Bodrum'da cansız bedeni sahile vuran 3 yaşındaki Suriyeli Aylan hakkında konuşan Başbakan Ahmet Davutoğlu, "Dün hepimizin gözlerini yaşartan, donduran, vicdan sahibi herkesin yüreğini burkan Aylan'ın o cansız bedeni, aslında son uyarı mahiyetinde. Bu insanlığın vicdanı anlamında bir kıyamettir. Bunun sorumlusu kim? Sadece zulmeden Suriye rejimi ya da bu rejimin zulmünü istismar ederek terörü her türlü gayri insani terör yöntemi uygulayan terör örgütleri değil; bunlar olmakla birlikte bunlara kayıtsız kalan uluslararası toplum. Türkiye bir insanlık dersi vermiştir. Vermeye de devam etmektedir" ifadelerini kullandı. Davutoğlu, ayrıca AK Parti'deki 3 dönem kuralıyla ilgili değerlendirmede bulunarak "3 dönem kuralı kalmakla birlikte bütün arkadaşların aday olabileceği bir çerçeve hazırladık. Herkese adaylık teklifinde bulunabiliriz. Herkes potansiyel adayımızdır" dedi.

"İNSANLIĞIN VİCDANI ANLAMINDA BİR KIYAMETTİR"

Mülteci sorunu ile Bodrum'da 3 yaşındaki Suriyeli Aylan Kurdi'nin boğularak hayatını kaybetmesi sorulan Davutoğlu, "Biz bunu 4 yıldır yaşıyoruz. Daha önce de çok göç gördük. Suriye'de de son 4 yıldır Suriye'den ve Irak'tan 2 milyona yakın mülteci ağırladık. Bu 4 yıl içinde Türkiye'nin bütün çağrılarına kulağını tıkayanlar, bu zülmün durması için yaptığımız girişimlere kayıtsız kalanlar, ümidini kaybetmiş insanların kendi ülkelerinde en azından hayat garantisi altında yaşayacakları bölgeler oluşturalım çağrısına sessiz kalanlar, şimdi mülteciler kendi kapılarına dayandıklarında insanlık adına da bazen utanç verici birtakım ırkçı yaklaşımlarla tepki gösteriyorlar. Bilelim ki bugün artık dünya tek bir kaderi paylaşan insanlığın hayat alanıdır. Dün hepimizin gözlerini yaşartan, donduran, vicdan sahibi herkesin yüreğini burkan Aylan'ın o cansız bedeni, aslında son uyarı mahiyetinde. Bu insanlığın vicdanı anlamında bir kıyamettir. Sesimizi yükseltmenin vakti gelmiştir" diye konuştu.

"SORUMLUSU KAYITSIZ KALAN ULUSLARARASI TOPLUM"

4 yıldır mülteci sorunu konusunda bütün dünyaya çağrıda bulunduklarını belirten Davutoğlu, bu çağrılarına yanıt alamadıklarını savunarak "Dün gece Aylan'ın babasıyla konuştum. Telefonda yüreğindeki acıyı, sızıyı hissetmemek mümkün değildi. Suriye'den aile olarak çıkan bir aile reisi, şimdi tek başına Suriye'ye döndü. 2 oğlu ve eşini kaybetmiş bir şekilde. Bunun sorumlusu kim? Sadece zulmeden Suriye rejimi ya da bu rejimin zulmünü istismar ederek terörü her türlü gayri insani terör yöntemi uygulayan terör örgütleri değil; bunlar olmakla birlikte bunlara kayıtsız kalan uluslararası toplum. Türkiye bir insanlık dersi vermiştir. Vermeye de devam etmektedir. Bizi bu mültecilere niye kapınızı açtınız diye suçlayanlar, şimdi bu tablo karşısında vicdanın sesi olamazlar. Ortadoğu'yu bir bataklık, Suriyelileri de bu bataklıkta yaşayan sivrisinekler gibi görüp kapılarımızı kapatmamızı teklif edenler şimdi köşelerinde hayasızca yazılarla bunun sorumluluğunu da bizim üzerimize atmaya kalkıyorlar. Diktatörleri, zulümleri, baskıları görmeyenler, terör örgütlerinin zulümlerini görmeyenler; demokratik yolla seçilmi hükümetlerin idare ettiği Türkiye'yi, demokratik yolla seçilmiş hükümetleri bu olaylardan sorumlu tutanlar en küçük izana dahil sahip değiller. Çırpınıyoruz 4 yıldır, bütün dünyaya çağrıda bulunuyoruz. Bir tek şey için, Aylan'ın bu cansız bedeni görünmesin diye. Ama görüldü ve dünyaya bir anlamda uyarı oldu. Peki ya fotoğrafının çekilmesi imkanı bulamadan ölen, kimyasal silah altında ölen çocuklar? Sözün bittiği denilen yer, burası. Türkiye, gereğini yaptı yapacak" ifadelerini kullandı.

"TERÖR, TÜRKİYE'Yİ HUZUR İÇİNDE SEÇİM YAPMA İMKANI VERMEYECEK ŞEKİLDE TEHDİT ALTINDA TUTTU"

1 Kasım'da yapılacak seçim hatırlatılarak seçim güvenliğinin sağlanması için ne tür tedbirlerin alınacağı sorulan Davutoğlu, "Türkiye daha önce daha da zor şartlarda seçim gerçekleştirmiştir. 90'lı yıllarda yapılan hiçbir seçim, daha iyi şartlarda yapılmadı. Hatta 2011 yılında da benzer saldırılara muhatap olduğumuzu herkes bilir. Terör, Türkiye'yi hiçbir zaman bütünüyle rahat ve huzur içinde seçim yapmak imkanı vermeyecek şekilde tehdit altında tuttu. Türkiye, demokratik bir hukuk devleti olarak hem terörle mücadele edecek hem de demokratik hukuk kuralları içinde seçim gerçekleştirecek güce sahiptir. Evet şu anda tek başına bir hükümet yok ama bilinsin ki seçim güvenliği ile sorumlu bir hükümet var. Seçim güvenliği de üzerinde titizlikle çalışacağımız bir husustur. Terörle mücadele etmeye de kararlıyız. Seçimi de en güvenli şartlarda gerçekleştirmeye kararlıyız" şeklinde konuştu.

"YASA ÇIKARMAK MÜMKÜN OLMADI, SORUMLUSU CHP VE MHP'DİR"

Seçimlerin vaktinde ve objektif hukuk kuralları içinde gerçekleştirileceğini vurgulayan Davutoğlu, "Seçim güvenliğini en fazla etkileyen husus belli köylerde, az nüfuslu yerlerde terör örgütünün baskıyla gelip bu sandıkta yüzde yüz şu partiye oy vereceksiniz diye baskı yapması. YSK'ya bu konuda başvurduk. Yasal çerçevede başka yerlerde oy kullanmanın mümkün olmadığını YSK bildirdi. Ben Bahçeli ve Kılıçdaroğlu ile yaptığım görüşmelerde gelin bunu birlikte düzenleyelim, Meclis'te iş birliği yapalım ve birlikte yasa çıkaralım; dedim ama maalesef bu mümkün olmadı. Dün de Meclis'te gördüğünüz tablo bu üç partinin negatif, yıkıcı bir muhalefet yapmak gerektiğinde nasıl bir araya geldiğini açıkça gösteriyor. Ülkede Anayasal zorunluluk olarak hükümet göreve başlamış. Bu hükümetin bağımsız bakanlarının yemin ettirmesini engelleyerek bir siyasal kriz çıkarmaya çalışıyor. Muhalefet partileri Türkiye'nin ve dünyanın içinden geçtiği bu kritik süreci görmeyip eğer AK Parti'yi köşeye sıkıştırmaya dönük kısır hedefler peşinde koşarlarsa esas seçim güvenliğini tehdit eden bu yaklaşımdır. Bu yasaları değiştirebilseydik daha emin olabilirdik. Bunun da sorumlusu CHP ve MHP'dir. Bu yasaları değiştirmek için kendilerine özellikle teklifte bulundum. Barajı aşağıya indirelim ki herkes rahat davransın, dedik. Fakat buna yanaşmadılar. Şimdi tekrar Meclis'te dün çıkan tabloyla tekrar ülkeyi bloklaştırmaya, kutuplaştırmaya sevk edenler seçim güvenliğine en fazla tehdidi yapanlardır. Hiçkimse merak etmesin. Türkiye'nin her ilinde, ilçesinde vatandaşlarımızın özgür iradesini yansıtabilecekleri şartların oluşturulması için gece gündüz çalışıyoruz. Bazı art niyetli çevreler HDP Eş Başkanı da bu tarz bir söylemde bulunmuş. 'Türkiye'de seçim bu şartlarda yapılamaz'. Hayır, seçim Türkiye'de vaktinde ve uluslararası standartlarda objektif hukuk kuralları içinde gerçekleştirilecektir" açıklamasında bulundu.

"HERKESE ADAYLIK TEKLİFİNDE BULUNABİLİRİZ"

AK Parti'de 3 dönem kuralına takılan partililerin, adaylık başvurusunda bulunmadığı yönündeki iddialar sorulan Davutoğlu, "Seçimler öncesinde kongre yapma kararı aldık. Bu aslında cesur bir karardı. Bu, AK Parti ailesine duyduğum güvenin neticesidir. Partimizin tüzüğünde bulunan 3 dönem kuralı inceleniyor. Bu çerçevede neler yapılacabileceğini ele aldık. 3 dönem kuralı kalmakla birlikte bütün arkadaşların aday olabileceği bir çerçeve hazırladık. Herkese adaylık teklifinde bulunabiliriz. 3 dönemlik diye tanımlamak bile benim hoşuma gitmiyor. Herkes potansiyel adayımızdır. Bu arkadaşlarımızın hepsi geçmişte AK Parti davasını omuzlamış arkadaşlar. Bugün de aday olarak ya da başka pozisyonlarda da bu davaya omuz verirler" dedi.

"HERKESİN ADAY OLMA HAKKI VAR"

Türkiye'nin, Musul eski Başkonsolosu Öztürk Yılmaz'ın CHP'den 1 Kasım'da yapılacak seçim için aday olması konusunda ne düşündüğü sorulan Davutoğlu, "Herkesin aday olma hakkı var. Geçmişte benim memurum olarak çalışmış, şimdi devletin memuru nihayetinde. Demokratik bir ülke herkes siyasete girme kararı alabilir. Tabi belirli çerçeveleri vardır" diye yanıt verdi.