Şenlik dağıldı bir acı yel kaldı bahçede yalnız
O mahur beste çalar müjganla ben ağlaşırız
Gitti dostlar şölen bitti ne eski heyecan ne hız
Yalnız kederli yalnızlığımızda sıralı sırasız
                    Attila İlhan
   
Yaşı otuzu geçen Altaylıların, genç futbolcular için kullandığı "Piliçlerim" deyimiyle hatırladığı Makedon teknik adam Kemal Ömeragiç'i hafta içerisinde kaybettik. 1974 Dünya Kupası'na katılan Yugoslavya Milli Takımında Mileniç'in yardımcılığını yaparken; o dönem Futbol Federasyonu Başkanı olan Mazhar Zorlu ile tanışan Ömeragiç; Türkiye'ye gelip Altay'ın başına geçti ve aralıklarla Altay'ı 10 yıl çalıştırdı. 'Piliçlerim' benzetmesi tüm sporseverler tarafından çok sevildi ve bugün hala altyapı oyuncuları için sıkça kullanılan bir benzetme haline dönüştü. 2007 yılında Hürriyet Gazetesinden Ulaş Sağ ile yaptığı röportajda genç futbolcuları takıma koymanın cesaret işi olduğuna dikkat çekmiş ve hikayesini paylaşmıştı. 'O dönemde Mustafa'lar, Mithat'lar horoz gibi. Şimdi bunların içine bir tane piliç koysan, tepesine çökerler, sahada ezerler. Ben de dördünü birden (Turgut, Reha, Erdi ve Hayrettin) koydum ki, ezilmesinler. Genç futbolcular hem atik, hem akıllı olurlar. Birbirlerini ezdirmezler, saha içinde aralarında dayanışma yaparlar. Nitekim benim piliçler yüzümü kara çıkarmadı.' Yine aynı röportajda İzmir futbolunun kurtuluş reçetesini yazmıştı. Mevcut tablonun değişmesi için her kulübün sembolleşmiş, futbolun içinde kalmış eski futbolcularının yönetimlere girmesi gerektiğini önermişti. Mesela Mustafa Denizli, Mithat Mıhçı Altay'da yönetici olarak da görev almalıydı ona göre. Ön planda, karar merciinde olmaları lazımdı. Para değil, bilgisi olan kişilerin öncelikli söz sahibi olmalarının gerekliliğini işaret ediyordu.
   
Futbolun bilge hocalarından; kendine has tarzıyla Türk Futbolunun önemli renklerinden biri olmuş Ömeragiç'i her zaman saygıyla anacağız. Onun piliçlerine sahip çıkmanın Altay'ın geleceğine sahip çıkmak olduğunu unutmamalıyız. Geçen yıl zaman zaman şans bulabilen Osman; Furkan; Kavuştu; Cihan ve Halil üzerinde ısrar edilirse; onların da hocalarının yüzünü kara çıkartmayacak piliçler olacağına inanıyorum.    
Son dönemlerde Altay'da her geçen gün geçmişe özlem duygusu yoğunlaşmaktadır. Sanki şenlik dağılmış ve ne heyecan ne hız kalmıştır. Kimileri bunu gelecekten hiçbir beklentinin, umudun olmaması ile ilişkilendirebilir ki kısmen de olsa haklıdırlar. İçinde bulunduğumuz ligin buhranı, tamamen endüstriyel bir sektör haline gelmiş futbolda gelirlerinizin çok kısıtlı olması bugünü yok sayma duygusunu kamçılayabilir. Sürekli geçmişte yaşama arzusu bugüne sağlıklı çözümler üretmenizi zorlaştırabilir. Bu sebeple geçmişle bugünü birleştirebilmek ve yarına hazırlanmak önemlidir. Geçmişte Altay'ı büyük yapan kimlik değerlerini hatırlamak ve oradan bugüne uyarlayacağımız çözümlerle kurtuluş mücadelesini elbirliği ile yapmanın mevcut tablonun içerisinde tek çıkar yol olduğunun kanaatindeyim. Yüce Önder Atatürk muhtaç olduğumuz kudretin damarlarımızdaki asil kanda mevcut olduğunu söylemişti. Altay'ın da bugünden kurtulabilmesi için muhtaç olduğu kudretin kendi kimliğini belirleyen yapıtaşları olduğuna inanmaktayım.