Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Şimdi ana muhalefet partisinin başındaki zat benimle ilgili dün Kayseri'de bir ifade kullanmış. 'Nerede neyi konuşacağını bilmiyor Cumhurbaşkanı' diyor. 'Evren gibi Kuran'ın istismarını yapıyor' diyor. Sayın Kılıçdaroğlu, ben Kuran'la büyüdüm, Kuran'la yaşıyorum. Onu sen kendine söyle. Kendi şahsında Kuran'ın yerinin ne olduğu malum" dedi. HDP'ye de yüklenen Erdoğan, "Malum terörün beslediği siyasi parti ne diyor? 'Diyanet İşleri'ni kapatacağız' diyor. Ya bunlar maalesef cami duvarında pislemeye başladılar" diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, eşi Emine Erdoğan'ın memleketi Siirt'te Atatürk Bulvarı üzerinde düzenlenen toplu açılış törenine katıldı. Eşi ile birlikte halkı selamlayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Siirt'in her zaman kendilerine kalbini ve gönlünü açtığını belirterek, "Bizim hiçbir zaman yalnız bırakmayan Siirt'e şükranlarımı sunuyorum. Ahde vefanız için, eniştenize sahip çıktığınız için, sevginiz için her birinize teşekkür ediyorum. Bir dönem milletvekilliğini de yaptığım Siirt'e her gelişimde sadece hasret gidermekle kalmadık aynı zamanda şehrimize kazandırdığımız eserlerin de açılışını yaptık. Bugün de yine böyle bir açılış nedeniyle bir aradayız. Bugün burada Siirt'imize kazandırılan 162 trilyon (milyon) yatırım bedeli olan 40 eser ve hizmetin resmi açılışını yapıyoruz. Toplam 3 trilyon yatırım bedeli olan bu eğitim kurumlarının bir kısmı ayrıca hayırseverlerimizin destekleriyle inşa edildi, hepsini kutluyorum. Tüm bu yatırımların Siirt'imize ve ülkemize hayırlı olmasını diliyorum" dedi.

O ŞİİRİ BİR DAHA OKUDU

Erdoğan, siyasi hayatında Siirt'in ayrı bir yeri ve anlamı olduğunu belirterek, alanı dolduranlardan müsaade isteyerek ceketini çıkardı. Erdoğan, konuşmasına şöyle devam etti:

"Siirt benim siyasi hayatımda iki defa dönüm noktası oldu. Birincisi 17 Aralık 1997 tarihinde bu meydanda burada okuduğum Milli Eğitim Bakanlığı'nın talim terbiye kurulunun onayıyla geçmiş bütün kitaplarında yer alan Ziya Gökalp'e ait bir şiirle başlayan ve cezaevinde sonuçlanan bir süreçtir. O şiiri hatırlıyor musunuz? Bu şiiri bir daha okuyabilir miyiz? Türkiye'nin nereden nereye geldiğini bu vesileyle bir kez daha hatırlayalım, özgürlük neymiş hatırlayalım. 'Minareler süngü, kubbeler miğfer, Camiler kışlamız, müminler asker, bir şey beni sindiremez, gökler yerler açılsa, üzerimize tufanlar yanardağlar saçılsa, biz oyuz ki imanıyla övündüğümüz ecdadımız titretici şeylere hiçbir zaman diz çökmemiş. Bu yolda böyle yürüdük. Buralara böyle geldik.' 1912 yılında yazılmış işte bu şiiri Siirt'te okuduğumuz için 1999 yılında Pınarhisar Cezaevi'nin yolunu tuttuk. Aradan aylar geçti, yıllar geçti, devran döndü partimizi kurduk ama 42 bin kişiyle bir kamuoyu araştırması yaptık. 'Bakalım ne diyor millet?' dedik. Millet 'Partiyi kurun' dedi. Nasıl parti kurmamız gerektiğini de söyledi. Kurduk 16 ay sonra da iktidar olduk. 12 yıl iktidarda kaldık mı? Kaldık. Ondan sonra da tekrar bir kamuoyu araştırması, bu defa 'Cumhurbaşkanlığı' dedi millet. 10 Ağustos'ta tekrar huzurunuza geldik ve yüzde 52 ile bu defa bizi Cumhurbaşkanlığı'na gönderdiniz. Birinciyi söyledik. İkincisi neydi. Yine Siirt'te başlayan başka bir yolculuk. Yüzde 85.8 oyla bu kardeşinizi parlamentoya gönderdiniz. Siz ne dediniz biliyor musunuz? 'Egemen güçlerin dediği değil, milletin dediği olur' dediniz. Çünkü egemenlik bu dünyada kayıtsız şartsız milletindir. Bu yolları bize açtınız. Bu bizim için hizmet yoluydu. Bu millete hizmetkar olmaktan daha güzel bir şey olamazdı. İpin ucunu 97 yılında kesmek istediler 600 gün sonra burada yeniden başladılar. Şair ne diyordu; Sakın kader deme, ne yapsalar boş. O kadar. Gönüller böyle birleşince bak neler oluyor. Biz kaderin üstündeki kadere iman ettiğimiz için."

KILIÇDAROĞLU'NA: ŞAHSINDA KURAN'IN YERİNİN NE OLDUĞU MALUM

Cumhurbaşkanı Erdoğan, daha sonra CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'na eleştirilerde bulundu. Kılıçdaroğlu'nun kendisi hakkında Kayseri'de konuştuğunu belirten Erdoğan, şunları söyledi:

"Şimdi ana muhalefet partisinin başındaki zat benimle ilgili dün Kayseri'de bir ifade kullanmış. Cevap vermeye değmez ama Siirt'ten Kayseri'ye, Kayserili kardeşlerim Cumhurbaşkanlarını çok iyi tanırlar. Diyor ki, 'Nerede neyi konuşacağını da bilmiyor Cumhurbaşkanı' diyor. 'Evren gibi Kuran'ın istismarını yapıyor' diyor. Sayın Kılıçdaroğlu, ben Kuran'la büyüdüm, Kuran'la yaşıyorum. Onu sen kendine söyle. Kendi şahsında Kuran'ın yerinin ne olduğu malum. Beyefendi nereden buraya geldi? Hani ben dedim ya 'Diyanet İşleri Başkanlığı, Kürtçe Kuran meali yayınladı' dedim ya. Bundan beyefendi rahatsız olmuş. Bu bir istismar mı? Bu da Kürtçe Kuran meali. Bunu da niye söylüyorum? Malum terörün beslediği siyasi parti ne diyor? Maalesef çok ilginç, 'Diyanet İşleri'ni kapatacağız' diyor. Ya bunlar maalesef cami duvarında pislemeye başladılar. İstismarsa istismarını yapıyorlar. Her türlü yol bunlarda var. Ana muhalefet diyor ki 'İmam Hatipleri kapatacağım.' Dün Kayseri'de diyor ki 'Hayır böyle demedim.' Yahu bütün kayıtlarda mevcut. Şimdi bir Cumhurbaşkanı olarak bana yanlışları düzeltmek düşer. Bir defa o yetkiyi sen nereden alıyorsun? Milletin verdiği yetkiyle bu parlamentodan 12 yıllık zorunlu eğitim geçti. İmam Hatiplerin, meslek liselerin önündeki engeller kaldırıldı. O haksızlıklar giderildi. Siz orta kısmı kapattınız ve İmam Hatiplilerin sayısı 60 bine düşmüştü. Şimdi 1 milyona çıkınca rahatsız oldular. Hani özgürlüklerden yanaydınız, niye rahatsız oluyorsunuz? Anne- baba evladını nereye göndermek istiyorsa bırak karışma."

'KÜRTÇE EZAN DAYATILIYOR'

Erdoğan, 'terör destekli siyasi parti' olarak nitelendirdiği HDP'ye ve devamında yine CHP'ye yüklenerek, şöyle devam etti:

"Şimdi ben buradan inançlı Kürt kardeşlerime sesleniyorum, İnançlı, inançsız tüm Kürt kardeşlerime sesleniyorum; 7 Haziran'da bu oyunu bozun. Niye? Çıkmış ne diyor. Bakın çok enteresan. 'Taksim bizim Kabe'mizdir' diyor. Sevgili kardeşlerim bizim Kabe'miz bellidir. Bir zamanlar bu CHP ne diyordu? 'Kabe Arap'ın olsun bize Çankaya yeter' diyordu. Şimdi bunlar da aynı şekilde yine 'Kabe Arap'ın olsun, bize Taksim yeter' diyor. Bunlara 7 Haziran'da bir ders gerekmiyor mu? Fakat bizim dersimiz sandıkta. Şimdi diyorlar 'Cumhurbaşkanı taraf.' Evet tarafım ama ben milletin tarafındayım. Millet neredeyse ordayım. Ve her partiye de eşit mesafedeyim. Ama gönlümde bir parti var o ayrı konu. Bu meydanda bakın herhangi bir partinin pankartı yok. Bu meydanda sadece Türk bayrağı dalgalanıyor. Her gittiğimiz yerde ne diyorum; Tek millet, tek bayrak, tek vatan, tek devlet. Siirt hep beraber söyleyelim. Bayrakları da kaldıralım, Türkiye duysun. Şu anda canlı yayında Türkiye duyuyor. İşte bu bizi güçlü kılacaktır. Onun için milletin inancına, dinine eğitimine hatta kılığına kıyafetine tüm değerlerine düşman bir anlayış bu millete yıllarca kan kusturdu. Daha sonra aynı zihniyeti takip edenler 27 Mayıs'ta, 12 Eylül'de, 28 Şubat'ta, 27 Nisan'da hep aynı yolda yürüdüler. Ama milletimiz bu zihniyete dur dedi. Şimdi yeniden tek parti zihniyeti türedi. Bir tanesi zaten devam ediyor. Bir de her şeyiyle onu taklit eden terör destekli malum parti var. 70 yıl önce bu millete ne dayatılıyordu? Türkçe ezan dayatılıyordu. Şimdi Kürtçe ezan dayatılıyor. 70 yıl önce bu millete ne dayatılıyordu? Türkçe ibadet dayatılıyordu, şimdi Kürtçe ibadet dayatılıyor. 70 yıl önce ne dayatılıyor veya ne deniyordu 'Kabe Arap'ın olsun bize Çankaya yeter' deniyordu. Zihniyet aynı. Bunlar aynı faşist kafanın farklı tezahürleri. İnan aralarında zerre kadar fark yok. Tek parti CHP'si bu milleti inancından, tarihinden kopartıp kendi ideolojik yönünde yeni bir toplum inşa etmek istiyordu. Onun taklitçisi parti de benim Kürt kardeşlerimizi inancından tarihinden medeniyetinden kopartıyor."

'ÖRGÜTLER VARLIK GÖSTEREMİYORSA EN PAY DİYANET İŞLERİ BAŞKANLIĞIMIZIN'

Bölgede birçok imam, din görevlisinin bölücü terör mensupları tarafından saldırıya uğradığını, hattı bazılarının katledildiğini söyleyen Erdoğan, şunları söyledi:

"Örgüt mensupları Kuran kurslarına saldırdı, okulları pansiyonları yaktılar. Bunların yandaşları İstanbul'da sırf sakalından dolayı insanlara saldırdı. İşyerlerini araçlarını taşladı. Onların inançlara saygı sözü sadece kendi ideolojilerine saygı gösterilmesini ifade eder. Kendilerinin kimsenin inancına saygı denen bir şey yoktur. Geçenlerde bir muhtarımızı öldürdüler. Buyrun şu anda her şey tespit edilmiş vaziyette. Yardım yataklık yapanlar belli, iş takip ediliyor. Hani sen Kürt'tün niye bir Kürt muhtar kardeşimizi vuruyorsun, öldürüyorsun. Hep birlikte bir olacağız, diri olacağız, kardeş olacağız ve hep birlikte Türkiye olacağız. Bizim için Türküyle, Kürtüyle, Arap'ıyla, Romanı'yla, Boşnağı ile bir ayrımcılık söz konusu değil. Bizim için önemli olan yaradılanı Yaradan'dan ötürü sevmek. Bakınız Diyanet İşleri Başkanlığı'ndan rahatsızlıkları ortada. Bu Diyanet İşleri Başkanlığı son 12 yıldır çok etkin çalışmalar içinde. Bu ülkede 2002 yılında Kürtçe vaaz veremezdin. Hutbe okuyamazsın ama şimdi Kürtçe vaazda verilebilir hutbede okunabiliyor. Bakınız nereden nereye geldik. Bu atılan adımlar özgürlük adına atıldı. İşte Kürtçe Kuran meali, Kürtçe hatip kitabı, Kürtçe mevlit kitabı, Kürtçe elif ba bunlar atılan o güçlü adımlar. Bunları hayal bile etmek mümkün değildi. Bütün bunlarla beraber. Şu mübarek günlerde TRT Kurdi kanalından mevcut durumda Kürtçe mevlit okunabiliyor. Artık Diyanet İşleri Başkanlığımız cami cemaatini kontrol altında tutmak için değil onlara hizmet için çalışıyor. Bunu da en iyi tarihleri boyunca İslam'a sadakatle sarılmış olan bölgedeki kardeşlerim bilir. Siz Selahaddini Eyyübi'nin torunlarısınız. Onunla birleştirici ruhu neyse sizde de o var. Bakın şu karşıda bir pankart var 3 dilli kardeşlik. Ne demek bu Türk'üyle, Kürt'üyle, Arap'ıyla Siirt birdir, beraberdir. Ve bu il İslami ilimlerin yaşatılması ve geliştirilmesi noktasında gerçekten çok büyük hassasiyet sahibidir. Kürt ve Arap müderrislerimiz, kanaat önderlerimiz, alimlerimiz var. Bunlar yıllarca bu faaliyetleri bütün gayretleriyle sürdürdüler. Bu melelerden bin tanesine Diyanet İşleri Başkanlığımız kadro vererek kendi bünyesine kattı. Bunun yanında bölgede görev yapan din görevlilerimizin sorunu eğitimlerini için önemli adımlar atıldı. Yıllarca Meleler din görevlilerine mesafeli durulmaktaydı. Diyanet İşleri Başkanlığımız medrese geleneğinden gelip akademisyenliğe yükselmiş bir arkadaşımızdır."

Erdoğan, "Şimdi ise bölge halkı bir başka sıkıntıyla karşı karşıya. Bir hassa taşradaki ilim irfan yuvalara bölücü terörün baskısı nedeniyle birer birer kapanmaya başladı. Bu kurumları yok etme projesi maalesef bölücü örgütle adım adım hayata geçirenler var. Türkiye'de Boko Haram gibi DEAŞ gibi örgütler varlık gösteremiyorsa, bunda en büyük pay Diyanet İşleri Başkanlığımızındır. Mezhep çatışmaları tutmuyorsa bunda Diyanet İşleri Başkanlığımızın rolü var" diye konuştu.

EŞİNİN ADINI TAŞIYAN YURDUN AÇILIŞINI YAPTI

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Siirt'e yaptıkları yatırımları anlattı. Erdoğan'ın Siirt'te hizmete açtığı 162 milyon lira tutarındaki 40 yatırım arasında Türkiye Gençlik ve Eğitime Hizmet Vakfı (TÜRGEV) tarafından yaptırılan eşi Emine Erdoğan'ın adını taşıyan 600 kişilik kız öğrenci yurdunda açılışını yaptı. Miting nedeniyle alana 'Rahat uyu Tenzile Ana yiğidin bize emanet', 'Üç dilli kardeş şehir Siirt'te yapılan yatırımlar devam ediyor', 'Siirt sana inanıyor', 'Sayın Cumhurbaşkanımız Evliyalar diyarı Siirt'e hoş geldiniz' pankartları asıldı.

Erdoğan'ın mitingine oğlu Bilal Erdoğan'ın yanı sıra Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı, Avrupa Birliği eski Bakanı Egemen Bağış, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker, Maliye Bakanı Mehmet Şimşek de katıldı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın miting yaptığı Atatürk Bulvarı üzerindeki bir iş hanındaki Türkiye Kürdistan Demokrat Partisi'nin tabelası önündeki Türk bayrakları dikkat çekti. Erdoğan, mitingden sonra Türkçe, Kürtçe, Arapça, yazılı Siirt Belediye binasının önünden geçerken, halkı tekrar selamladı.

SIKI GÜVENLİK ÖNLEMLERİ

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, katıldığı toplu açılış töreni nedeniyle polis ve jandarma ekipleri tarafından geniş güvenlik önlemleri alındı. Cumhurbaşkanı Erdoğan için havaalanı ile kent merkezi arasındaki 10 kilometrelik alanda Jandarma Özel Harekat timleri panzerler eşliğinde sabahın erken saatlerinden itibaren nöbet tuttu. Kent merkezinde ise yüzlerce özel harekat polisi miting alanı ve çevresindeki binalara yerleşerek çevreyi gözetledi. Miting alanında dedektör köpeklerle ise sabahın erken saatlerinde bomba araması yapıldı.