Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Merkez Bankası'nın faiz indirimiyle ilgili sert konuştu. İndirimi yeterli bulmayan Erdoğan, Merkez Bankası'nın verilen mesajdan nasibini almadığını söyledi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, dün TBMM'deki oylamayla ilgili sorulan soruya, şu yanıtı verdi:

"Şu anda Cumhurbaşkanı olarak, değerlendirmeyi ancak bir vatandaş olarak yapabilirim. Bu makama beni getiren halkıma karşı cevapsız bırakmamak gibi bir sorumluluk taşıyorum. Bu yapılan oylamanın amacı, bu 4 tane arkadaşımız Yüce Divan'a gidecek midir, gitmeyecek midir? Bu oylamanın neticesi ne olursa Yüce Divan'a gider, ne olmazsa gitmez? Ben sizden şunu beklerdim; acaba 276 niye çıkmadı, bu soruyu sormalıydınız. Veya 276 oyu bulmayanlara bu soruyu sormanız gerekir. Çünkü Yüce Divan'a sevk noktasında onların gayreti, çabası var. Muhalefeti kast ediyorum. Bu soruyu yöneltenler, acaba birincil mahkemenin kararını niçin görmezden gelirler. Orası mahkeme değil mi, orası yargı değil mi? Oralardan verilmiş bir karar var. Bu karara rağmen bu tür bir adımın atılması... Komisyona bu işi götüren muhalefet değildir, komisyona bu işi götüren iktidardır. İktidar istememiş olsaydı bunu komisyona götürmeyebilirdi. Komisyona da götürdü ve komisyonun raporu da ortada. Komisyon raporunda da Yüce Divan'a gitmesinde gerek görmüyor ve muhalefet önergeyle bu işin peşini kovalamaya gayret ediyor. Attıkları bütün adımlarda ve orada yaptıkları bütün mücadelede sonuç; 4 bakan arkadaşımızın Yüce Divan'a gitmemesi istikametindedir. Sadece buna hayırlı olsun demek yeterlidir."

"BİZ SÖYLERKEN BUNLARA NE YAZIK Kİ TÜRKİYE'NİN YAZILI VE GÖRSEL MEDYASI İNANMADI"

Erdoğan, yasa dışı dinlemelere yönelik operasyonla ilgili ve kendisinin ise 60 kez dinlendiği yönünde ki iddialarla ilgili soruya, "60 kez dinlediysek az ya. Ben sınırsız diye biliyorum. Bu benim yeni dillendirdiğim bir konu değil. Aylardır, hatta son 2 yıldır dillendirdiğim bir konu. Sadece Başbakanlığın değil, Cumhurbaşkanlığı'nın da dinlendiğini söyledim. Ama biz söylerken bunlara ne yazık ki Türkiye'nin yazılı ve görsel medyası inanmadı. Anayasa Mahkemesi'nin dinlendiğini anlattım, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin, Genelkurmayın dinlendiğini anlattım. Bütün bunları söyledim" dedi.

"ANINDA ONLARI YARGIDAN DIŞARIYA, KAPIYA KOYALAR"

Erdoğan, dinlemeleri söylediğinde dikkate alınmadığını ifade ederek, "Çünkü yargı işgal altındaydı, emniyetin içinde ciddi manada sıkıntılar vardı. Bu sıkıntılar sebebiyle emniyet ve yargının müşterek çalışmaları neticesinde ki bu yargının içerisinden kimlerin olduğunu ve bunlardan da atamaları yapılanların daha sonra tweetlerle bu ülkenin Başbakanı'na, Cumhurbaşkanı'na nasıl hakaretler yağdırdığını gördünüz. Düşünebiliyor musunuz, yargının içerisinde, o makamda bulunan bir insanın tweetlerle, terbiye dışı, ahlak dışı, edebe adaba sığmayan o ifadeleri kullanacak bir insanın yargıda yer almasını düşünmek mümkün mü? Bunu gelişmiş olan hiçbir ülkede yapmak mümkün değildir. Bu ülkelerde bu tür insanları yargı makamında tutmazlar, anında onları yargıdan dışarıya, kapıya koyalar" diye konuştu.

Erdoğan, HSYK ilk adımlarını attığını ifade ederek "Ama bu sayılar 3 tane, 5 tane, 10 tane değil, bu sayılar çok daha fazla. Bunları ne yazık ki üst yargıda da görüyoruz. Orada da bunlar var. Türkiye'de maalesef bir kısım yargı mensupları yargıda ki dokunulmazlık imkanlarını, bunlar hep milletvekillerinin dokunulmazlığından bahsederler, yargıda ki dokunulmazlık imkanlarını nasıl kullandıklarını çok açık net ortaya koyuyor. Şu anda Gölbaşı'nda ki süreç inanıyorum ki bir çok şeyi ortaya çıkaracaktır. Yine dün, evvelsi gün yaptığım konuşmada da söyledim bu eteklerden çok taşlar dökülecek ve daha henüz bunlar bitmedi. Bunun arkası gelecek. Ben inanıyorum ki bunların arkası geldikçe Türkiye'de huzur ortamını yakalayacaktır." şeklinde konuştu.

"BUNLAR DA MİLLETİN ÖNÜNE GELECEK"

Erdoğan, bir gazetecinin HDP Eş başkanı Selahattin Demirtaş'ın "Cizre'de devletin içinde bir klik var. Bunu devlet biliyor' sözlerine ne diyeceksiniz?" sorusuna şöyle yanıt verdi:

"Siyaseti bilen bir insan siyasetten nasibini almış bir insan bu ifadeyi kullanamaz. Ben burada size bazı şeyleri açıklayacağım. Önce bu beyefendi mensubu olduğu partinin, eş başkanı olduğu partinin belediyelerinin araçlarının nasıl hendekler kazdığını ve bu kazdıkları hendeklerden daha sonra nasıl 'tekrar, yeniden arıza yaptı' diyerek ödenekler aldıklarını ve belediyelerini hangi kanallarla, hangi anlayışlarla yönettiklerini, bunu bir masaya yatırsınlar. Bunların hepsi biliniyor. Bunlarda milletin önüne gelecek."

Erdoğan, Türkiye'de ikide bir söylenen ve ısrarla takipçisi oldukları bir çözüm süreci olduğunu belirterek, şunları söyledi:

"Bu çözüm sürecinin lafta tarafındaymış gibi görünüp, çözüm sürecini çözümsüzlüğe uğratmak için ellerinden geleni bunlar yapıyorlar. Bunların çok yüzü var, bir perde önünde görünen yüzleri, bir de perde arkasında görünmeyen yüzleri. Dürüst olmak lazım. Cizre'de bu hendekleri kazanlar, açanlar ve bu hendekleri kazmanın, açmanın dışında bunları açmaya devam etmenin, orada ki belediyeler vasıtasıyla ne yazık ki bunlar yapılıyor. Orada başında olduğu partinin belediyesi var. Bunu nasıl izah edebilirsin? Orada insanlar tehdit altında bunlar tehdidi kimden alıyorlar, hükümetten mi alıyorlar? Devletten mi alıyorlar? Devlet oraya, araçlarıyla, gereçleriyle gittiği zaman, bu araçları, bu gereçleri kimler taşlıyor? Kimler molotof kokteyllerini atıyor? Bunu izah edebilirler mi? Devletin elemanları mı atıyor? Yakalanıp tutuklananlar veya gözaltına alınanlar kimlerin elemanları? Hepsi bunların çıkıyor ortaya. Bunları yaptırırken de dikkat edin çocuklara yaptırıyorlar."

"KENDİSİNE BAKMASI LAZIM, AYNAYA BAKMASI LAZIM"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, yeni iç güvenlik paketinde, bu tür olayların yasalarla önün kesileceğini aktararak, "Devlet bunlarında tedbirini almaya çalışıyor. Şu anda hükümetin yaptığı bu. Gelecek olan iç güvenlik yasası bütün bunların önünü kesmeye yönelik. Temenni ederim ki bu yasa hemen komisyonda çıkıp, genel kuruldan geçtikten sonra; tabi ki bu terörle iç güvenlik noktasında atılacak adımlarla inşallah iç huzurumuzda sağlanmış olur. Bu bakımdan her şeyden önce bu beyefendi mensubu olduğu, eş başkanı olduğu partide bir eş başkan sıfatıyla çok daha dikkatli konuşması gerekir, çok daha hassas konuşması gerekir. Bu ülkenin huzuruna katkıda bulunmak için 'ne yapabilirim' düşüncesiyle konuşması gerekir. Bir yerde suçlu aramanın gayreti içerisinde olmaktan, 'acaba bizde ne var' diye kendisine bakması lazım, aynaya bakması lazım" diye konuştu.

"MERKEZ BANKASI VERİLEN MESAJLARDAN HALA NASİBİNİ ALMIŞ DEĞİL"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, dün Merkez Bankası Para Politikası Kurulu'nun, politika faizi olan bir hafta vadeli repo ihale faiz oranını, 0.50 puan indirimle, yüzde 8.25'ten, yüzde 7.75 düzeyine düşürmesinin hatırlatılması üzerine, "Bu indirimi bizim yeterli bulmamız mümkün değil. Görünen o ki, Merkez Bankası verilen mesajlardan hala nasibini almış değil. Şu anda uluslararası bu alanda söz sahibi olan insanlar bile bu indirimin yeterli olmadığını, olamayacağını çok daha fazla indirimin yapılabileceğini söylerken; olaya sadece politika faizi açısından bakmamak lazım. Birden bunların biliyorsunuz katları var. Katlardan da baktığınız zaman yapılanın pek bir işe yaramadığını görüyorsunuz. Yani olayı eğer o katlarla değerlendirmeye aldığımızda 11 puanı falan buluyor Merkez Bankası'nın şu anda ki faizi" dedi.

Erdoğan, vatandaşı aldatmanın hiçbir anlamı olmadığını ifade ederek, şöyle konuştu:

"Bir defa Türkiye'de eğer biz yatırım istiyorsak bu faizle bu yatırımları yapmak çok zor, adeta mümkün değil. Eğer biz istihdam sağlıyorsak bu faizle bunları yapmak mümkün değil. Bu faiz inmesi lazım ki girişimci yatırım yapabilsin, istihdam sağlayabilsin, üretim sağlayabilsin, uluslararası rekabete girebilsin ve bu rekabet neticesinde de bizim şu anda 158 milyar dolar ihracatımız, 160,165, 170'e doğru tırmansın. Biz burada ne kadar ucuz üretim yapabilirsek rekabet gücümüz ne kadar artarsa, o zaman uluslararası camiada da iç piyasada da bizim tüketim noktasında da imkanlarımız artacaktır, ihracatımız bu noktada da artacaktır. Ben kesinlikle şu anda ki açıklamayı asla kabul edilebilir bulmuyorum. Bu konuda bazı arkadaşlarımızın, çok akılcı ve bilimsel yaklaşımlarını da gördüm. Şunu da bilmesi lazım; Merkez Bankası bu yaptıklarıyla eleştirilemez değildir, layüsel değildir. yanlış adımlar attıkça bu eleştirileri de alacaktır. Bu konuda ben Cumhurbaşkanı olarak bu hassasiyetimi bundan sonra da sürdüreceğim, sürdürmeye devam edeceğim, Başta Sayın Başbakan olmak üzere ilgili bakan arkadaşlarla da bu konuda ki görüşmelerimi de aynen paylaşacağım, görüşlerimi paylaşacağım. Çünkü benim şahsen ülkemde ki yatırımlar noktasında hassasiyetle canımı yakan konulardan bir tanesi bu yüksek faiz uygulamasıdır."