Türk dış politikasının her şeyden önce "milli" olması gerektiğini ifade eden Vural, uluslararası sorunların milli menfaatler doğrultusunda çözülebilmesinin önemli olduğunu belirtti. Ülkenin dış politikasının Ankara'da hazırlanmadığını ve milletin bu politikalardan haberdar olmadığını öne süren Vural, "Başka ülkelerin başkentlerinde hazırlanıp servis ediliyor" dedi. "Komşularla sıfır sorun" politikasının iflas ettiğini savunan Vural, şöyle devam etti: "Recep Tayyip Erdoğan, etrafı düşmanlarla çevrili bir Türkiye yaratmayı başardı. 'Stratejik derinlik' dediler. Ülkeyi stratejik karanlığa mahkum ettiler. Nerede, 'Yurtta sulh, cihanda sulh'? İçeride terör örgütü almış başını gidiyor. Dışarıda bunu örtmek için habire birileriyle kavga, gerilim politikaları. Her bir açılım, ülkeyi arkadan vuran hançere dönüştü. Ermenistan ile yapılan protokoller, Kıbrıs açılımları, Rum açılımları..." "Türkiye, artık fermanlarla yönetildiğini" ileri süren Vural, "Bu gidişe rağmen herkes susmuş, basın susturulmuş. Sivil toplum kuruluşları baskı altında. Muhalefet partilerine tuzaklar kuruluyor. Yargı güçlünün elinde sopa olmuş sonra Başbakan çıkmış BM'deki konuşmasında demokrasiden, insan haklarından, özgürlükten bahsediyor" diye konuştu.
 
"Model ortaklık..."
 
Başbakan Erdoğan'ın, ABD ile yapılacak "model ortaklığa" ilişkin sözlerini de eleştiren Vural, "Sana bu rolü kim verdi? BOP'un eş başkanı idin sonra stratejik ortak oldun. Biz oyuncak model uçak değiliz. Sök, tak, boz, yap... Bu ortaklık hangi menfaatleri hizmet ediyor? Bunlar White House'ta hazırlanıyor, biz de planda model uçak oluyoruz. Türkiye model ortak ise birilerinin çıkıp bunu anlatması gerekiyor. Model olmuşlar, AB' bunu istediği gibi kullanıyor" şeklinde konuştu. Vural, Başbakan Erdoğan'ın sözlerinden, "Libya, Tunus ve Mısır ziyaretlerinin" de ABD'nin isteği ile yapıldığının anlaşıldığını iddia ederek, bu ziyaretlerin, "model ortaklığın" bir parçası olduğunu öne sürdü. Vural, "Başbakan diyor ki, 'Ziyaretlerle bana ev ödevi verilmişti, ABD ziyaretinde ise sözlü sınav'. Demek ki İsrail ile olan ilişkiler de bu model ortaklığın bir parçası. Rol biçiyorlar bize" ifadelerini kullandı. Türkiye'nin "model uçak" olarak kullanılamayacağını belirten Vural, "Fransız bir Bakanlar Kurulu... Soruyorlar bu politikaları, Hayati Yazıcı'nın bile haberi yok. Türkiye, yabancıların oluşturduğu bir politikanın güdümüne girmiş görünüyor" dedi. Vural, "Başbakan Erdoğan'ın, 'İsrail söylemi'nin Arap ülkelerinde prim yapmak amaçlı" olduğunu da ileri sürdü.

 Erdoğan'ın, İsrail tarafından Mavi Marmara'ya yapılan saldırının "savaş nedeni sayılabileceğini" ifade ettiğini anımsatan Vural, sözlerini şöyle sürdürdü:
 "Madem öyleydi neden bunu gemi yola çıkmadan önce söylemedin. Bizim dönemimizde aynı sorunu Yunanistan ile yaşadık. Casus Belli'yi hatırlattık. Ne oldu? Yerlerinden kımıldayamadılar. 'Biz sadece İsrail'i titretiriz' dedi. Sen titrettin, adamlar OECD'ye üye oldu. Sen titretiyorsun, BOP'un eşbaşkanı olup menfaatlerine hizmet ediyorsun. O titretiyor adamlar habire Akdeniz'de sondajlıyor. Titrettikçe bu İsrail kendine geliyor. Asıl sen titre, milletine ve Başkentin Ankara'ya dön. Yabancı yerlerde alkış peşinde koşacağına, milli menfaatlerini koru. Böyle titretilmekten İsrail de zevk alıyor."
 
 
Kıbrıs politikaları
 
Hükümetin, Kıbrıs politikalarını da eleştiren Vural, adanın bulunduğu bölgenin petrol ve doğalgaz açısından çok önemli olduğuna dikkati çekti. Dönemin AK Parti Hükümeti'nin Annan Planı çerçevesinde kuzeydeki petrol ve doğalgaz yataklarını Rumlara verilmesini kabul ettiğini ileri süren Vural, Güney Kıbrıs Rum Kesimi'nin Mısır, Lübnan ve İsrail ile imzaladığı "münhasır ekonomik bölge" anlaşmalarıyla önemli avantajlar elde ettiğini söyledi. Bu anlaşmalar çerçevesinde Türkiye'nin kuşatıldığını savunan Vural, "Ama Türkiye bu oyunu bozamadı. 'Her zaman Rumların bir adım ötesinde olacağız' diyen Başbakan Erdoğan, adamlar ne istediyse iki katını veriyor" diye konuştu. Dışişleri Bakanlığının, Rumların İsrail ile imzaladığı münhasır ekonomik bölge anlaşmalarıyla ilgili 21 Aralık 2010'da yaptığı açıklamada, "anlaşmalara konu alanlarda bir hak iddiasının bulunmadığını" belirttiğine dikkati çeken Vural, "Yolun açık olsun. Şimdi çıkmış, 'sondaj yapamazsın' diyor ama hala ilan ettiğimiz bir münhasır ekonomik bölge var mı Akdeniz'de?" dedi.