili bir maskot geliştirdik, onun da lansmanını gerçekleştireceğiz. Web sitemizde Dokuz Eylül'lüyüm başlığı altında ünlülerin resimlerine yer veriyoruz. Sektörlerle işbirliği yaparak mezunların daha fazla istihdam edilmelerine yönelik de birtakım çalışmalar yapıyoruz.
 
*Birçok öğrenci masabaşı iş ister, üretim kısmında veya vardiyalarda çalışmak istemez. Bu konuda öğrencilere her mesleğin bölümlerini, dallarını sevdirmek için ne gibi çalışmalar yapılıyor?

Öğrencilere sektörlerini biraz daha iyi tanıtmak, sevdirmek, meslekleriyle ilgili daha fazla bilgi vermek gerekiyor. Bununla da ilgili bir kariyer planlama koordinatörlüğümüz var, bu konularda da çalışmaları var kurulumuzun. Bir insan kaynakları havuzu da yaratalım istiyoruz. Hem bugünlerde meslekleri tanıtmak, sanayicileri, işadamlarını, öğrencileri buluşturmak, istihdam etmeyi arttırmak gerek.

*2016-17 dönemi öğrencilerinizin genel değerlendirmesi nasıl?

Bu sene deprem çalışmalarımız ve spor konularında çok başarılı oldu öğrencilerimiz. Bayanlar baskette, temiz takım anlamında çok sayıda birincilik ve ikincilik aldık bu sene. Ben Sağlık, Kültür Daire Spor Birimi'nden de sorumluyum. Temiz raketlerle ilgili sıkıntılarını hemen bekletmeden hallediyoruz. Ödül aldıktan sonra destekliyoruz. Yelken Federasyonu'yla da bu şekilde görüşmeler yapıyoruz. Yelken topluluğunun takım danışmanıyım. Gittikleri 3 yarışın 3'ünden başarılarla döndüler. Farklı düzeyde yarışmalara katılıyorlar. Spor kulübümüzün yüzme öğrencileri çeşitli dereceler kazandılar. Milli takıma yönelik dereceler alındı. Baskette 2. olarak üst lige çıktık. Spor faaliyetlerinde gayet iyi durumdayız.

*Neden Dokuz Eylül tercih edilmeli Banu Hocam?

İzmir okumak için mükemmel bir şehir. Konum olarak iyi. Sosyal bir şehir, konaklama imkanları anlamında sıkıntısı pek yok. Öğrenci dostu bir şehir diyebiliriz. Sert iklim koşulları yok. Birinci avantaj mekansal. İkinci olarak, üniversitemiz her ne kadar toplu bir kampüse sahip olmasa da öğrenciye farklı kampüslerde farklı olanaklar sunabilen bir üniversite. Farklı kampüslerde farklı havaları soluma, işbirlikleri yaratma olanağıyla avantajlı. Efes'te de, Bergama'da da yüksekokullarımız var. Yani oradaki belediyelerle işbirliği yapmak, oralarda üniversitemizi temsil etmek demek.

*Dokuz Eylül Üniversitesi olarak bundan sonraki hedefiniz ne?

İnovatif ve en iyi araştırma üniversitesi olma hedefimiz var. Eğitimi her alanda daha iyiye taşımaya gayret ediyoruz. Bunun için de her türlü toplantıları yapıyoruz. Hem öğretim üyelerimizi, hem personelimizi hizmet içi eğitimlerle yetiştiriyoruz. Kampüs içerisinde de yaptığımız eğitimler var. Burada Akademi DE diye bir merkez kurduk. Bu doğrultuda sürekli eğitim merkezleri de bu tip eğitimleri veriyor. Şu anda daha yetişme çağında olan araştırmacılarımıza, öğretim elemanlarımıza çeşitli eğitimler veriyorlar. Onların daha kaliteli çalışmalar yapmalarına alt yapı sunuyorlar.
 
*Tekstil bölümünün son yıllarda yeterli düzeyde tercih edilmediği söyleniyor. Geçenlerde sizin de katıldığınız TEKSMER davetinde, öğrencilere bu bölüme kazandırmak adına bir şeyler yapılacağı söylenmişti. Nasıl bir teşvik uygulanacak?

Ne yazık ki tekstil mühendisliği bölümünün durumu böyle. Öğrenciler pek tercihten yana değiler. Katıldığımız birçok seminerde öğrencileri bu konuda bilgilendiriyoruz. İşi anlatarak sevmelerini sağlamaya çalışıyoruz. Hem Ege İhracatçılar Birliği hem de tekstil sektörü bu anlamda bizim bölümlerden çok destek aldılar. Benim şu anki planım, önümüzdeki yıl itibariyle tekstil bölümünü tercih edecek kişilere hem burs hem de bu öğrencilerin istihdam edilebilirliği anlamında çalışma başlatmak. Etkisi olacağını düşünüyorum. Burs sistemi bu yıl faaliyete geçer diye düşünüyorum.