Deneyimli politikacı Koray Aydın Sözcü'ye şu çarpıcı açıklamalarda bulundu.

Aydın şunları söyledi. “AKP, 16 yıllık iktidarı boyunca ilk defa üç golü üst üste yiyerek seçim dönemini başlatmış oldu. İlk golü İYİ Parti'yi seçimlere sokmama stratejisi üzerine dayadı. Seçim kampanyasının başlangıcında ilk golü yedi. Hesapları İYİ Parti'yi saf dışı ederek sol bir partiyle başa baş kalıp, sağ seçmeni konsolide etmek üzere kurulu bir seçim stratejisi oluşturmuşlardı. Seçim tarihini de bu plana uygun en erken olarak belirlediler. Bu dönemde, İYİ Parti kurultayını yapmış, teşkilatla ilgili barajları halletmiş, seçime hazır bir partiydi. Ama Yüksek Seçim Kurulu'nda (YSK) İYİ Parti'yi seçimlere sokmamak üzere karar çıkacağı anlaşıldığından ve tarafımızca tespit edildiğinden Türk demokrasi tarihinde devrim niteliğinde demokrasi hamlesi yapıldı.

CHP Genel Başkanı Sayın Kılıçdaroğlu, ülkesinin menfaatlerini önde tutan, demokrasiye gerçekten inanmış bir tavır ortaya koyup İYİ Parti'ye 15 vekiliyle grup kurma imkanı verdi. Demokrasi tarihimize altın harflerle geçecek bir uygulama olmuştur. Şahsına ve arkadaşlarına milletimiz adına teşekkürlerimizi, şükranlarımızı sunuyoruz.

İKTİDARA, BALYOZ GİBİ İNDİ

Partimizin seçime girip girmeyeceğiyle ilgili YSK'nın kararından yarım saat önce atılan bu adım, iktidarın kafasına balyoz gibi indi. Sersemlediler, ezberleri bozuldu, 16 yıldan beri ilk defa seçime grogi olarak 1-0 yenik başladılar. AKP, ikinci golü, ‘Millet İttifakı'nın kurulmasıyla yedi. Tek kale maç yapmaya alışık olanlar önceden kurdukları ‘Cumhur İttifakı'yla her şeylerini hazırladılar. Muhalefetin bir araya gelemeyeceği düşüncesiyle bu adımı attılar. Millet ittifakıyla partilerin kendi menfaatlerini değil, ülke menfaatini düşünerek birliktelik sağlaması, büyük bir feraset ve fedakarlık örneği oldu. Kurulan ‘Millet İttifakı'yla, AKP, TBMM'de çoğunluk olma şansını kaybetti. Bu hamle zaten grogi durumda olan AKP iktidarına, indirilen bu darbe adeta nakavt etti.

SU ÜSTÜNE YAZI YAZDI

Bu haldeki iktidara, üçüncü golü de ‘Milletim isterse, tamam derim' diyen cumhurbaşkanına ‘tamam' diyerek sosyal medya organizasyonuyla 2 milyonu aşkın insan, paylaşımlarıyla hem dünya hem Türkiye rekorunu kırdı. İktidar sözcüleri, büyük bir şaşkınlık yaşadı. Ertesi gün hem hükümet sözcüsü hem saray sözcüsü buna cevap vererek muhalefetin peşine takılmak zorunda kaldı. Anlaşılmıştır ki, iktidar yorgundur, şaşkındır, kaybetme psikolojisi yaşamaktadır. Bunu kuvvetlendiren bir olay da Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın, ‘Cumhurbaşkanı manifestosu' adı altında yaptığı toplantıda söyledikleridir. 16 yıllık beceriksizliğinin tescil edildiği bir toplantı oldu. Değil bir vizyon ortaya koymak, beceremediği konularda, yaptığı vaatlerle toplum karşısında nazarı dikkate alınmayan bir açıklama yaptı. Adeta su üstüne yazı yazdı. Her seçim döneminin belirleyici ana unsurları vardır. Seçimleri bunlar şekillendirir. Bu dönemin ana belirleyici unsurları ekonomi, demokrasi ve adalettir. Ekonomi yerle bir edilmiş, demokrasi rafa kaldırılmış, adalet ise milletimizin vicdanında yok olmuş. Bu üç ana kavramı yok eden iktidar bu konuda söyledikleriyle adeta milletimizle alay ediyor. Çünkü, verilen sözlerin tutulmadığı, sürekli yalan konuşmanın bir kural haline getirildiği bir yönetim anlayışı, iktidarın temel politikası. 16 Nisan 2016 referandumunda yapılacak değişiklikle, Türkiye'nin uçacağını söyleyenler, ülkeyi bir felakete uçuruyor. Sözler havada asılı kaldı, taze yalanlar hâlâ milletimizin hafızasındadır. Siyasetçi sözünün eri olmalı.

 

ADİL ÖKSÜZ'Ü GETİRİP...

Son zamanların modası Olağanüstü Hal (OHAL) şartlarında seçime giden adeta bir üçüncü dünya ülkesiyiz. Vay halimize vay. Şimdi iktidar sahipleri zavallı gençleri içeriye alıp güya FETÖ'cülükten  soruşturma yapıyor süsü vererek, yandaş medyalarında propaganda yapıyorlar. Delil yok. Hiçbir şey yok. Yazık oluyor o masum gençlere. Şimdi de yazılıp, çizilip konuşuluyor: FETÖ imamlarından Adil Öksüz, biliyorsunuz. Devlet tarafından yakalandı. Sonra meçhul bir şekilde serbest bırakıldı. Şimdi bunun ‘Devletin adamı' olduğu söyleniyor ve seçime 15 gün kala güya iktidar tarafından yeni yakalanıp getiriliyormuş gibi seçim malzemesi olarak kullanılacağı iddia ediliyor. Bu kişinin, itirafçı olarak hem İYİ Parti'yi hem CHP içindeki bazı isimleri FETÖ'cü olarak suçlayıp bunu bir seçim kozu olarak kullanabilecekleri her yerde konuşuluyor. ‘Abidik gubidik' işlerde bu iktidar çok uzman. Bunları okudukça, ne kadar aciz duruma düştüklerini görüyoruz. FETÖ'cü aramak için çok zahmete katlanmamalarını kendilerine öneriyorum. Bunun bir kolayı var. Genel Başkanımız söyledi: Bir ayna alacaklar, aynaya bakacaklar. Sağında, solunda, damatlarını, gelinlerini, eniştelerini görecekler. O yüzden de hiçbir şey yapamayacaklar. Çünkü AKP, parti olarak FETÖ'nün kalkıştığı 15 Temmuz darbe girişiminin işbirlikçisi ve suç ortağıdır. Seçimden sonra esas hesabı verecek onlardır. 15 Temmuz'da kaybettiğimiz 250 şehidimizin vebali onların omuzundadır."