Geçtiğimiz haftaya damgasını vuran, Karşıyaka'nın içinde bulunduğu çıkmaz durumdu. 42 milyon lira borcun, gelecek haftalara da damgasını vuracağı kesin. Para çok ama çok lazım ama kaynak bulunamıyor.
Başarı uğruna fütursuzca yapılan harcamalar, bugün işin içinden çıkılmaz hale getirdi Karşıyaka'yı. Maalesef ayak yorgana göre uzatılmadı. Kurtuluş 1-2 kişiyle olacak gibi de değil; tüm camianın birleşmesi gerekiyor. Ne olduysa, futbolda oldu, basketbolu da öncü sarsıntılarıyla etkiledi. Orada da deprem yakındır. Geçen senenin şampiyonu, futbola kurban gitti, gidecek. Bu konu çok derin bir konu, bu sebepten derinlemesine incelemesini sonraki yazılarıma bırakıyorum.

Şeker var, un var ama helva yok

Bu aralar Türkiye'yi en çok meşgul eden konu, Galatasaray ve Fenerbahçe arasındaki gerek futbol ve gerekse basketbol karşılaşmalarıydı.
Futbolda sezona favori olarak giren ve lig başlamadan şampiyon ilan edilen Fenerbahçe, ligi ancak 2. sırada tamamlayabildi. Bu, takımın ve de özellikle Aziz Yıldırım'ın morallerini alt üst etti.
Elde sadece Türkiye Kupası kalmıştı. Fenerbahçe hiç bir zaman bu kupayı önemsememişti ama bu sefer çok ama çok önemliydi. Şampiyon olamamak ve finaldeki rakibin Galatasaray olması apayrı bir önem katmıştı. Üstüne üstük, kazandıkları takdirde ezeli rakipleri Avrupa'ya 1 sene daha gidemeyecek, büyük yara alacaktı.
Moral bozukluğu, kupa maçına kadar teknik yönetim tarafından aşılması gereken bir konuydu.
Maç günü geldi çattı ve maç başladı. Kulüp tarihinin en kötü sezonunu geçiren Galatasaray, kulüp tarihinin en çok yıldızlarını kadrosuna katmış olan Fenerbahçe'den çok daha iyi oynuyordu. Morallerin düzeltilemediği, maça konsantre olunamadığı ortadaydı.
Galatasaray gol bulmayı başardı, oyunun seyri bu dakikadan sonra değişti. Fenerbahçe dizginleri ele aldı fakat sonuç değişmedi. Şampiyonluktan sonra, Türkiye Kupası da uçup gitti.
Maç içerisinde ve maç sonunda Aziz Yıldırım'ın davranış ve konuşmaları, bir depresyon halini işaret ediyordu. Birçok dalda finallere kadar çıkıp, kupaları hep kaptırmak, oldukça yıpratıcı bir durum. Takımın başarısı için her şeyi yap ama başarı elde edeme. Çok ama çok zor bir durum.
Futboldaki bu başarısızlık üstüne, UEFA'dan gelen maddi konularla ilgili ceza hem futbolu hem basketbolu hem de diğer spor dallarını mutlaka olumsuz etkileyecektir.

Herkesin ağzında Mor; Emre Mor

Türkiye hazırlık maçında herkesi 94 dakika bekletti, santrası yapılamayacak bir golle, Karadağ'ı 1-0 yenmeyi başardı.
Maçın genelinde Karadağ kapandı ve maçı yavaşlattı, Türkiye de buna ayak uydurdu, izleyen herkesi sıktı.
Volkan Babacan için endişeliyim demiştim bir önceki yazımda. Refleksleri çok iyi ama kalesinden pek çıkmıyor. Bunun dezavantajını da yaşadık. Ahmet'in kısa düşen geri pasında, topa zor yetişti, zor vurdu, rakibin ayağına çarptı, auta gitti. Ama kaleye gidebilir ya da rakibin önünde kalabilir, boş kaleye yuvarlayabilirdi.
30 metre depar atan ve defansın arkasına sarkıp, tehlike yaratan Karadağlı oyuncuyu tamamen boş bırakmak, bir diğer eksik tarafımızdı. Sahadaki herkes seyirci gibi izledi. Oysa yalnız bırakmamalı, gideceği yere kadar eşlik edilmeliydi. Ne de olsa ülkemize misafir olarak gelmişler, ayıp oldu doğrusu!
Maçın çok konuşulan ismi Emre Mor. Çok kısa sürede, daha 18 yaşında kendini bu kadar konuşturtan kişi pek olmamıştır. Az konuşulan özelliğinden bahsedeyim ben de.
Hızı, top sürüşü, rakibi geçmek için yaptığı hareketler çok güzel. Pas attığı yerler, mükemmel bir akıl gerektiriyor. Gole en müsait noktalara topu bırakıyor. Burada bir sorun oluyor o da bizim milli takım oyuncularımız, onun gibi düşünemiyor, düşündüklerinde de geç kalmış oluyor. Eksiği de burada ortaya çıkıyor. Yetişemeyeceklerine aldırmadan topu o noktaya yuvarlıyor, bu da top kaybı oluyor. Ama yaşı daha genç, mutlaka bu sorunu da giderecektir.

Rahatlık ve endişe

Basketbol yarı finalinde Fenerbahçe ile Galatasaray Odeabank arasındaki seri devam ediyor. Fenerbahçe'nin sahasında oynanan ilk iki maçta her iki takım koçları da centilmenlik mesajı verdi ve buna taraftarlarca da uyuldu. Fakat maç Galatasaray sahasına taşındığında, olaylar ön plana çıktı. Karşılaşma çok uzun süre durdu, hakemler ve oyuncular sahaya çıkamadılar. Fenerbahçe centilmen iken neden Galatasaray olay çıkardı?
Bunun nedeni psikolojiye dayanıyor. Fenerbahçe'nin eleme olasılığı çok ama çok yüksek. Saha avantajı var, kadrosu daha geniş, daha kaliteli, bir önceki turda hiç zorlanmadı ve dinç. Fenerbahçe taraftarı çok rahat, Galatasaray taraftarı ise endişeli.
Rahatlık sakinlik verdi olaylar olmadı, endişe ise hırçınlık verdi, olaylar çıktı.

Yurt dışı maçları yasaklanabilir!

Şampiyonlar Ligi finalinde kupayı kazanan Real Madrid oldu, Atletico Madrid'i penaltılarda yenerek. Bu maçta Atletico Madridli Carrasco'nun attığı golden sonra tribünlere koşarak, sevgilisini öpmesi çok ilgi çekici bir an oldu.
Çok ilgi çekti dedim ama bu en çok ülkemizde ilgi çekmiştir. Heykellere dahi tahammülü olmayan bir ülkede, televizyonlara yansıyan bu öpücüğe de tepki verenler çok olmuştur mutlaka. Bu tür maçlara yasak gelirse hiç şaşırmam doğrusu.