Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ, Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı'nın Rixos Otel'de düzenlediği 'Gençlik Daireleri ve Türk Aileleri Çalıştayı' öncesinde basın mensuplarının sorularını cevapladı.

Özel yetkili mahkemeler ile ilgili bir soru üzerine Bozdağ, “Özel yetkili ağır ceza mahkemeleri kaldırıldı ve özel yetkilerin önemli bir kısmına da son verildi. Yerine yeni ihtisas ağır ceza mahkemeleri kuruldu. Böylelikle mahkemenin özel yetkilerden kaynaklı ayrıcalıklı ve imtiyazlı bir mahkeme olması uygulamasına son verilerek, yargılama görevini sürdüren hakim ve savcıların uzmanlığının esas alınacağı yeni bir döneme geçildi. Bu düzenleme, hukuk devletini güçlendiren bir düzenleme oldu, savunmayı güçlendiren bir düzenleme oldu. Mahkemelerin ayrıcalığına, imtiyazına son veren bir düzenleme oldu. O nedenle, atılan adım, anayasamızda ifadesini bulan hukuk devleti ilkesini güçlendiren bir adım. Anayasa Mahkemesi’ne, CHP götürebilir. Götürmese zaten şaşardım. Çünkü CHP, Anayasa Mahkemesi’ne gitmeyi alışkanlık haline getirdi. Alışkanlıklardan vazgeçmesi zor gözüküyor. Anayasa Mahkemesi ne karar verecek, hep birlikte göreceğiz. Şimdiden bu kararı kestirmek zor. Ama bizim yaptığımız düzenlemenin Anayasa'ya aykırı bir yönü olmadığını düşünüyorum ve açıkça bu düzenleme imtiyazları ortadan kaldırdığı, savunmayı güçlendirdiği için hukuk devleti adına atılmış bir adımdır.” dedi.


“YASA İLE VERİLMİŞ AMA UYGULAYICILARIN VERMEDİĞİ BİR HAKKI AÇIKÇA YAZARAK, BUNDAN YARARLANILMASININ YOLUNU AÇTIK”

Bir gazetecinin, “Yargı paketi ile 12 Eylül davasında hapse giren daha sonra aftan yararlanamayan sağcılara da tahliye yolunun açıldığı belirtiliyor. Tutuklu milletvekillerinin evde yargılanabilmesinin önünü açacak bir düzenlemenin de yine yer aldığı belirtiliyor. Bunların önünü açacak bir düzenleme var mı?” sorusu üzerine Bozdağ, şöyle dedi:

 “Özal döneminde, geçmişte bir şartlı tahliye kararı çıkmıştı. Yani, toplam cezanın 10 yılını infaz eden kişilere ilişkin tahliyelerin önünü açan bir düzenleme yapılmıştı. O dönemde düzenleme ile ilgili sol düşüncede olup da bir takım suçlar nedeniyle mahkum olanlar için on yıl uygulaması yapıldı ve onlar tahliye oldu. Ama sağ kesim diye kamuoyunda adlandırılan kişiler arasından, suç işledikleri iddiası ile yargılanıp mahkum olanlar için ise her suç ayrı değerlendirildi; her suç için alınacak cezanın 10 yılını yatmak suretiyle ancak bu haktan yararlanacaklarına ilişkin bir karar verildi. Yani bir yandan soldan gelenler için tüm cezaları toplayıp bunun içerisinden 10 yıl yatana tahliye kararı verilirken, sağdan olanlarla ilgili her bir suç için ayrı ayrı 10 yıl yatarak tahliye olacağı şeklinde, maalesef hukuk devleti ile bağdaşmayan, bana göre de ideolojik bir yaklaşımı içeren mahkeme kararı ortaya çıktı.”

Yapılan düzenlemenin, söz konusu haksızlığı ortadan kaldırdığını aktaran Bozdağ, “90’lı yıllarda belki 2000’li yıllarda tahliyesi gereken ve o günlerden bu yana içeride haksız yere yatan kişilere bu noktada yasa ile verilmiş ama uygulayıcıların vermediği bir hakkı yasaya açıkça yazarak bundan yararlanmasının yolunu açtık. Bunda bir yanlışlık yok. Haksızlığın ortadan kaldırılması, telafisi vardır.” dedi.


“MAHKEME SÜRECİ UZAYACAK, ALEYHTE BİR DURUM OLACAKTI”

“Ergenekon ve Balyoz gibi davalar kendi mahkemelerinde devam edecek, ancak 28 Şubat için farklı bir uygulama gelebilir demiştiniz. Farkı nedir ?” sorusuna karşılık Bozdağ, bu düzenleme ile ilgili geçici bir ek hüküm konduğunu hatırlattı.

Bozdağ, “Bu hükme göre, mahkemelerde açılmış davalar hangi mahkemede açıldıysa devam edecektir. Ergenekon ve Balyoz diye kamuoyunda bilinen davalar şu anda mahkemede görülüyor. Epeyce bir zamandır da devam ediyor. Tanıkların ifadeleri, bilirkişi raporları… Belli bir noktaya geldi. Eğer burada bir mahkeme değişikliği kararı geçici hüküm ile konmuş olsaydı, yeni mahkemelere gidecekti ve bu dosyaya yeni hakimlerin, savcıların vakıf olması için epey bir zamana ihtiyaç olacak, mahkeme uzayacaktı o nedenle aleyhte bir durum olacaktı. Bunu önlemek için. İkincisi tabii hakim ilkesi gereği, açıldığı mahkemede davanın görülmesi için Anayasanın ortaya koyduğu bu ilke gereği de bu mahkemeler ellerindeki dosyalar bitinceye kadar görevlerine devam edecekler. Hukuk devletinin gereği budur.” diye konuştu.

28 Şubat süreci ile ilgili devam eden bir soruşturma bulunduğunu söyleyen Bozdağ, “Henüz dava açılmamıştır. O nedenle soruşturma olan konularda yeni mahkemeler oluşturuluncaya ve yeni savcılar yetkilendirilinceye kadar mevcut savcılar soruşturmaya devam edecektir. Ama HSYK eğer aynı savcıları yetkilendirirse ki yetkilendirebilir veya başka birilerini yetkilendirirse onlar o soruşturmayı sürdürecektir. 12 Eylül ile ilgili dava ise açıldığı için mahkemesinde görülmeye devam edecektir. Bu ayrıcalıklı durum yaratma ya da birileri lehine imtiyaz yaratmak için değil, hukuk devletinin gereklerine riayet etme maksatı ile yapılmıştır. Çünkü usul düzenlemeleri derhal uygulanma gerektiren düzenlemelerdir.” dedi.