Genelde yazılarımda fotoğraf kullanmıyorum. Ama bilgiyi ve alıntıyı gönderen Gazeteci Erol Akıncılar ile kurum arkadaşı Vural Bozan ile Murat Eştürk ve Kadir Gümüloğlu önce şu notu yazmışlar, 'Aşağıda gördüğünüz resim Titanik mi? Hayır değil onun adı Karadeniz vapuru. Bizzat Mustafa Kemal'in projesiydi, yüzen fuar'dı, dünyada ilkti. 1924'te satın alındı. 130 metre boyunda, 16 metre genişliğindeydi. Aslında siyahtı Haliç'e çekildi bembeyaz boyandı kuğu gibi oldu. 1926 Cumhuriyetin ilanından sadece 3 yıl sonra hazırdı.'

Haydi hep beraber


Konuyu, daha doğrusu gönderiyi ve alıntıyı iyice dikkatlice okudum paylaşmaya karar verdim.
Çünkü tam zamanı. Birlik ve beraberlik zamanı. Konya'daki milli maçta bile ellerindeki Türk Bayraklarını sallayan binlerce kişi 'İzmir'in dağlarında çiçekler'i okudular...
Hatırlarsınız, FETÖ'cü olduğu iddia edilen biri hepimizin birlikteliğini sağlayan, maçlarda doping olarak kullanılan bu önemli esere dolayısıyla Gazi Mustafa Kemal'e gönderme yapmış, 'Konya'da okumayız!' gibi geri zekalı bir laf etmişti...

Ezbere değil...

Hepimizin bilmesi gereken tarihi olayı lafı daha fazla uzatmadan aktarayım:
'Mustafa Kemal Mudanya'dan bindi son denetlemeyi bizzat yaptı. İçindeki Türk Malı ürünlerden oluşan bir sergiydi. İçinde üzüm, incir, Hereke halıları, Kütahya çinileri, lokum, Edirne sabunu, nakışlar, bakır tepsiler, tütün, yün, deri, koza, fındık tamamı Türk Malı ürünlerden oluşan sergiydi. Sergi salonları Sanayi Nefise Mektebi öğrencilerin yaptığı heykel, resim ve biblolarla süslenmişti. İbrahim Çallı gibi ressamlarımızın tabloları asılıydı.

Gitmeden olmaz!

Dünyanın bize gelmesini beklemeyelim biz dünyaya gidelim vizyonuydu genç Türkiye'nin uluslararası halkla ilişkiler gemisiydi. 180 yolcusu 105 mürettebatı vardı, yolcuları Türkiye'nin aydınlarıydı. Milletvekilleri gazeteciler heykeltraşlar, ses sanatçıları tiyatro sanatçıları, Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası, İstiklal Marşı'nın bestecisi Zeki Üngör ve yönetimde 47 sanatçısıyla gemideydi. Her gidilen limanında o ülkenin milli marşı çalınıyor, konserler veriliyordu.
Kaptanlığını Atlantik'i geçen ilk yolcu gemimiz Gülcemal'in efsane kaptanı Lütfü bey yapıyordu.
Liman İşletmeleri Genel Müdürü Rauf Manyas'da sergilerin müdürüydü. 7 lisan bilen Semiha Hanım protokol müdürüydü, dekorasyonu mimar Naci bey tarafından yapılmıştı. Bu kadroyu Mustafa Kemal seçmişti.

Böyle olur...

İngilizce, Fransızca, Almanca, Rusça broşürler basıldı. Ürünlerin üzerinde 4 lisanda etiketler yapıştırılmıştı. Yabancı tüccarların Türkiye'den ithal bağlantısı kurabilmesi için standar vardı. İş Bankası şubesi bile vardı. Her standın başında iki üç dil bilen öğrenciler vardı.

12 ülkede, 16 şehri ziyaret etti

İspanya Barcelona, Fransa Lehevre, Londra İngiltere, Amsterdam Hollanda, Hamburg Almanya, Stockholm İsveç, Helsinki Finlandiya, Leningrad Rusya, Gdansk Polonya, Kopenhag Danimarka, Anvers Belçika, Marsilya Fransa, Cenova İtalya, Napoli İtalya, limanlarına uğradı. İngiliz, Fransız ve Alman gazeteleri Kemal Paşa'nın kısa saçlı kızları manşetleri atmıştı, mürettebatın yarısından fazlası kolejlerden seçilen İngilizce, Fransızca konuşan kızlarımızdı.
Rengarenk elbiseler giymişlerdi, Avrupa kültürüne hakimdiler. Fesli insanların ülkesi imajını bir anda yıkmışlardı. Avrupa hayretler içinde Türkiye'nin çağdaş yüzü ile tanışıyordu. Ama şimdi fesli biri çıkıyor, bunları görmezden geldiği gibi tüm dünyanın hayran kaldığı, yüzyılın lideri Mustafa Kemal'imiz için neler uydurabiliyor!

Zeka meselesi...

Limanlarda verilen konserlerde adeta izdiham yaşanıyordu 10.000 civarında insan izlemişti.
Karadeniz Vapuru'nun pürüzsüz İngilizce konuşan Bediha Celal'in rehberliğinde gezen Amsterdam Belediye Başkanı 'Böyle bir Türk kadını ile karşılaşacağımı düşünemezdim' diyordu.
Erkek mürettebatımız, lacivert ceket, lacivert pantolon, tiril tiril beyaz gömlekler giyiyordu. Zarif boyun bağları takıyorlardı. Doğudan gelen bir vapurun 'Orient esintisi' getireceğini düşünenler fena halde yanılıyordu. Güler yüzlü modern Türklerle karşılaşmışlardı.
Mustafa Kemal zekâsının yansımasıydı. Türkiye'nin sosyoekonomik tanıtımını yapan, bu yüzden fuar İzmir Enternasyonal Fuarı'nın işaret fişeğiydi. Ekonomi o yıllarda ve o şartlarda böyle yapıldı.'