Ali Budak- HDP'yi baraj altında bırakmak için AKP'nin özel olarak çalıştığını belirten HDP'nin Rizeli olan, İzmir 2'nci bölge milletvekili adayı ve Ekolojiden Sorumlu Eş Genel Başkan Yardımcısı Murat Çepni, adayları Selahattin Demirtaş'ın cezaevinde olmasına rağmen iyi bir kampanya yürüttüklerini ve baraj altında kalmamak için çalışmalarını sürdürdüklerini vurguladı.

 

HDP'nin kurulduğu andan itibaren Türkiye partisi olduğunu savunan Çepni, şöyle devam etti: Türkiye partisi olmayanlar ise bugün iktidarda olanlardır. Bütün Türkiye topraklarına baktığınızda halk için en çok mücadele eden, ezilenlerin haklarını savunan ve Türkiye partisi olduğunu gösteren partinin HDP olduğunu görüyoruz. Türkiye partisi olmayanlar ise bize bu suçlamayı getirenlerdir. Bu coğrafyadaki bütün halkların haklarının savunuculuğunu yapmak istiyoruz. Ancak devlet bizi özellikle kriminalize ediyor. Kürt partisi suçlamasıyla bizi toplumda daraltmaya çalışıyor. Biz Kürt partisi olduğumuzu kabul ediyoruz ancak daha çok Türklerin partisiyiz. Bu savaş siyasetinin en çok mağduru Kürtler olduğu kadar Türklerdir de aynı zamanda. Bunun yanında Alevi, Sünni, doğa, kadın, gençler kısacası toplumda her kesimi temsil ediyoruz. Özellikle son süreçte HDP olarak bütün saldırılara rağmen meclis kurulu ve aday profilimizle bütün Türkiye coğrafyasını temsil ettiğimizi gösterdik. Türkiye'de yaşayan bütün halkların çoğulculuğunu aday listemizle de yansıtıyoruz. Türkiye'deki bütün kesimler, renkler ve sesler HDP'de buluştu. Bu da bütün Türkiye'yi temsil eden parti olduğumuzu gösterir.

'AKP hiçbir zaman mağdur olmadı'

Bu ülkede en çok mağduru oynayanın AKP olduğunu ancak AKP ya da Erdoğan'ın hiçbir zaman mağdur olmadığını ifade eden Çepni, 'Bu mağduriyet projesiydi. Evet, o dönem yani 28 Şubat sürecinde Milli Görüş siyasetine yönelik olarak özel bir siyaset örgütlendi ve ayar verilmeye çalışıldı. Hatta post modern darbe dediğimiz olay yaşandı. Ancak AKP bunun karşısında durmak yerine tam tersine bu süreçte devlete yaklaştı. Yani egemen sisteme yanaşmayı tercih etti. Bu sayede de bugünlere geldi. Dolayısıyla mağdur falan değildir. AKP, egemen siyaset ile uyuşma ve buluşma becerisini gösterdi ve bu becerisiyle de 16 yıldır iktidarda. Dolayısıyla Erdoğan'ın cezaevine girmesi bir mağduriyet değil tam tersine ülkede oynanan tiyatronun bir parçasıdır. Mağduriyet; sözünü söyleyemeyen, sendikal çalışmada bulunamayan ve örgütlenmesini yapamayan insanların devlet karşısında yaşadığıdır. Mağduriyet budur. Gördüğü işkence, baskı, zulüm, cezaevi ve katliamlardır. Bu topraklarda mağdur olanlar bu söylediklerimi yaşayanlardır. Ancak HDP olarak kendimizi asla mağdur olarak görmedik. Bizler, özgürlük ve demokrasi mücadelesi içindeyiz' diye konuştu.  

'Yaşadıklarımız rehin politikasıdır'

7 Haziran sonrasında eş başkanlarının, belediye başkanlarının ve bütün seçilmişlerinin sürdürdükleri demokrasi mücadelesinden dolayı devletin rahatsız olduğunu söyleyen Çepni, sözlerini şöyle sürdürdü: HDP'nin 7 Haziran'da ortaya çıkardığı yeni enerji ve yeni yaşam projesi halklardan karşılık buldukça devlette yeniden o 'tek'çi dediğimiz yapıya büründü. Oyalama taktiği işe yaramayınca da yeniden saldırı ve katliam taktiği devreye sokuldu. Bu duruma karşı koyacak ise HDP dışında bir oluşum yok. Dolayısıyla devlet de bu durum nedeniyle HDP'nin siyasi aktörlerini rehin almıştır. Yaşadıklarımız bir rehin politikasıdır. Tutsaklık değildir. HDP, halkların direniş bahçesidir. Dolayısıyla da yeni yaşamın kurucusu olacaktır. Devlet, sıkıştıkça ve yönetemedikçe de alternatif olan HDP'ye saldırısını arttırıyor.

HDP bu toprakların son umududur

'AKP bu toplumun dokusunu bozmaya çalışıyor' diyen Çepni, 'Yani gemiyi batırmaya çalışıyor. Ancak gemi batarken muhalefet partilerinin de bu tek adam diktatörlüğüne karşı bir araya geleceğini düşünemedi. HDP bu toprakların son umududur. Çünkü bu kamplaştırma ve halkları birbirine karşı düşmanlaştırma siyasetine karşı bir arada yaşamı savunanları örgütleyen HDP'dir. 7 Haziran sonrasındaki saldırılar aslında egemen devlet siyasetinin neden uykularını kaçırdığını ve neden bu kadar çok korkuttuğunu da gösteriyor. Çünkü ilk defa bütün ezilenler HDP'de bir araya geldi. Önceden hep bölük bölük mücadeleler sürerken, HDP ile bu durum değişti. HDP, bütün ezilenleri birleştirdi. Bu birleşme de 7 Haziran'da 13.1 oy oranı ile de kendini gösterdi. Bu oy oranı Türkiye'deki bütün ezilenlerin bir araya geldiğini gösterir. Bu da devleti asıl korkutandır. Bir de bunun üstüne AKP yönetemedikçe ve ekonomik kriz de bu yönetememeyi iyice derinleştirdikçe, inşaat sektörü ve tüketim ekonomisi dışında bir şey kalmayınca yeniden saldırı konseptine dönüldü. Bu saldırı süreci de öyle bir aşamaya geldi ki, artık kendi burjuva siyasetindeki çevreleri dahi tereddüde ve endişeye sevk etmiş oldu. Bu da seçimlerde tek adam diktatörlüğüne karşı diğer kuvvetler biçiminde oluştu.


'AKP, baraj altında kalmamız için yoğun çaba sarf ediyor'

HDP'nin normal koşullarda baraj sıkıntısı olmadığını ancak bu seçimde AKP'nin baraj altında kalmaları için yoğun çaba sarf ettiğini dile getiren Çepni, 'Düşünün devletin bütün maddi ve manevi olanaklarına sahip olan AKP, HDP'nin barajı geçmemesi için plan yapıyor. Bunun için kafa yoruyor ve mücadele yürütüyor. HDP ise bu saldırılar karşısında tek başına mücadele ediyor. Toplum baraj altında kalmamamız için ciddi anlamda destek veriyor. OHAL koşullarında ve anti demokratik ilerleyen bu seçim sürecinde bu haksızlığa karşı bütün siyasi partiler ve bireyler olarak topyekün bir mücadeleyi henüz yürütebilmiş değiliz. Dolayısıyla da HDP'nin baraj altında kalma riski var. Biz bu süreci bıçak sırtı diye yorumluyoruz. Çünkü her şeyden önce Doğu ve Güneydoğu'da YSK'nın aldığı sandık taşıma ve birleştirme kararı sonrası oylarımızın çalınma riski de çok arttı. O nedenle de oylarımız çalınsa dahi baraj altında kalmayacağımız kadar oy almaya çalışıyoruz. Bu nedenle baraj korkusu yaşıyoruz. Yoksa toplumda gördüğümüz ilgi ve alakayla baraj sorunumuzun olmadığının farkındayız' ifadelerini kullandı.

Rize doğumlu, Samsun'da yaşıyor

İzmir 2'nci bölge milletvekili adayı ve Ekolojiden Sorumlu Eş Genel Başkan Yardımcısı Murat Çepni, 1974 Rize doğumlu. Çepni kendisini şöyle tanımlıyor: Lise yıllarından itibaren siyasetle ilgilenmiş, esas olarak bu hattan kendisini hayatta tanımlamış biriyim. Üniversite yıllarında siyasetle yoğun ilgilendim fakat üniversiteyi bitiremedim. Daha sonrasında tutuklandım. Uzun yıllar cezaevinde kaldım. Cezaevinden çıktıktan sonra siyasetle bir şekilde ilişki kurdum. HDP'nin kurulması ile birlikte aktif olarak HDP çalışmalarında yer aldım. Ezilenlerin Sosyalist Partisi'nde görev aldım. Samsun'da yaşıyorum. Ailem Samsun'da evliyim 2 çocuğum var.

Bugün Demirtaş için Gündoğdu'da miting var

HDP, 24 Haziran seçimleri öncesi son mitingini bugün İzmir'de yapacak. Partinin Edirne'de tutuklu cumhurbaşkanı adayı Selahattin Demirtaş için Gündoğdu Meydanı'nda düzenlenecek mitinge, HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan ile HDP Ankara Milletvekili Sırrı Süreyya Önder katılacak. Saat 13.00'te başlayıp, 17.30'da bitirilmesi planlanan mitingle ilgili bilgi veren HDP İzmir İl Eş Başkanı Semra Uzunok, "Miting alanını Selahattin Demirtaş üzerine başvuru yaparak aldık. Demirtaş'ın mitingi bu miting. Kendisinin bu mitinge getirilmesi konusunda Adalet Bakanlığı'na başvuru yaptık ama başvurumuz reddedildi. Dünyada ve Türkiye'de ilk kez cezaevinde tutsak edilen bir cumhurbaşkanı adayı miting yapıyor. Bu, Türkiye demokrasisi açısından oldukça anlamlı. Umarız, 24 Haziran'dan sonra ülkede demokrasi ve barış mücadelesini kazanırız" diye konuştu. Türkiye ve İzmir'de bütün demokrasi güçlerini, yapılacak olan son miting için desteğe ve sesimizi birleştirmeye çağırıyoruz. Destekten öte, HDP'nin önemini bir kez daha alandan vurgulamak istiyoruz."