Tv 8'e konuk olan Arınç, "Mahkeme ilk kararını verdi. Savcı bu kararı temyiz edebilir. Suçtan zarar görenler müdahil olmuş, temyiz hakları var. Sanıkların temyiz etme hakkı var. Bunlar yerine gelince dosya ilgili daireye gidecek. Buradan sonra ceza Yargıtay’da birinci aşamada kesinleşmiş olur. Daha önümüzde uzun bir süreç var. Ama tabii bu hali ile bundan tatmin olmayanların bu kararı eleştirme hakkı var. Yeter ki bu eleştiri hukuk kapsamında olsun. ‘Kahrolsun devlet’ yorumları çok yanlış, çok çirkin olur. Ermeni patriği ve Hrant’ın kardeşinin bütün dünyaya mesaj vermesi çok önemlidir. Bu ülkedeki Ermeni kökenli insanlar Türkleri soykırım ile suçlamayın diyorlar. Hrant Dink çok simge bir olaydır. Yargının dikkatli durması, böyle suç işleyecek örgütlerin ortaya çıkarılması gerekmektedir. Vicdanları rahatlatmanın yolu hükümeti suçlamak, sokaklarda bağırmak çağırmak değil, yargıdan bu işin sonucunu beklemektir." şeklinde konuştu.

Yakalayıp adalete teslim ettiklerini ve hükümetin işinin burada bittiğini savunan Arınç, "Ben Meclis Başkanı iken bu olay oldu. Acı bir olaydı. Yazıları sebebiyle belli çevrelerin tehditlerine maruz kalmış bir insandır Hrant Dink. Evlerine taziyeye gittim. Bir Türk evinden farklı hiçbir şey görmedim. Annesi, eşi, gelini, oğlu vardı. Mütevazı Anadolu insanın sadeliğini gördüm. Dink’in Türkiye’nin bütünlüğünü savunan tutumunu alkışlıyorlardı. Hükümetimize düşen görev bu işin faillerini bulmaktı. 30 saat içerisinde bulduk ve adalete teslim ettik. Bizim işimiz burada bitti. 2002’den bu yana cinayet anlamında ne işlenmişse en fazla 36 saat içerisinde adalete teslim edilmiştir." dedi.

27 Nisan'dan neden hesap sorulmadığına ilişkin bir soruya ise Arınç sözlerini şöyle sürdürdü: "Bu sözler CHP’ye aittir. Bunu söylemek acınacak ifadeler kullanmaktır. 12 Eylül ile ilgili hesaplaşmayı gördükten sonra bu tür cümleler ile AK Parti’yi, hükümeti itham etmek yanlış. Darbeyi, cuntacılığı aklından geçiren var ise biz bunu 30 sene sonra milletimize göstermek istedik. CHP, MHP, BDP karşı çıktı. Biz kendi oylarımız ile 15. maddeyi geçirdik. Anayasa değişikliğini halk kabul etti sonra da alay etmeye kalktılar. ‘Nasıl yargılayacaksınız?’ dediler. Bu yanlıştır. Ben yargı değilim ki! İş yargının işi idi. Yargı da görevini yaptı. İlgili kişilerin ifadeleri alındı. Türkiye’de darbecilik tarihe karışmıştır. Türkiye’de darbe olmayacaktır diye bir kanaat varsa millette bu 10 tane dava açmaya bedeldir. 28 Şubat’ta alınan kararlar, o gün hükümete dikte edilen hususlar olduğu yerde kalmıştır. O zaman ki hükümet şimdi ne düşünmektedir? Aynı düşünceyi aynı güçte söyleyecek durumda mıdır? Hayır değildir. Kara dönemin sorumlusu olarak gözükmektir. Mağdur olanların savcılıkta şikayet dilekçeleri vardır. 28 Şubat’ta o zaman o durumu alkışlayanlar 27 Nisan’dan şikayetçi oluyorlar. Garip duruma düşüyorlar. CHP, 28 Şubat’ta da 27 Nisan’da da bütün gücü ile alkışlamıştır. Biz cevabımızı o zaman verdik ve millet ilkeli duruşumuza karşılık yüzde 47 oy verdi."