Numan Kurtulmuş'un Ak Parti'ye daveti ile başlayan tartışmalar devam ediyor. Dün Erdoğan'a yakın olan isimlerden Yalçın Akdoğan'ın yazısı ile sürecin çok daha farklı bir noktaya götürüleceği işaret ediliyor.

Ak Parti'nin Süleyman Soylu ile BBP'yi de davet edeceği, Erdoğan'ın Cumhurbaşkanlığı seçimine milliyetçi muhafazakâr ve merkeze hitap eden bir bütünleşme ile gideceği yorumlar yapılıyor.

Yalçın Akdoğan dünkü yazısında birleşmeye sadece Cumhurbaşkanlığı eksenli bakmanın yanlış olacağını ve Erdoğan'ın kendi istikbalini değil, öncelikle siyasi hareketinin önceliğini düşüneceğini ifade etti.

ERDOĞAN FEDAKARLIK YAPMADI

Akdoğan birleşmeye sadece parti açısından değerlendirse de, kamuoyundaki algılar çok daha farklı bir noktada.

Bilindiği üzere, son Cumhurbaşkanlığı seçiminde Erdoğan'ın fedakârlık yaparak Gül'ü Köşk'e aday gösterdiği hala daha konuşuluyor. Ancak durumun çok daha farklı şekilde cereyan ettiği uzun zamandır biliniyor.

Ak Parti'ye çok yakın üst düzey bir kaynağın aktardığı bilgiler bize bu son birleşmenin şifrelerini veriyor.

İlk olarak Kurtulmuş'un partiye neden şimdi katıldığını sorduk, cevap ilginçti;

''Öncelikle şunun bilinmesi gerekiyor. 11.Cumhurbaşkanlığı seçiminde Erdoğan tek başına Gül'ün adaylığına evet demedi. Nitekim Erdoğan genel seçimden sonra Gül'ün yeniden aday olmasını istemiyordu. seçimden sonraki söylemlerine bakarsanız bunu net olarak görebilirsiniz. Ayrıca Erdoğan'ın adayı Vecdi Gönül olacaktı.

Ancak 1 Mart tezkeresine de karşı çıkan Ak Parti ve devlet içindeki irade, hem genel seçim öncesi hem de seçimden sonra onayını Gül'den yana kullandı.''

GÜL'ÜN ETRAFI ÇEVRİLİYOR


Neden Gül istenmiyor sorumuza ise çok farklı bir bakış getiriyor;

Siyasilerin ve stratejistlerin şunu bilmesi gerekiyor. Erdoğan Cumhurbaşkanlığı yasası ile de Gül'ün önünü kesmek istedi. Ak Parti'nin gönderdiği yasa da Gül'ün görev süresi 7 yıl olarak belirlenirken, ikinci bir kez daha aday olması istenmiyordu.

Eğer fedakârlık yapmış ve Gül'ü tek başına Köşke göndermişse, neden ikinci bir kez daha aday olma şansı engelleniyordu? Gül bugüne kadar izlemiş olduğu politika ile milliyetçi ve muhafazakâr camianın da takdirini kazanmış biri. CHP içerisinde de Gül'e sempati ile yaklaşanlar var.

Bir sonraki seçimde aday olursa yüzde 50'nin üzerinde oy alacağı da kesin olarak görülüyor. Dikkat edilirse AKP'nin Cumhurbaşkanlığı seçim taslağını hazırladığı dönemde bir anket yayınlanmış Gül ile Erdoğan'ın köşke birlikte adaylığında Gül tercih edilmişti.

Bunu bir taktik olarak görebiliriz. Birilerinin önümüzdeki dönem Gül'ün nedense Köşke çıkmasını istemiyor. AKP'nin yapmış olduğu hamlelere de baktığımızda bu dikkat çekiyor.

DEVLET OPERASYONA İZİN VERMEDİ

Ülkenin sahipsiz olmadığını söyleyen kaynağımız, devletin Anayasa Mahkemesi ile operasyonun önüne geçtiğini ifade ediyor.

''Devlet, Gül'ün etrafının çevrildiğini ve Erdoğan'ın Köşk konusunda tek adam olarak kalmasının istendiğini görerek önemli bir hamle yaptı. AKP'nin çıkarmış olduğu bu yasaya mahkeme öyle bir karar verdi ki bütün planlar alt üst oldu.

Anayasa Mahkemesi kararı tümden yok saysaydı olmazdı. Tamamını kabul etseydi, Gül saf dışı bırakılmış olacak ve karizmasının çizilmesinin yanı sıra Türkiye'deki siyasi hayatının da biteceği kesinleşecekti.

Alınan kararla 7 yıl onaylandı ve ikinci kez aday olma imkânı verildi. Yani Erdoğan'ın elindeki bu koz alındı. ''

KURTULMUŞ HAMLESİ

Has Parti ile Ak Parti'nin birleşmesini de genel olarak değerlendirmek gerektiğini ifade eden stratejist, önemli bir noktaya daha dikkat çekiyor;

''Burada Anayasa Mahkemesi'nin Gül kararına en çok kimlerin tepki gösterdiğine de bakmak gerekiyor. Erdoğan'a en yakın ve taslağın hazırlığında etkin olan AKP'li isimlerin mahkemenin Gül kararına çok sert tepki gösterdiler.''

Çünkü devlet içinde önemli bir paylaşım var. AKP'nin önümüzdeki 8 yıl yine iktidar olacağına kesin gözüyle bakılıyor. Erdoğan sonrası taşlar oynayacak. Kim gelirse gelsin, parti içinde Erdoğan kadar etkin olmayacak. Bürokrasi ve parti içinde gücünüz kadar da tesiriniz olacaktır.

Tüm dengeler birlikte değerlendirildiğinde, parti içindeki etkisizleştirilen Gül ekibinin yok edilmesi ve Köşk'ten sonra da açık saha bırakılmayarak tamamen diskalifiye edilmesi gerekiyor.

Kurtulmuş'un partiye davet edilmesi ise bu çerçevede ele alınmalı. Dikkatle izlendiğinde Kurtulmuş Başbakan, Erdoğan'da Köşke aday olacak deniyor. AKP çevreleri tarafından sürekli bu algı pompalanıyor.

GÜL SÜREÇ DIŞINDA

Erdoğan'ın kendine göre dizayn yaptığını söylenebilir ama Erdoğan tek oyuncu değil. İşin içinde dış etkenler de var. ABD'nin yok sayıldığı bir projeden şu aşamada bahsetmek mümkün değil.

Yalnız Kurtulmuş'un Başbakan, Erdoğan'ın Cumhurbaşkanı olduğu bir siyasette Gül'ün proje de yer almadığı açık ve nettir. BM sekreterliği veya NATO'nun başına getirilmesi meselesi uzun soluklu ve devlet projesi olması gerekiyor.

7 yıldır Köşkte oturan bir ismin partiden uzaklaştığı açıktır. AKP dış politika dışında hiçbir konuda Gül'le istişare ederek karar almadı. Şike, ÖYM en başta gelen konular. Gül'ün şike yasasını geri göndermesine Erdoğan'ın içeride büyük tepki gösterdiği biliniyor.

Nitekim Erdoğan yasayı noktasına dokunmadan aynen göndererek köşke meydan okudu. Bunun tabii ki ileriye dönük farklı yansımaları olacaktır.

KURTULMUŞ'UN ALACAĞI GÖREV

Başbakan Erdoğan'a Kurtulmuş'u partiye davet etmeye yönlendiren bir grup bulunuyor. Onu partide istiyorlarsa, onun üzerinden bir planlarının olacağı da açıktır. Yoksa kimse durduk yere Gül'ü yok sayarak bir Başbakan adayını partiye davet etmez. Bu hamle ile AKP'deki kırılmaların olacağı da hesaplanmış olmalı.

Cumhurbaşlanlığı seçiminin yapılacağı 2014'e iki yıl süre var. Suriye, PKK ve darbe davaları planlanan birçok projenin de değişmesine sebep olacaktır. HAS Parti olayında olduğu gibi.

Eğer Kurtulmuş partiye kesin olarak katılırsa, taşların oynayacağı kaçınılmaz bir gerçek. "Yeni Türkiye'yi kuruyoruz" diyen Erdoğan, kendi yerine Kurtulmuş'u getirmeyi düşünüyorsa burada koltuğa oturacak ismin projelerine bakmak gerekiyor.

KURTULMUŞ'UN BAŞBAKAN OLMA OLASILIĞI

Suriye üzerinden kurulmaya çalışılan yenidünya düzene bakmak gerekiyor. Çünkü yeni Türkiye'de ona göre planlanacak. Ve isimler de ona göre belirlenecek.

Erdoğan'ın köşke çıkması önümüzde duran önemli konuların sonucuna göre değişiklik gösterecektir. Ve Gül'ü 2007'de koltuğa oturtan iradenin kararı burada önem taşıyor. Bu doğrultuda Erdoğan'ın planları istediği gibi gitmeyebilir. Köşk konusunda Erdoğan beklenenin aksine zorlanabilir.

CUMHURBAŞKANI GÜL NE YAPAR

Tasfiye hareketini 2 yıl önce fark eden Cumhurbaşkanı Gül'ün önünde 2 seçenek var;

1. Seçenek: Siyaseti bırakıp akil adamlığa soyunması:

Bu senaryoda Abdullah Gül siyaseti bırakıp NATO veya Birleşmiş Milletler bünyesinde bir görev üstlenebilir veya tamamen sivil toplum yararına çalışan bir kişilik olarak akıl danışılan bilge sıfatıyla karşımıza çıkabilir.

2. Seçenek: AKP'nin Bölünmesi:

Bu senaryoda, ÖYM düzenlemesi, Şike davası, Kronik hale gelmiş sorunların çözülmemesi, Sivilleşmenin yasal olarak güvence altına alınmamış olması gibi AKP tabanında büyük rahatsızlık yaratan konuları dikkate alarak partinin Abdullah Gül liderliğinde bölünerek yeni bir oluşuma gidilmesi. Böyle bir oluşumun AKP tabanında büyük kayma yaparak eski AKP'yi tasfiye edeceği ve yeni AKP'nin iktidar olabileceği değerlendiriliyor. (Haberler.com)