MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Meclis Başkanı İsmail Kahraman'ın "Yeni Anayasa'da laiklik olmamalı" sözlerine ilişkin "Anayasamıza göre seçimli bir meclis Başkanımızın Anayasa'nın ilk dört maddeyi tartışmaya açması doğru bir yaklaşım değildir. Doğru bir düşünce olmamıştır. Sayın Meclis Başkanı bu hatasından dönmelidir. Türkiye'yi bir başka yere sürükleyebilecek, istismara vesile olabilecek bir karanlık kuyuya sürüklenmesine vesile olmamalıdır" dedi.

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli partisinin grup toplantısı sonrasında gazetecilerin sorularını yanıtladı. Bahçeli TBMM Başkanı İsmail Kahraman'ın "Yeni Anayasa'da laiklik olmamalı" sözlerinin anımsatılması üzerine şöyle konuştu: "Anayasamıza göre seçimli bir Meclis Başkanımızın Anayasa'nın ilk dört maddeyi tartışmaya açması doğru bir yaklaşım değildir. Bir yandan Anayasa değişiklikleri üzerinde düşüncelerinizi ortaya koyacaksınız, ama bu düşüncelerinizin gerçekleştirilmesinde milletimizin ön şart ve kabulü olan ilk dört maddenin içerisindeki laikliği ayrıca tartışmaya açacaksınız. Doğru bir düşünce olmamıştır. Sayın Meclis Başkanı bu hatasından dönmelidir. Türkiye'yi bir başka yere sürükleyebilecek, istismara vesile olabilecek bir karanlık kuyuya sürüklenmesine vesile olmamalıdır." Bahçeli, Kilis'e atılan IŞİD roketleri üzerinden Başbakan Ahmet Davutoğlu'nu eleştirerek, "Kilis terör örgütlerinin adeta açık hedefidir. Hiç kimsenin can güvenliği yoktur. Arzu ederdik ki Davutoğlu, Merkel gelmişken beraberce Kilis'e de gitseler vatandaşlarımızın ne duruma düşürüldüğünü yerinde görebilselerdi. Bizim içimizi acıtan Davutoğlu'nun sessizliği ve acizliğidir" dedi.

"SELAMLAŞMAK ELEŞTİRİLMEKTE TOKALAŞMAK ÇOK GÖRÜLMEKTEDİR "

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, partisinin grup toplantısında konuştu. Bahçeli Türkiye'nin içine düştüğü şiddet sarmalından şikayet ederek trafik, sokak, ev ve siyasette kavga olduğunu söyledi. Bahçeli, devlette anlaşmazlığın hakim olduğunu belirten Bahçeli, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Anayasa Mahkemesi Kuruluş Yıl Dönümü törenlerinde CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu ile tokalaşmamasını kastederek, "Selamlaşmak eleştirilmekte tokalaşmak çok görülmektedir. Konuşmak yerine küsmek kucaklaşmak yerine kutuplaşmak egemen bir tavır haline gelmiştir. Her insanımızın yüzü asık ve kaşları çatıktır" dedi.

"HAKEM HATALARI OLSA DA TRABZON'DAKİ ŞİDDET MASUM GÖRÜLEMEZ"

Devlet Bahçeli, Trabzonspor-Fenerbahçe karşılaşmasındaki olayların tasvip edilemeyeceğini belirterek şöyle konuştu: "Trabzonspor arasındaki müsabakada yaşananlar hepimiz adına üzüntü vericidir. Bir holiganın hakeme saldırması ve hatta darp etmesi doğal olarak her birimize nereye gidiyoruz sorusunu sordurmuştur. Elbette müessif olayların Trabzonspor'a ve Trabzon ilimize tümden mal edilmesi tarihi bir yanlış olacaktır. Hakem hataları olsa da, hiçbir sporseverin Trabzon'daki şiddet tablosunu meşru ve masum görmesi düşünülemeyecektir. Gerekçesi ne olursa olsun, hiçbir vatan evladının Ankaragücü ile Diyarbakırspor karşılaşmasından sonra çıkan arbede ve asayişsizliklere sıcak bakması da mümkün olamayacaktır."

"DAVUTOĞLU GECELERİ RAHAT UYUYABİLİYOR MU?"

Devlet Bahçeli, Kilis'te kimsenin can güvenliği olmadığını, halkın perişan olduğunu belirterek, bölgenin terör örgütlerinin hedefi haline geldiğini bildirdi. Bahçeli partisinden görevlendirdiği milletvekillerinin Kilis izlenimlerinin bir facia gibi olduğunu kaydederek şöyle dedi: "Kilis'e bomba yağmaktadır. Hükümet duyarsız ve atıldır. Sosyal hayat can çekişmektedir. Evlerde oturmak bile emniyetli değildir. Hastaneler talep ve ihtiyaçlara cevap vermekten uzaktır. Esnaf kan ağlamakta; vergi, sosyal güvenlik primi ve diğer ödemelerin ertelenmesini beklemektedir. Suriyeli nüfusunun yüksekliği Kilis'in sosyal huzurunu dinamitlemiştir. Milliyetçi Hareket Partisi Kilis'in ve Kilisli kardeşlerimizin yanında kaya gibi duracak, haklarını, hukuklarını cesurca müdafaa edecektir. Hiç kimse bizim, AKP gibi, Kilis'e yüz çevirmemizi beklememelidir. Kilis Türk'ündür, Türk milletinin kalbidir. Arzu ederdik ki, Davutoğlu, Merkel gelmişken beraberce Kilise de gitseler, vatandaşlarımızın ne duruma düşürüldüğünü yerinde görebilselerdi. Elbette Merkel'in ve diğer AB liderlerinin Kilise ateşlenen füzeler gibi bir gündemi yoktur, hiç de olmamıştır. Bizim içimizi acıtan Davutoğlu'nun sessizliği ve acizliğidir. Değişen angajman kuralları çerçevesinde Suriye'den atılan füzelere top atışıyla misillemede bulunduğumuz doğrudur. Fakat bu istikrarsızlık döngüsü ne zaman bitecektir? Sivil yerleşim yerlerini bombalayan, insan canına kast eden alçaklara hak ettikleri cezalar ne zaman verilecektir? Sayın Davutoğlu, Kilis abluka altındayken, ne zaman ateşleneceği belli olmayan füze tehdidi varken, geceleri rahat ve huzur içinde uyuyabiliyor musun? Hadi AB ne buyurduysa yaptın diyelim, sözü verilen para ve vize muafiyetini elde ettik sayalım; peki sorun ortadan kalkacak mı, terör tehdidi duracak mı? Bu soruyu AB'li muhataplarına hiç sordun mu? Davutoğlu, Merkel'in önünde "gün Suriyeli mültecilerin umut günüdür" diyor. Tamam da, Türk milletinin umutlarına ne olacak? Milli güvenlik ne zaman sağlanacak? Türk vatandaşları ne zaman derin bir nefes alacak? Sayın Başbakan sorularımıza cevaben bizimle paylaşacağın bir fikrin var mıdır?"

"CUMHURBAŞKANININ SÖZLERİ ÜMİT VERİCİDİR"

Devlet Bahçeli, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Dolmabahçe Mutabakatına ilişkin sözlerinin ümit verici olduğunu vurgulayarak şöyle devam etti: "Sayın Cumhurbaşkanı'nın takdir edeceği gibi, biz de yıllarca 'ne Dolmabahçe mutabakatı' dedik. Nereden çıktığını sorduk, rezalet olduğunu ifade ettik. Dolmabahçe'de Türk milletinin gözü önünde cereyan eden AKP-PKK görüşmesini, caninin okunan sözde 10 maddelik metinini yerin dibine soktuk. Ayaklarımızla da çiğnedik. Bu itibarla Cumhurbaşkanı'nın söz ve değerlendirmeleri ümit vericidir. Madem Cumhurbaşkanı Dolmabahçe mutabakatını elinin tersiyle itmektedir; o zaman PKK'nın Meclis'teki uzantılarıyla yanak yanağa oturan, hazırlanmış ihanet metinlerini okuyan AKP'li siyasetçilere de Sayın Erdoğan'ın söyleyecek bir çift sözünün olması şarttır, vaciptir."

"GÜN TERÖRÜN BELİNİ KIRMA, YILANIN BAŞINI KOPARMA GÜNÜDÜR"

AK Parti hükümetinin terörle mücadele konusunda yanlarında olduklarını bildiren Bahçeli şu ifadeleri kullandı: "AKP hükümeti terörle samimiyet içinde mücadele ettiği sürece diğer eleştirilerimiz baki kalmak kaydıyla, yanındayız, desteğimizi esirgemeyeceğiz. Son terörist silahıyla birlikte ele geçirilip etkisiz hale getirilesiye kadar terörle mücadelenin istismar edilmemesi için azami sorumluluğumuzu yerine getireceğiz. Artık demokratik açılım yoktur. Artık milli birlik ve kardeşlik süreci kadavradır. Çözüm süreci ise çoktan gömülmüştür. Denenmedik, müracaat edilmedik hiçbir sakat ve mahsurlu yol kalmamıştır. Biz, terör örgütünün silah bırakması veya silahlarını gömmesini değil, devletin güvenlik birimlerine derhal teslimini istiyoruz. Yani kanlı silahlar devletin envanterine mutlaka alınsın diyoruz. Can almış, kurşun atmış, bölücülük yapmış kim varsa adaletin karşısına çıkarılmasını bekliyoruz. Teröristlerin Türk adaletinin haklarında vereceği hükme boyun eğmelerinden başka seçeneklerini olmadığını biliyor ve bunu söylüyoruz. Terör örgütüyle pazarlık uçurumdur ve bu yol kapalıdır. Çözüm, barış, helalleşme sözlerinin iskeleti çıkmıştır, bu seçenekler de çoktan tedavülden kalkmıştır. Şimdi gün, terörün belini kırma, yılanın başını koparma günüdür.

AB ŞUNU İSTİYORMUŞ, ABD BUNU DAYATIYORMUŞ, BİZİM UMURUMUZDA DEĞİLDİR

Şimdi gün, Türk devletinin çelikten bileğini hainlerin başına indirme günüdür. Milliyetçi Hareket Partisi, bahis konusu milli çıkar ve beka olunca, sanal gündemlerin peşinden koşmaz, siyasi endişelere takılmaz. El birliği edip Türkiye'nin terör ve bölücülük illetinden kurtulması için güçlü bir şekilde sorumluluğumuzun gereğini yapmalıyız. Karşımızdaki şer ve ihanet cephesi ya çökertilecek ya çökertilecektir; bunun başka bir yol ve çaresi kalmamıştır. AB şunu istiyormuş, ABD bunu dayatıyormuş, bizim umurumuzda değildir. Türkiye'yi hıyanet kadrosuna kurban ettirmeyiz, Türk milletini tek dişi kalmış canavara Allah'ın izniyle bırakmayız."