MHP Genel Devlet Bahçeli, partisinin grup toplantısında konuştu. Bahçeli, "AKP'nin yüz akı olan ve görevini de layıkıyla yaptığını düşündüğümüz içişleri eski bakanı İdris Naim Şahin'in müzakere sürecine kurban verilmesi Başbakan'ın kararlarına kimlerin yön verdiğini göstermiştir. Barış güvercinleri uçuracağını söyleyerek işbaşı yapan yeni bakan da, görünen odur ki, güvercinlere takla attırmaktan başka bir işe yaramayacak ve bölücü terörün değirmenine hevesle su taşıyacaktır. İmralı canisi bastırdıkça almakta, aldıkça daha da dayatmaktadır. Hükümet bir avuç bölücünün resmen oyuncağı haline gelmiş, onur ve haysiyet açısından batağa saplanmıştır" diye konuştu.

Bahçeli, "23 Ocak günü, Irak'ın Salahattin iline bağlı Tuzhurmatu ilçesinde, Irak Türkmen Cephesi Başkan Yardımcısı ve Salahattin Vilayet Meclisi üyesi Ali Haşimi'nin kayınbiraderinin cenaze törenindeki bir taziye ortamına yapılan intihar saldırısı sonucunda 42 Türkmen kardeşimiz katledilmiş, 75'i de yaralanmıştır. AKP hükümeti Irak Türkmenlerine yönelik artan şiddet ve cinayetlerin peşini bırakmamalı, suçluların ve azmettiricilerin bulunması için tüm imkânlarını kullanmalıdır" dedi.

"ATANAMAYAN ÖĞRENTMENLER İMRALI SERTİFİKASI MI ALMALIDIR?"


Atanamayan öğretmenlerin durumuna değinen Bahçeli, "Çileleri, uğradıkları hak kayıpları ve her geçen gün artan mağduriyetleri insanlık onuruyla bağdaşmamaktadır. Ne olursa olsun atanamayan öğretmen meselesi tümüyle bitirilmeli, öğretmenlerimiz sınıflarıyla ve öğrencileriyle birleştirilmelidir. Başbakan Erdoğan, başka konularda, milletimizin aleyhine olduğu şüphe bulunmayan çözüm turları atacağına, atama bekleyen öğretmenlerimizin feryatlarını duymalı ve bir an önce harekete geçmelidir. Atanamayan 350 bin öğretmenimiz, seslerini duyurabilmek için ille de dağa mı çıkmalı, yoksa İmralı sertifikası mı almalıdır? Problemlerinin çözülebilmesi için bu kardeşlerimiz ne yapmalı ve hangi vasıtaları kullanmalıdır? AKP zihniyeti sabırları daha fazla sınamamalı ve zorlamamalıdır" diye konuştu.

"ELBETTE HAYIR, ELBETTE ASLA, ELBETTE HİÇBİR ZAMAN"

Bahçeli, "Başbakan Erdoğan ve çözüm lobisi bizden; 15 Ağustos 1985 günü, Van'ın Çatak ilçesi Kanalga Köyü, Taşbucak Mezrasında İmralı canisinin talimatıyla katledilen 2 yaşındaki Nergiz'i, 1 yaşındaki Heyet'i, 10 yaşındaki Hakim'i, 8 yaşındaki Utba'yı, 10 yaşındaki Zaide'yi, 5 yaşındaki Veliti'i unutmamızı mı beklemektedir? Bunlar ışığında diyeceğim şudur ki, Türk milleti İmralı'da yatan caniye boşuna bebek katili dememiş, boş yere bu sıfatı isminin başına iliştirmemiştir. Başbakan Erdoğan ve ihanet kuşağı bunu mu temenni etmekte, bunu mu kabullendirmeye çalışmaktadır? Söyler misiniz bana, AKP affetse bile Cenab-ı Allah ve milliyetçi-vatanseverler bu kazıklı voyvoda torunlarını, drakula takipçilerini bağışlar mı? Herkes çözüm adı altında İmralı'daki bebek ve insanlık katilini masumlaştırmaya çalışsa da, büyük Türk milletinin sözcüsü ve biricik sevdalısı Milliyetçi Hareket bu rezilliklere payanda olur mu, sayfaları şehit kanıyla yazılmış ihanet projelerine göz yumar mı? Herkes bilsin ki, elbette hayır, elbette asla, elbette hiçbir zaman" dedi.

"AKP-BDP-İMRALI VE PKK ARASINDAKİ PASLAŞMALAR SIKLAŞTI"

Son günlerde AKP-BDP-İmralı ve PKK arasındaki paslaşmaların sıklaştığını ve temponun gittikçe yükseldiğini belirten Bahçeli, "AKP hükümeti İmralı canisini ihanet müzakerelerinin merkezine koymuş, meşru bir muhatap haline getirmiştir.Teröristbaşının gönlü yapılmak, memnun olmasını sağlamak ve isteklerini karşılamak için her tavize kucak açılmış, her zillete rıza gösterilmiştir. Kuşkusuz, İmralı canisi, bölücülük olimpiyatlarında üzerine oynanan bahislerin hakkını vermek ve sözde Kürdistan madalyasına ulaşabilmek amacıyla AKP gözetimindeki hazırlıklarını ve idmanlarını tüm hızıyla sürdürmekte, birlikte yola çıktıklarını mahcup etmemek için üzerine düşenleri harfiyen yerine getirmektedir. Meselenin manidar tarafı ise, Başbakan Erdoğan'ın bunların hepsini doğal ve normal karşılamasıdır. Kaldı ki, İmralı canisi ve çetesinin dayatmalarını huşu içinde cevaplamaktadır" diye konuştu.

ANADİLDE SAVUNMAYLA İLGİLİ YASAL DÜZENLEME

Anadilde savunmayla ilgili yasal düzenlemeye de değinen Bahçeli, şunları söyledi: "Adalet ve Kalkınma Partisi, Türkçe'nin yanına yeni bir resmi dil koymak maksadıyla her çürümeye eyvallah demekte, her fırsata ganimet bulmuşçasına sarılmaktadır. Yapılan bu yeni yasal düzenleme; Anayasa'nın üçüncü maddesinde ifadesini bulan; “Türkiye Devleti, ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütündür. Dili Türkçedir.ö hükmüne aykırı ve tamamen karşıdır. Bu sebeple AKP, anayasanın lafzını ve ruhunu sabote etmiş ve anayasa suçundan kapkara olmuş siciline yeni bir halka eklemiştir. Mevcut Kanunun az önce dile getirdiğim maddesinin ilk halinde, Türkçe bilmeyenlerin savunma yapabilmelerinin önünde herhangi bir engel olmadığı halde, hükümet İmralı'dan kendisine ulaşan talep listelerini karşılamak adına bunu es geçmiştir."

"AKP'NİN YÜZ AKI İDRİS NAİM ŞAHİN MÜZAKERE SÜRECİNE KURBAN VERİLDİ"


Bölücü hezeyanların AKP'yi tamamen kuşattığını ve her siyasi kararına yön verdiğini ifade eden Bahçeli, "Bazı yanlış, eksik ve kusurları olsa da, AKP'nin yüz akı olan ve görevini de layıkıyla yaptığını düşündüğümüz içişleri eski bakanı Sayın İdris Naim Şahin'in müzakere sürecine kurban verilmesi Başbakan'ın kararlarına kimlerin yön verdiğini göstermiştir. BDP sözcülerinin bu eski bakana saldırmasına karşılık, her fırsatta bize laf yetiştiren AKP'nin kurma kolla çalışan ve iftira mahzeninde fikirlerini mayalandıran malum sözcülerinin birden bire dut yemiş bülbüle dönüşmeleri akla ziyan bir manzarayı ortaya çıkarmıştır" dedi.

HÜKÜMET, BİR AVUÇ BÖLÜCÜNÜN RESMEN OYUNCAĞI HALİNE GELDİ


Bahçeli, "Barış güvercinleri uçuracağını söyleyerek işbaşı yapan yeni bakan da, görünen odur ki, güvercinlere takla attırmaktan başka bir işe yaramayacak ve bölücü terörün değirmenine hevesle su taşıyacaktır. İmralı canisi bastırdıkça almakta, aldıkça daha da dayatmaktadır. Hükümet bir avuç bölücünün resmen oyuncağı haline gelmiş, onur ve haysiyet açısından batağa saplanmıştır" diye konuştu.

"TSK DAHA FAZLA BU SÜRECİ TAŞIMAYACAKTIR"

"Türk Silahlı Kuvvetleri'ni hedefine alan ve çok boyutlu yürütülen karalama kampanyası kritik bir seviyeye ulaşmıştır" diyen Bahçeli şöyle devam etti: "İzmir 12. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edilen askeri casusluk iddianamesi, Türk Silahlı Kuvvetleri'ni şaibeli ve başkaları hesabına çalışan bir kurum olarak gösterilme edepsizliğine adeta açık kapı bırakmıştır. Kesin olan şudur ki, Türk milleti ve Türk Silahlı Kuvvetleri daha fazla bu süreci taşımayacaktır. Türk askerine casus yaftası vurmak, çıkar amaçlı teşekkül kurma iddiasını yöneltmek ve genelkurmay başkanlarını teröristabaşı olarak göstermek kimsenin izah edemeyeceği kepazeliklerdir. Özellikle Deniz Kuvvetleri Komutanlığı'nın hedefe konulması, bazı komutanların peş peşe gelen istifaları tüm dikkatlerin buraya çevrilmesine neden olmuştur. Hazırlığı yapılan 4. yargı paketi ve diğer yasal bazı adımlarla birlikte PKK-KCK militanlarıyla ve tutuklu bulunan Türk Silahlı Kuvvetleri mensupları arasında bir dengelemeye gidileceği gittikçe daha belirgin hale gelmektedir."

"BAŞBAKAN İÇİN TÜRK MİLLETİNİN HAK VE HUKUKUNU SAVUNMAK IRKÇILIK"


Bahçeli, "Dünyanın hiçbir ülkesinde; millet hazinesini 36 parçaya bölmenin adı demokratikleşme, milleti sevmenin adı ırkçılık, tarihe kin ve öfkeyle yaklaşmanın adı normalleşme ve geçmişle yüzleşme olarak tarif edilmemiştir. Demokrasinin anlam ve kaynaklarına tamamen aykırı tavır alışların, uygulamaların ve oluşumların; demokrasi ambalajıyla pazarlanması da bu tespitlerimizi değiştirmeyecek, bu yorumlarımızı bozmayacaktır. Türkiye'nin en büyük talihsizliği, en büyük kadersizliği bu gerçekleri fark edemeyecek kadar feraseti bağlanmış bir iktidar tarafından yönetiliyor olmasıdır. AKP, millet gerçeğini anlamamış, milli kimliği özümseyememiş, milli kültürün sırrına erememiş ve milli tarihin haşmetine akıl erdirememiştir. Başbakan için Türk milletinin hak ve hukukunu savunmak ırkçılık, Türklüğün var oluş gayesini sahiplenmek statükoculuktur" diye konuştu.

"YA SEN ŞEYTANI BİLMİYORSUN YA DA ŞEYTAN SENİN AKLINI BAŞINDAN ALMIŞ"

Başabakan Erdoğan'ın geçen haftaki grup konuşmasında partilerini hedef aladığını hatırlatan Bahçeli, "Irkçılık asabiyet, asabiyet ise şeytandandır. Irkını, kavmini, kafatasını övmek, onunla böbürlenmek, diğerlerini, diğer yaratılanları aşağılamak şeytandandır' diyen Başbakan'ın kafası karışık, bilgi ve kültür dağarcığı kurudur. Sayın Başbakan ya sen şeytanı bilmiyorsun ya da şeytan senin aklını başından çoktan almış ve yoldan çıkarmıştır da haberin olmamıştır.Cahiliye döneminin mirasıyla, kabile mantığını aşamamış bir zihniyet kalibresiyle milleti anlamaya, milleti kabullenmeye ve millet sevgisinden nasiplenmeye kesinlikle ihtimal yoktur" dedi.

Bahçeli, "Türk; bizim nazarımızda bellibaşlı bir inanış, bağlanış, düşünüş, seziş, hatırlayış, duyuş, davranış ve bildiriş hususiyetleri içinde, bellibaşlı bir iman, mukaddesat, tefekkür, tahassüs, hayal, hatıra, meşrep, eda ve lisan birliğinin ördüğü, tek nüshalı ve şahsiyetli bir ruh dokusundan ibarettir. Gerçekten de Türk işte budur.Başbakan ve İmralı korusu ne yaparsa yapsın, büyük Türk milleti ahdinden dönmeyecek, bin yıllık hukukundan caymayacaktır" diye konuştu.

6 MADDE OLAN MİSAK-I MİLLİYE 6 MADDE DAHA İLAVE

Misak-ı Milli'nin 93'üncü yıldönümü vesilesiyle, beyanlarının daha da anlam kazandığını ifade eden Bahçeli, şunları söyledi:

"Emin olunuz, dün Felah-ı Vatan gurubu vardı, bugün Milliyetçi Hareket buradadır ve diri bir şekilde ihaneti tepelemek ve bozguna uğratmak için heyecanlıdır.Bu duygularla 93'ncü yıldönümünde, aslında altı madde olan Misak-ı Milliye bir altı madde daha ilave ederek yeni bir 'Milli Yemin'i sizlerin ve aziz milletimin huzurunda yerine getirmek istiyorum:

1-Türk vatanı; kuzeyindeki en uç nokta olan Sinop İnceburun, güneyindeki en uç nokta olan Hatay ili Yayladağ ilçesi Topraktutan Köyünün güneyi, batıdaki en uç nokta olan Gökçeada Avlaka Burnu, doğudaki en uç nokta olan Küçük Ağrı Dağı'nın 34 km doğusunda Türkiye, İran, Azerbaycan ve Ermenistan sınırlarının kesiştiği alan arasındaki bölünmez ve parçalanmaz bir bütündür.

Misak-ı Milli mülkü millettir, millet ise Türk'tür.

2-Milletimiz bin yıllık tarih süzgecinden geçerek bugüne gelmiş derin bir kaynaşmanın, kurulan kardeşlik bağlarının, kültür temelinde yükselen birliktelik hukukunun muhteşem bir sonucu ve alın teridir, inançla bildirmek isterim ki, bundan geriye dönüş yoktur.

3-Dilimiz Türklüğün geniş coğrafyasında yüzyıllar boyunca devam edegelen tarihi olgunlaşma içinde varlık kazanan müşahhas ve ihtişamlı bir lisan olan Türkçe'dir. Milli dilimizden taviz millete kadar dayanır ki, buna izin vermemiz hayatta söz konusu değildir.

4-Millete aidiyeti şerefle taşıyan, ay yıldızlı al bayrağımızdan iftihar eden, kendisini bu aziz vatanın bir parçası sayan, ekmeğini kazanan, işini kuran, geleceğini burada gören, bunlardan da gurur ve şükran duyan kim olursa olsun herkes, büyük Türk milleti ailesinin bir üyesi ve bir güzelliği olarak anılacak ve kalacaktır.

5-Türk milletinin gidecek başka bir yurdu, devredecek toprağı, dışlayacak bir insanı, yeni baştan çizilecek sınırı yoktur, uyarmak isterim ki aksini düşünenler hüsrana uğrayacaklardır.

6-Türk-İslam medeniyetine yön vermiş, kaynak olmuş Yüce Dinimiz İslam bizim iman vahamız, inanç çeşmemiz, kısaca her şeyimiz olarak ebediyete kadar baki kalacaktır."

Bahçeli, "Bugün müzakere afyonu yutmuşlar kararlılıkla duyurduğumuz bu görüşlerimiz olduğu sürece aradıklarını bulamayacaklardır. Çünkü bizde çelik gibi yürek, bükülmez bilek, sarsılmaz irade, yüksek ahlak ve Cenab-ı Allah'ın buyruklarına tam bir bağlanış vardır" dedi.