Bir dizi ziyaret için İzmir'e gelen HDP Eş Başkanı Selahattin Demirtaş, Tepekule Kongre Merkezi'nde medya temsilcileri ile bir araya geldi. Türkiye'nin kritik süreçten geçtiğini belirten Selahattin Demirtaş, "Böylesine hassas bir dönemde Türkiye'nin demokrasi ile özgürlükle buluşmasını kendi iç barışını sağlamış Ortadoğu'daki diğer ezilen halklara da bir umut haline gelmiş bir ülkeyi nasıl yaratabiliriz bunun için parti kurduk. Tekçi anlayışlar, tekçi dayatmalar, ırkçı anlayışlar, faşizan siyasetler çok uzun yıllar her birimizin kaybetmesine yol açtı. Canlarımızı kaybettik, ekonomiyi kaybettik, birbirimize toplum olarak güvenimizi ve inancımızı kaybettik. Bunun bir yerde toparlanması gerekiyordu. Ya da sür git bu yanlış politika bugün olduğu gibi bir uçurumun kenarına getirecekti. Biz HDP'yi 20'den fazla siyasi örgüt, yine bir o kadar kadın hareketi çevre hareketi bir araya gelerek kurduğumuzda bu paradigmayı temel referans aldık. Türkiye'nin demokrasi siyasetinin kurucu unsuru olarak hareket etmek istedik. Türk, Kürt, Ermeni, Çerkez olarak ifade edilen ama sayıları kaç olursa olsun, bütünlük Türkiye yurttaşlarına tek bir dil dayatamayız. Bağrında çoğulculuğu barındıran tanımla yola devam etmek lazım dedik." dedi.

YÜZDE 13 OY ALDIK AMA YÜZDE 50'DEN FAZLA SEMPATİ ALDIK

Tek dil ve tek kimlik dayatmadıklarını belirten Demirtaş, "İlk etapta bize 'bu ülkede birlikte yaşayamazsınız' mesajı verenlere hayır dedik. Partinin programında seçim bildirgesinde çoğulculuğu yansıttık ve ortaya koyduk. Türkiye toplumunun buna ihtiyacı olduğunu seçimde gösterdik. Tekçiliği bize dayatan AK Parti hükümetine karşı zafer elde ettik. Tek parti ve tek adam tarafından yönetilemez dedik. Yüzde 13 oy aldık ama yüzde 50 den fazla sempati aldık. Bu büyük bir zaferdir. Yanı başımızda yaşananları görüyorsunuz. Aynı şehirde farklı kimlikte insanlar yaşayamıyor." diye konuştu.

MARTIN ORTASINDA BİTMİŞ OLACAKTI

Demirtaş, sözlerine şöyle devam etti : "Günlük yaşamın her anlamında dayatmaların yaşandığı bu ülkede bir zafer kazandık. Biz hepimiz kazandık. Bu tekçi anlayış karşısında giderek büyüyen bir siyasi anlayışa başlayınca 7 Haziran seçiminden sonra değişti. AK Parti , CHP ve MHP tabanında çoğulcu demokrasi gelişiyor. Bu AK Parti açışından ideolojik yenilgidir. Bunun önüne geçmenin tek yolu vardı savaş çıkarmak. 6 Haziran'la 8 Haziran arasındaki tek fark HDP'nin barajı geçmesidir. 6 Haziran'da neden savaş kararı alınmadı da 8 Haziran'da alındı. Ne değişti? 2.5 yıldır İmralı'da bütün bunların çözümü konuşuluyordu. 28 Şubat metninin arkasında gizli bir metin yoktur. 10 maddenin dışarı çıkılmadı. 2.5 yıllık emekler bir hafta sonra müzakereye dönüştürülüp bir hafta sürerek, Türkiye bütün arzuyla beklediği artık silahların tarihe gömülecekti. 28 Şubat'tan sonra Martın ortasında bitmiş olacaktı. Biz hala soruyoruz ve cevap almış değiliz. 13 yıldır yaptıkları her suçu başkasının üzerine atarak bizi kandırdılar diyor."

7 HAZİRAN SONRASI SARAYIN TUTUMU BİR DARBEDİR

Ölümlerin durması için bir çağrı daha yapan Selahattin Demirtaş, şöyle devam etti: "Yarın değil, şu saatte bir kez daha İzmir'den çağrı yapmak istiyorum. Ölümlerin derhal durması lazım. PKK'nın silahlı bombalı şiddet eylemlerini şehirlerde dağlarda durdurması lazım. Bizim açımızdan silahın, şiddetin mazereti yoktur. AKP'nin yaptığı hataların, işlediği suçların ve günahların hesabı asker ve polis öldürerek sorulmaz. AKP'de işlediği suçları günahları örtmek için de Kürt çocuklarını dağlarda öldürülemez. AKP bir savaş başlatarak bir kez daha bütün şehirlere cenazeler göndererek üzerindeki sıkışmışlığı şiddet yoluyla topluma ihraç edemez. Kendi siyasi krizlerini Kürt sorununa ihraç etmeye çalışmışlardır. Gencecik bedenler toprağa düşünce herkes vatansever duygularla iktidarın etrafında buluşur. Çünkü hep öyle oldu. Buna güveniyorlar. Çaldık, çırptık yedik katlettik her şeyi yaptık ama askerler ölüp gelirse hırsızlığımız unutulur, AKP etrafında kenetlenirler. 7 Haziran sonrası sarayın tutumu bir darbedir ve bu savaş vatan savunması değil saray savunmasıdır. On günlük müzakere ile silahlar tümden devre dışı kalacakken, şu anda bulunduğumuz duruma bakın. Bizler çözüm sürecinde çok büyük emek kaydettik. Bunu AKP'nin kara kaşı için yapmadık. Halkın buna ihtiyacı olduğu için yaptık. Halkımıza verdiğimiz sözü yerine getirmenin mutluluğunu yaşıyoruz. Demokrasiye hiç uzak değildik. Sorunun çözümünde sona çok yaklaşmıştık. Konunun sağlıklı rotaya oturulacağı aşamaya gelmiştik. Bir hafta daha görüşler devam edilseydi silahların temelli kalkacağından korktular. Seçim öncesi silahsızlanma takviminin önüne geçtiler. Silahsızlanma onların işine gelmeyecekti."