'İçim sıkıldı', 'Nefes alamıyorum' diyorsanız panik atak geçiriyor olabilirsiniz. Panik atak, ani başlar ve hastaya sıkıntı verir. Bir nevi korku nöbetidir. 10 ila 30 dakika süren atak kendiliğinden geçer. Kişinin kalbi hızlı çarpar (taşikardi), terler, bulantı, karın ağrısı gibi şikayetler gözlenir. Yanı sıra kendini farklı ve garip hissetme, kontolünü kaybedeceğini düşünme gibi hislere de kapılır. Normal bir çocukluğun ardından 20'li yaşlarda ilk şikayetler başlar. Psikiyatrik hastalıklarda ailesel yatkınlıklar gözlemlenir ancak panik atak ailesel mi, genetik mi net değil. 
'Ölüyorum', 'göğsüm sıkıştı', 'evde yalnız kalamıyorum' diyorsanız siz de panik bozukluk olabilir. İlk seferinde hasta kadar ailesi de panik olur ve soluğu acil serviste alırlar. Kalp krizi mi, astım nöbeti mi diye düşünülürken tüm tetkikler temiz çıkınca psikiyatriye yönlendirilir hasta. Ataklar tekrarlar ve bu kişiyi daha da korkutur. Artık işe gitmek veya sosyal hayatta bulnmak istemez. Sürekli ölüm korkusu hisseder. Panik bozukluk ise bir ruhsal bozukluktur.
Panik atak tedavisinde öncelikle kişinin fiziksel bir sorunu olmadığına inanması gerekir. Psikiyatristin vereceği ilaçlara ek nefes terapisi, fiziksel egzersiz ve spor yapmak, yoga – meditasyon ve imajinasyon çalışmalarında bulunmak, psikoterapi ve grup tedavisi önerilir. Kendini rahat hissetmeli ve atak geçirme düşüncesiyle baş etmeli, önemli olan bunu öğrenmek.
Panik bozuklukta ise ilaç tedavisi ilk seçenektir. Psikoterapi de mutlaka eklenir. Panik bozukluklara korkular ve fobiler de eşlik edebilir, kalabalık korkusundan tutun hastalık hastası olmaya kadar. 
Huzurlu bir hayat herkesin düşü. İçinizde çözemediğiniz sorunlarınız olduğunda psikologa ve psikiyatriste gitmeye utanmayın, çekinmeyim. Uzmanına gidin ve hayatınızı yaşanır hale getirin. Yoksa korkularla vesveselerle bir ömür geçmez.
Sağlıkla kalın.