CHP Grup Başkanvekili Engin Altay, “Bir yerde adliyenin olması orada adaletin olduğu anlamına gelmez. Bugün Türkiye'de yargının tefessüh ettiğini, yürütme organı tasallutu, tahakkümü ve emri altına bütünüyle girdiğinin acı bir örneği ile karşı karşıyayız. Bir ülkede yargıçlar verecekleri kararlar bakımında 'diktatörü nasıl hoşnut ederim, vereceğim karar diktatörün bana nasıl sempatiyle bakmasını sağlar, beni nerelere yükseltir' diye düşünerek karar veriliyorsa, böyle adalete, böyle yargıya lanet olsun" dedi.
 

“BİR DEVLET ZORBALIĞIDIR"


Engin Altay, “Bu karar muhalefete gözdağı kararıdır aynı zamanda. Bu karar Adalet ve Kalkınma Partisi'nden hoşnut olmayan, antidemokratik uygulamasından rahatsız olan, müşteki olan herkese karşı bir gözdağı kararıdır. Aynı zamanda bu karar son yapılan mühürsüz seçimde 'hayır' tercihinde bulunan 'demokrasi yaşasın, yürüsün' diyen bütün topluma da bir gözdağıdır. Cumhuriyet Halk Partisi'ne yönelik bir devlet zorbalığıdır. En açık faşist diktatörlüklerde bile olsa olsa ana muhalefet partisine karşı yapılabilecek bir uygulama ile karşı karşıyayız. Ama unutulmamalıdır; gerek CHP, gerek diktatör karşıtları, Türkiye'de bu güzel ülkenin diktatörün çiftliği olmasına müsaade etmeyeceklerdir. Ne yapılması gerekiyorsa bunu yapacağımızdan herkesin emin olmasını istiyorum" diye konuştu.

Altay, “Bugün görüşülen bu dosya Recep Tayyip Erdoğan'ın uluslararası mahkemelerde savaş suçlusu olarak yargılanmasının ana zeminini oluşturun bir dosyadır aynı zamanda. Gün gelecek, bugün milletvekilimizi tutuklama kararı olarak işlem yapılan bu evraklar, bu dosyalar nedeniyle Recep Tayyip Erdoğan uluslararası mahkemelerde savaş suçlusu olarak yargılanacaktır. Bu haber ilk yapıldığında Recep Tayyip Erdoğan 'ben onu öyle bırakmam' demişti hatırlarsanız. Şimdi, Recep Tayyip Erdoğan'ın o gün söylediği gerçek oldu. Ama Erdoğan unutmasın, bu millet ve CHP onun yaptıklarını yanına bırakmayacaktır. Bundan herkesin emin olmasını istiyorum" dedi.
 

“BU TUZUN KOKTUĞU YERDİR"


Engin Altay, “Türkiye dünyada 180 ülke arasında basın özgürlüğü noktasında 155. sıralara kadar inmişken, demokrasinin zerresi ortada kalmamışken Adalet ve Kalkınma Partisi'nin bu tarz antidemokratik uygulamaları, OHAL uygulamaları, yargıyı siyasallaştırmak sureti ile bir korku imparatorluğu oluşturma çabaları beyhudedir, nafiledir. Önünde daha istinaf mahkemesi süreci varken, Yargıtay süreci varken ve geçmişte çok örnekler olduğu halde Kadri Enis Berberoğlu TBMM üyesi olmasına rağmen bugün bu adliyede, yürütmenin emrindeki, yürütmenin gladyösü şeklinde karar veren hakim tarafından tutuklanıyorsa bu tuzun koktuğu yerdir. Türkiye'de artık herkesin Adalet ve Kalkınma Partisi'nin bu uygulamalarının iş ve eylemlerinin Türkiye'ye ne kadar büyük bir zarar verdiğini bu olaydan daha açık bir göstergesini kimse bulamaz" şeklinde konuştu.

Altay, “Silivri'de Ergenekon davaları görülürken, orada kurulan mahkeme için çadır mahkemesi demiştik. Şimdi İstanbul Adliye Sarayı'nın da bir çadıra, bir sirke dönüştüğü, soytarıların krala şirin görünmek için yargıç kisvesi altında bu tarz hukuk dışı hiçbir hukuk normuyla bağdaşmayan kararlar vermesini kamu vicdanının takdirine bırakıyorum. Mahkeme kararlarının meşruluğu kamu vicdanındaki karşılıkla doğru orantılıdır. Bu mahkeme kararını aziz milletimizin vicdanına havale ederken CHP olarak TBMM grubumuzla, parti genel merkezimizle, CHP'nin bütün üyeleriyle birlikte direneceğimizi, yargının siyasallaşmasına boyun eğmeyeceğimiz, demokrasiye zor ve güç şartlarda yaşatmak konusundaki kararlılığımızı da yüce milletimize beyan ve taahhüt ediyorum" dedi.