İktidar (AKP-MHP koalisyonu), cumhurbaşkanı ve milletvekili seçimlerinin 24 Haziran'da yapılmasını kararlaştırdı. Altmış iki gün sonra yapılacak seçime 'erken seçim' denmez, olsa olsa baskın seçim denir. Bu seçimin bir başka özelliği daha var; olağanüstü halde yapılacak olması.

15 Temmuz darbe girişiminden sonra ilan edilen OHAL, 19 Nisan'dan itibaren üç ay daha uzatıldı, seçim OHAL rejiminde yapılacak.
OHAL hakkında bu köşede çok yazı yazıldı, OHAL ilan edildiği zaman bakın neler yazmışım: "Darbe girişimi siyasi ve toplumsal hayatımızda büyük yaralar açtı, bu yara ancak demokrasi ve hukukun üstünlüğü ile kapatılabilir. Demokratik kuralları ve hukuk güvenliğini ihlal eden OHAL uygulamaları ile bu yara iyileştirilemez, aksine derinleşir."[1] Tam da öyle oldu, zaten eksiklikleri olan demokrasimiz bir kez de darbe girişimi ile yaralandı, bitmek tükenmek bilmeyen OHAL ile yara iyice derinleşti.


Anayasanın 15/2.maddesine göre OHAL'de de"kişinin yaşama hakkına, maddî ve manevî varlığının bütünlüğüne dokunulamaz; kimse din, vicdan, düşünce ve kanaatlerini açıklamaya zorlanamaz ve bunlardan dolayı suçlanamaz; suç ve cezalar geçmişe yürütülemez, suçluluğu mahkeme kararı ile saptanıncaya kadar kimse suçlu sayılamaz". Bu anayasa kuralının yok sayıldığı, antidemokratik, hukuk güvenliğinin ortadan kaldırıldığı OHAL'li günler uzadı gitti, iki yıla dayandı ve OHAL'li seçime gidiliyor. Peki bu koşullarda nasıl seçim yapılacak? Düşünceyi ifade ve yayma özgürlüğünün olmadığı bir ortamda seçim çalışması nasıl yapılacak? Farklı düşüncelerin özgürce ifade edilemeyeceği, farklı politikaların propagandasının özgürce yapılamayacağı olağanüstü hal koşullarında seçmene seçenekler nasıl sunulacak, seçmen nasıl seçim yapacak?
Hükümetin politikalarını ve uygulamalarını rahatlıkla eleştirmeden, protesto edemeden yapılan seçimin adil ve demokratik olmayacağı ortada. Örneğin; Çernobil nükleer felaketinin yıldönümü nedeniyle nükleer santral tehlikesi ile karşı karşıya olan Sinop'ta hafta sonu yapılacak panel ve miting OHAL gerekçesiyle yasaklandı. Daha önce ÇED halkın katılımı toplantısına halkın katılması yasaklanmıştı [2], şimdi de panel ve miting yapılması yasaklandı. Bu örnekten yola çıkacak olursak; nükleer karşıtı bir cumhurbaşkanı adayı ya da siyasi parti bu koşullarda kendisini nasıl ifade edecek, nükleersiz gelecek politikalarını nasıl anlatacak, bu siyasetinin propagandasını nasıl yapacak?


O yüzden OHAL koşullarında yapılan seçimin demokratik ve adil olmayacağı şimdiden görülüyor. Bu seçime dair bir başka şey daha görülüyor; iktidar partisi ile yandaşı partinin adayının cumhurbaşkanı seçilmesi, parlamento çoğunluğunu almaları halinde bu OHAL'li günler ömür billah devam edecek. Bu nedenle 24 Haziran seçimi öncelikle, OHAL'in kalıcılaşması ile bu badirenin atlatılıp, demokrasi umudunun yeşertilmesi arasında yapılacak.
Bugün 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı, demokrasinin olmadığı yerde, ulusal egemenlikten söz edilemeyeceği gibi çocukların bayram yapması da mümkün değildir.

[1] http://www.haberekspres.com.tr/ohalli-gunler-makale,4793.html
[2] http://www.haberekspres.com.tr/halksiz-ve-hukuksuz-gunler-yasiyoruz-makale,6475.html