CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin Kütahya Zafer Meydanı'nda düzenlediği mitingde yaptığı konuşmada, iki dönemdir milletvekili olduğunu, yeni siyasetçi olmaktan gurur duyduğunu bildirdi.

Millete yalan söyleyen biri olmadığını anlatan Kılıçdaroğlu, siyasete girerken milletine asla ve asla yalan söylemeyeceğinin, hiç kimseyi ''şapkalı, başörtülü, elbiseli, pantolonlu'' diye ayırmayacağının, hiçkimseyi ötekileştirmeyeceğinin sözünü verdiğini belirtti.

Kılıçdaroğlu, kendi anlayışına göre insanın; düşünceleri, kimliği, inancıyla Allah'ın yarattığı en değerli varlık olduğunu, başının üstünde de yeri bulunduğunu söyleyerek, şöyle konuştu:

''Geçmişte CHP'ye Kütahya'nın yeterli oyu vermediğini biliyorum. Kabahat Kütahya'da değil, kabahat bizde. Gelmedik, derdinizi dinlemedik, elinizi sıkmadık, çayınızı içmedik. Şimdi geliyoruz, elinizi sıkacağız, derdinizi dinleyeceğiz. 'Bir tek muhtaç bile bana gelse ben onun ayağına gideceğim' dedim siyasete girerken. Geliyorum, ayağınıza geldim. Şunu da söyledim; kimseyi ayrıştırmayacağız. Birileri bölüyor, biz bölmeyeceğiz. Birileri ayırıyor, biz birleştireceğiz. Bana oy vermese bile ben vatandaşı başımın üstünde taşıyacağım. Benim için yandaş yok, vatandaş var. Benim için AKP'li, MHP'li, CHP'li yok, benim için vatandaş var.

Kütahya'ya 2002'de geldiler, 2007'de geldiler, en son geçen geldiler. Size sözler verdiler. 2002'de 6 milletvekili verdiniz, 2007'de 5 milletvekili verdiniz. Kütahya'ya bir bakanı bile fazla gördüler, bir bakanı bile vermediler. Size sözüm var. Bana 3 milletvekili verin, ben size bakanlık vereceğim. Yeni CHP halkın sorunlarına kilitlenen bir partidir. Yeni CHP geçmişinden güç alıp geleceğe güvene bakan bir partidir. Yeni CHP işçinin, çiftçinin, memurun, emeklinin, esnafın, toplumun, her kesimin partisidir. Artık sizin derdiniz, bizim derdimizdir. Bizim uçuk kaçık projelerimiz yok. Bizim projelerimiz insan üzerinden.''

CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, ülkenin iyi yönetilmediğini ve borç batağı içinde olduğunu, güllük gülistanlık bir tablonun yaşanmadığını iddia etti.

''İşsizlik almış başını gidiyor. Halka doğrular söylenmiyor. Halk aldatılamaya çalışılıyor'' diyen Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:

''Önünde, sağımda ve de solumda camlar yok. Camlara bakıp konuşmuyorum. Camdan değil insan gibi candan konuşuyorum. Beyefendinin önüne iki tane cam koyuyorlar. Metinler camdan geçiyor. Bir oraya bakıyor, bir buraya bakıyor, konuşuyor. Demirel, buna 'fikir fukarası' demişti. Demirel bir tarih... Fikir fukarası olan adama ben ne söyleyeyim Allah aşkına? Gitti Zonguldak'a milletin gözünün içine baka baka 'Karaelmas Üniversitesini biz kurduk' dedi. Yahu insanda biraz vicdan olur. 1992 kurulan bir üniversiteyi Allah aşkına 'ben kurdum' der misiniz? Bu ülkenin temiz yönetime ihtiyacı var. Son alarak bu Recep Bey'in, bir yalanını daha söyleyeyim. Danimarka'nın Başbakanı Rasmussen... Danimarka'da Peygamber Efendimiz'in karikatürleri çizilmişti. Recep Bey, 'Rasmussen'e NATO Genel Sekreteri olması için oy vermeyeceğiz' dedi. Ne yaptı? Gitti tıpış tıpış oy verdi. Şimdi, kim yalan söylüyor, kim söylemiyor? Bu millete doğruları söylemek benim boynumun borcudur.''

Kılıçdaroğlu, ''çiftçinin mazotunu 1,5 lira yapacağız'' dediklerini kaydederek, şöyle devam etti:

''Hemen dediler ki; 'Türkiye'de petrol yok. Dışarıdan alıyoruz. Fiyat arttıkça bizim fiyat artıyor. Sen bunu nasıl yaparsın'. Ben hesap uzmanıyım. Her şeyin hesabını, kitabını yaparım. Yurt dışından alınan petrol, benzin istasyonun sahibinin karı dahil olmak üzere 1,5 liradır. Diyeceksin ki 'o iki lira nereden geliyor'. 2 liranın birisi ÖTV, diğeri KDV. İkisini de köylüden almayacağız. Kütahyalı kardeşlerime şu görev düşüyor; 12 Haziran'da sandığa gideceğiz ve gereğini yapacağız. Geçen gün Tayyip Erdoğan çok önemli bir şey söyledi. 'Yolsuzluklarla mücadele ediyorum. Bizim partimiz, AK Parti, temiz siyaset söz vererek geldi' dedi. Doğru, bu sözü vererek geldiler ama gereğini yapmadılar. Bugüne kadar bazı bakanlarla ilgili atılmış adımlar varsa bunun gerekçeleri vardır.

Bugün birçoğu milletvekili adayı olamadıysa nedenleri vardı. Yani 'yolsuzluk yaptıkları için onları listeye almadım' dedi. Güzel... Buradan Sayın Erdoğan'a sesleniyorum. Bu çok önemli bir itiraf. Demek ki senin bazı bakanların yolsuzluk yaptı. Sen de o bakanları listeye almadın. Kim o bakanlar? Biri geçen dönem Ticaret Bakanı Sayın Ali Coşkun... Hayır, ben sayın Ali Coşkun'a kefilim. Ali Coşkun, dürüst, namuslu adamdır. Hangi sebepten listeye giremediğini bilmiyorum. Ben Ali Coşkun'u taa Odalar Birliği başkanlığından tanırım. Düzgün adam... Şimdi asıl sormak istediğim bakanlar şunlar; Kürşat Tüzmen, Sami Güçlü, Hilmi Güler, Kemal Unakıtan. Sizde zerre kadar onur varsa bu kadar ağır konuşuyorum, o bakanlar çıkar hangi gerekçeyle listeye girmediklerini, hanginin, nerede, ne zaman yolsuzluk yaptığını açıklarlar. Vatandaşın bilmeye hakkı yok mu? Kul hakkı yiyenden hesap sormak, Kemal Kılıçdaroğlu'nun boynunun borcudur.''