Vatandaşa devlet kelepçesi takılmak istendiğine dikkat çeken Koç, “Bir panik yasasıyla, bir 12 Eylül’ü anımsatan yasa düzenlemesiyle karşı karşı karşıya Türkiye. Son yaşanan kışkırtma ve provokasyonlar gerekçe gösterilerek en demokratik haklar, kişisel özgürlükler kelepçelenmek isteniyor. Telefon dinlemeleri, önleyici gözaltına alma kavramları ve ya gözaltında tutma yetkisi, tutuklukla ilgili düzenlemeler bir takım katalog suçlar imal edilmesi. Bütün bunlar kabul edilmesi mümkün olmayan uygulamalar.” açıklamalarında bulundu.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu başkanlığında toplanan Merkez Yönetim Kurulu (MYK) toplantısı devam ederken Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Prof. Dr. Haluk Koç, gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu. CHP Sözcüsü Koç, HSYK seçimleri sonrasında yeni yapının belli olduğunu ve siyasi kimliklerin hukukun önüne geçtiğini söyledi. Koç, “Değişik üniformalarla, siyasi tasvirlerle tarif edilen bir yapı ortaya çıktı. Ne liyakat ne başarı ne kıdem ne de meslek onuru bir seçim kriteri değil. Bir siyasi illiyet, bir organizasyona bağlılık seçimde kriter olarak gözüküyor. Hukuk kavramı dışında ne varsa bunların belirleyici olduğu bir süreci yaşadık. Bunların getirdiklerini yargı alanına teslim etmiş olduk. Yurttaş olarak adliyede işim olduğunda ben hukuk ve adalet mi arayacağım. Yoksa benim karşımdakinin siyasi bağlantısını mı arayacağım. Kim etkili olacak?”dedi.

“DAVUTOĞLU KÜÇÜK HÜSAMETTİN ROLÜNDEN ÇIKMALI”

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın her konuda yapmış olduğu açıklamaların Anayasa’ya aykırı olduğunu belirten CHP’li Koç, Başbakan Davutoğlu’nun görevini tam anlamıyla yapamadığını belirtti. Koç şöyle dedi: “Cumhurbaşkanlığı seçimlerinden sonra Başbakanlık görevinin fiilen askıya alındığı bir döneme girdik. Bunu her gün görüyoruz. Ortada bir şahsiyet var. Her konunun uzmanı, her sıfatın sahibi, her uygulamanın emir vericisi. Türkiye’yi karıştırmaya bu sıfatlarla devam ediyor. Kendisine Başbakanlık sıfatının yanına iliştirildiği bir de küçük Hüsamettin rolüne bürünmüş biri var. Biraz karikatürize ediyoruz. İşgal ettiğin ağırlığı için muhatap alın beni diye bağırıyor ama çık bakalım sen küçük Hüsamettin rolünden. Davutoğlu’nun yetkileri var gibi gözüküyor ama kullanması mümkün değil. Bir müsteşar bile atayamıyor. Yetki de eylem de Cumhurbaşkanı sıfatı taşıyan kişinin ehliyetinde bulunuyor. Kâğıt üzerinde adının önünde Başbakan yazması protokolde ona bir yer sağlıyor. Cumhurbaşkanını Anayasa, ‘Sorumsuz kişi’ olarak tarif ediyor. Her konuda, her noktada mevcut Başbakanı maalesef figüran olarak kullanmaya sevk ediyor.”

“KİŞİSEL ÖZGÜRLÜKLER KELEPÇELENMEK İSTENİYOR”

Emniyet güçlerinin yetkilerinin arttırılması, ceza kanunundaki bazı değişikliklerle ilgili mli bir kanun tasarısı teklifi hakkında da değerlendirmelerde bulunan Koç, 12 Eylül dönemini aratmayan uygulamaların geri getirildiğini ve kişisel haklara müdahale edildiğine dikkat çekti. Koç, “İki milletvekili tarafından sipariş üzerine yapılan bir teklif. Bir panik yasasıyla, bir 12 Eylül’ü anımsatan yasa düzenlemesiyle karşı karşı karşıya Türkiye. Bir şeylere hakim olamadınız. Türkiye’yi uçuruma götürmeniz an meselesi. Türkiye’nin karışması ya da girdiğiniz ilişkilerle karıştırılması an meselesi. Bir panik yasasına ihtiyaç duyuyorsunuz. 12 Eylül’ü anımsatmayan bir takım uygulamalar getiriliyor. Son yaşanan kışkırtma ve provokasyonlar gerekçe gösterilerek en demokratik haklar, kişisel özgürlükler kelepçelenmek isteniyor. Bir devlet kelepçesi takılmak isteniyor. Neye? Bireysel hak ve özgürlüklere. Telefon dinlemeleri, önleyici gözaltına alma kavramları ve ya gözaltında tutma yetkisi, tutuklukla ilgili düzenlemeler bir takım katalog suçlar imal edilmesi. Bütün bunlar kabul edilmesi mümkün olmayan uygulamalar. ‘AB müktesebatı böyle, Alman ya da İngiliz modeli böyle.’ Senin amacın ne? Almanya’da böyle değil çarpıtma. Oluşturduğun polis devleti ortamına bir kalkan oluşturma. Orada öyle değil işler. Orada sicilli, takip edilen, radikal terör örgütlerinin eylem ve kabilyetlerini takip edecek düzenlemeler var. Toplumun tümünü kapsayan, kişisel hak ve özgürlüklere tecavüz eden, onu kontrol altına almak isteyen bir polis devlet bu ülkelerde yok. Hiç çarpıtmayın. CHP olarak hem siyasi hem de hukuki mücadelemizi vermeye devam edeceğiz.”

“ÖCALAN İLE HÜKÜMET STRATEJİK İŞBİRLİĞİ İÇİNDE”

Hükümet ve İmralı’daki Abdullah Öcalan stratejik işbirliği yönettiğini vurgulayan Koç, “Hani ilk zamanlar görüşen ve ispatlayan şerefsiz diyordu. Stratejik işbirliğine devam ediyorsunuz. Masayı kuran, masada oturan sensin. Masanın diğer ucunda da eli kanlı terör örgütlerinden biri oturuyor. Kobani dolayısıyla HDP sokak çağrısı yaptı. Sokaklar karışınca panik içerisinde Abdullah Öcalan’a başvurup, oradan çıkardığınız mesajla sakinleştirme operasyonu yapıyorsunuz.” açıklamalarında bulundu.

“ILIMLI MUHALİFLER IŞİD’E İNSAN MALZEMESİ OLACAK”

Ilımlı muhaliflerin Türkiye’de eğitilip savaşa gönderilmesi projesinin IŞİD’e eleman kazandırma anlamına geldiğine dikkat çeken Koç, “ABD Dışişleri Bakanlığı, Türkiye’nin bu projeyi kabul ettiğini açıkladı. Ilımlı muhaliflerin Türkiye’de eğitimden geçirip Suriye’ye gönderecekleri konuşuluyor. Siz bunu yapıyordunuz zaten. Kim bu ılımlı muhalifler? Bir şekilde o eğittikleriniz IŞİD’e insan malzemesi oldu. IŞİD’e terörist yetiştirmek için Türkiye labaratuar olacak. Hangi uluslararası hukuk kendi topraklarında adam eğitme ve onu silahlandırma yetkisi veriyor.?” sorusunu yönetti.