Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Swiss Otel'de düzenlenen İstanbul "Uluslararası Ombudsmanlık Konferansı"na katılarak konuşma yaptı.

Erdoğan'ın açıklamaları şöyle: "Artık önümüze bakıyoruz. Türkiye'nin Avrupa Birliği üyeliği sürecinde samimiyetle ve süratle hayata geçirdiği düzenlemeler, belki bizi tam üye yapmaya yetmedi ama demokratik standartlarımızı bir hayli yükseltti. Bunun için Avrupa Birliği ikircikli bir tutum içine girdiğinde biz çıktık, 'Kopenhag kriterlerinin adını gerekirse Ankara kriterleri yapar yine de yolumuza devam ederiz.' dedik."

"Ama şunu herkes bilsin ki Avrupa Birliği ile Türkiye arasında artık bir tiyatro oyununa dönen bu mücadelede, havlu atan taraf biz olmayacağız. Bu konuda karar vermesi ve bunu tüm dünyaya ilan etmesi gereken taraf; AB'dir. Versinler kararlarını. Onlar kararını versinler biz kararı rahat veririz, merak etmesinler. Biz bu kararı duyana kadar sabırla bekleyeceğiz."

 "İşte bakın Almanya seçimleri bir derstir. Çünkü artık insanlar her şeyi çok açık ve net görüyor. Biz birçok şeyleri söyledik. Fakat ters yüz ettiler. Şimdi de gerçek ortaya çıktı. Bizim demokrasiyle halklarla, özgürlüklerle ilgili standartlar konusunda hiçbir sıkıntımız yok. Hiçbir ülkenin halkıyla, halklarıyla bizim sorunumuz olamaz. Bizim sorunumuz olsa olsa oralardaki yönetimlerledir. Oralardaki yönetimlerin idare tarzıyladır." ​

"Diğer aday ülkeler söz konusu olduğunda gündeme dahi getirilmeyen kuralların, konu Türkiye olduğunda adeta icat edilmesini kabul etmedik, etmeyeceğiz. Türkiye, Avrupa Birliği tam üyeliği takvimini harfiyen işletmiştir. Fasıllar konusunda, mevzuat uyumu konusunda hiçbir eksiğimiz, hiçbir sıkıntımız yoktur. Sadece Avrupa Birliği'nin kendi yükümlülüklerini yerine getirmemesi sorunuyla karşı karşıyayız. Avrupa Birliği, fasılları kapatmayarak, serbest dolaşım hakkımızı adeta gasp ederek, mültecilerle ilgili yükümlülüklerini yerine getirmeyerek ve daha birçok sözünü yerine getirmeyerek güvenilirliğini yerle bir etmiştir."

 "Şu anda terörle, uyuşturucuyla, bütün bunların tacirlerine yönelik, ekonomik vurgunculardan kuralsız dövüşen kişi ve kurumlara kadar, insanlığın huzuruna kasteden tehditlere karşı birlikte mücadele etmemiz gerekirken bizi yalnız bırakan veya bırakma gayretinde olan bir dünya var. Eğer siz imkanları sadece kendinize ayırır, külfetleri tümüyle başkalarına yüklerseniz, bu sürdürülebilir bir düzen olmaktan çıkar. Dünyanın şu andaki düzeni sürdürülebilir değildir. İşte bunları Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'nda da ifade ettim, ediyorum, etmeye de devam edeceğim."