Gamze Geçer- CHP İzmir Milletvekili Tacettin Bayır, işsizlik meselesinin bugünkü iktidar tarafından çözülmesini çok mümkün görmediğini belirterek, yabancı sermaye fabrikalarını kapattığı zaman bunlar hep işsizler ordusuna yenilerini katıyor. Bunun nedenine baktığımız zaman özellikle iktidarın dış politikadaki istikrarsızlığı, gel gitleri yani 'Ey Rusya, ey Almanya, ey Amerika' gibi efevari politikalar nedeniyle işsizlik daha da çok artıyor' dedi.

 

Türkiye Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu Araştırma Dairesi'nin (DİSK-AR) verilerine göre, Türkiye yüzde 17.3 geniş tanımlı işsizlik ve 5 milyon 872 bin kişiyi bulan işsiz sayısıyla, Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü (OECD) içinde 'ilk dört ülke arasında' yer alıyor.
Tacettin Bayır, dış politikada yapılan hatalar olduğunu dile getirerek, 'Bu hatalar yabancı sermayenin ülkeye gelmesini engellediği gibi içerdeki mevcut yabancı sermaye sahipleri de fabrikalarını kapatıp ülkelerine dönüyorlar. Torbalı'daki ambalaj fabrikası gibi, serbest bölgedeki Delfi gibi.

Yabancı sermaye fabrikalarını kapattığı zaman bunlar hep işsizler ordusuna yenilerini getiriyor. Bunun nedenine baktığımız zaman özellikle bugünkü iktidarın dış politikadaki istikrarsızlığı, gel gitleri yani ' Ey Rusya, ey Almanya, ey Amerika' gibi efevari politikalar nedeniyle işsizlik daha da çok artıyor. Bunun üzerine bir de üretimi cezalandıran anlayış var. Elektriğe yüzde 14 zam yapıyorsunuz. Üretimi arttıracaksınız ki sanayici yurtdışına mal satacak. İhracat yaparak yeni işçi alacak. Bunları da yapmayınca sonuçları böyle oluyor. Bununla ilgili ciddi çalışmalar yapıyorum' ifadelerini kullandı.
 
'Geriye gitmeye mahkumuz'

'İşsizlik sorununu çözebilmek için öncelikle ve acil olarak o sorunu doğuran nedenleri ortadan kaldırmak gerekir' diyen İZİKAD (İzmir İş Kadınları Derneği) Başkanı Huriye Serter, 'Ülkemizde istihdamın çoğunu barındıran sektörler, çalışanları için güvence, sosyal haklar, çalışma koşullarının iyileştirilmesi gibi alanlarda sürdürülebilir adımlar atmadığı, sermaye birikiminin ülkeye gelir getirici yatırımlara dönüşmediği ve Türkiye üretmeyip ithal ettiği sürece sadece ekonomide değil sosyal ve toplumsal alanlarda da geriye gitmeye mahkumuz.' dedi.
Serter, ülkemizin istihdam yapısına bakıldığında kadınlar ve gençlerin ekonomik yaşamın daha fazla dışında kaldıklarını belirterek konuşmasına şöyle devam etti: Çalışma yaş aralığındaki 30 milyon 300 bin civarındaki kadının 8.9 milyonu çalışıyor. Bunların da 4 milyon 100 bini maalesef kayıt dışı. Çalışan annelerin çocukları ve ailelerine hizmet verecek kreş, yaşlı ve hasta bakımevleri yetersiz. Devlet kadının istihdama katılımını güçlendiren politikalar üretmeli ki daha fazla kadın iş hayatında olabilsin. Aynı zamanda her 4 gencimizden 1'i işsiz ve umutsuz. 1 milyona yakın işsiz üniversite mezunu genç vasıfsız işlerde, daha düşük maaşlarla bile çalışabilmek için adeta yarış halinde. İşsizlik seviyesi bir ekonominin başarısını gösteren en önemli göstergelerden biridir. Bu sorun kadınıyla, erkeğiyle, genciyle çözülmediği sürece başarılı bir ekonomiden söz etmemiz mümkün değildir.'

'Kadınların en önemli problemi, nitelikli istihdam'

İzmir Kadın Kuruluşları Birliği ve Türk Üniversiteli Kadınlar Derneği İzmir Şubesi Başkanı Tülin Kesiktaş Eraslan da kadınların işsizlik durumu ile ilgili şu değerlendirmelerde bulundu: Öte yandan kadınlar her ne kadar eğitim düzeyleri yükseldikçe işgücü piyasasına daha fazla katılıyorsa da piyasaların cinsiyetçi yapısına bağlı olarak çalışabilecekleri sektör ve meslekler sınırlı olduğundan işsizlikle karşılaşma ihtimalleri erkeklere kıyasla daha yüksektir. Ülkemizde kadınların en önemli problemi nitelikli istihdamdır. Yani uzun planlı bir istihdam yaratmak yerine günü kurtarmaya dönük politikalar geliştirilmektedir. Kadınlara yönelik açılan kursların niteliğine baktığımızda sekreterlik, hasta bakımı, dikiş nakış, pastacılık gibi alanlar kadınlara uygun görülmüştür. Bu çok cinsiyetçi bir yaklaşımdır, oysa kadınlar için kodlama, bilgisayar, 3D eğitimi gibi kurslar açılabilir. Burada verilen mesaj, kadının asli görevi çocuk doğurmak, ev işleri yapmak, eğer isterse de hafif işlerle oyalanmaktır. Anneliğin yüceltilmesi ve kadınların aileye hapsedilmesi, geleneksel kalıp ve roller kadınların işgücüne katılmasını, iş bulabilmesini ve işlerin niteliği ile süresini belirlemektedir. Kadının doğum izinleriyle iş gücüne ara vermesi ücretli doğum izinlerinin işverene bindirdiği yük göz önünde bulundurulunca maalesef iş yerleri işe alımlarda tercihlerini erkekten yana kullanmaktadır.

Ara eleman ihtiyacı artıyor

EÇEV (Ege Çağdaş Eğitim Vakfı) Başkanı Yasemin Reşitoğlu da, ülkedeki en büyük işsizlik sorununun, asıl nedeninin  üretimin olmaması olduğunu vurgulayarak, 'Biz çocukken tarım ülkesi, kendisine yeten ülke tanımıyla anılan Türkiye, şu an  hiçbir şey üretmiyor. Samandan hayvancılığa kadar her şeyin ithal olması ve dövizin bu önlenemez yükselişi yüzünden ekonomi gün geçtikçe daha kötüye giderek, işsizliği çok fazla tetikleyen bir durum ortaya çıkarıyor. En büyük sorunumuz, üretim yapmayıp tüketime yönelik işler yapıyor olmamız. Mesela hizmet sektörünün kapasitesi belli. Turizmde de aynı şekilde, çok fazla olay yaşanması turizm sektörünü de etkiledi. Bunlarla birlikte çok büyük bir işsizlik bizleri bekliyor. Eğitimde öncelikli olarak bir planlama yaparak, 'Gençlerimizi hangi alanda istihdam ettirebiliriz?' Bu sorunun cevabını bulmalıyız. İş dünyası ile bunları çok iyi organize edip planlamamız gerekiyor. Ara eleman ihtiyacımız çok fazla, meslek liselerine yönelmemiz gerekiyor. Teknik eleman bulmada gerçekten zorlanıyoruz. Anne babalarda şöyle düşünüyor: 'Meslek liselerinin kalitesi düştü. Bu yüzden oraya yollamayalım.' Hal böyle olunca mesleki eğitim alan öğrencilerin sayısı gittikçe azalıyor' ifadelerini kullandı.