Olağan kurultayın ardından oluşan CHP’nin yeni Parti Meclisi(PM) Genel Başkan Kılıçdaroğlu, başkanlığında ilk kez toplandı. Toplantı öncesi bir açıklama yapan Kılıçdaroğlu, özellikle hükümetin dış politikasına eleştiriler yöneltti. Türkiye’nin iyi yönetilmediğini savunan Kılıçdaroğlu, gelinen noktada Türkiye’nin zor bir süreçten geçtiğini dile getirdi.

Hükümetin Suriye politikasına tepki gösteren Kılıçdaroğlu, hükümetin Suriye politikasında tutarsız olduğunu şu sözlerle savundu: "Belleklerde unutabiliriz ama bir iki noktaya kısaca değinmek istiyorum. 16 Haziran 2005 tarihinde gazetelerde şöyle bir haber var. Sayın Erdoğan’ın bir konuşması, dönemin ABD Başkanı Bush’a şunları söylüyor; 'Beşar Esad, Türkiye’de liderlik yapabilme kapasitesine sahip en iyi isim. Ancak Suriye’de sorun adam da değil, sistemde. Türkiye, Esad’a yardımcı olup, sistemi değiştirmek hem bölge için hem de dünya için çok doğru bir yol. Suriye’yi karıştırarak çözemezsiniz. Suriye’yi Esad’a yardımcı olarak, demokrasiye ve barışa götürerek çözebilirsiniz. Başka her türlü yol bölgede sıkıntıyı ve tansiyonu artırır.' Bu sözlere sadece biz değil bütün yurttaşların imza atacağını düşünüyorum. Bir yıl sonra bir değişiklik oluyor ve 6 Temmuz’da dönemin ABD Dışişleri Bakanı Rice, şu açıklamayı yapıyor; 'Başbakan Erdoğan’ın başdanışmanı Ahmet Davutoğlu’nu Şam’a İsrail ve ABD’nin isteği üzerine gönderdiği için teşekkür ettik."

Dış politikanın iç politika gibi olmadığını anlatan Kılıçdaroğlu, ana muhalefet olarak iktidara uyarılarda bulunmak zorunda olduklarını söyledi. Kılıçdaroğlu, "Dış politika ulusal çıkarları üzerine oturtulur. Dış politikada duygusallık, bağnazlık ve inatla politika yapmak yoktur. Dış politikada başka bir ülkenin taşeronluğunu yapmak yoktur. Onun için dış politika milli olmak zorundadır, partiler üstü olmak zorundadır." diye konuştu.

"BU ÇAPSIZ KADRONUN BIRAK DERİN, ASGARİ BİR STRATEJİSİNİN OLMADIĞINI GÖRDÜK"

Kılıçdaroğlu, Türkiye’nin riyakar bir kadro tarafından stratejik derinlik masalları ile uyutulduğunu savundu. "Bu çapsız kadronun bırakın derin, asgari ve sığ bir stratejiye bile sahip olmadıklarını gördük." dedi.

Suriye’de etnik ve mezhepsel bir bölünmenin bütün bölgede yeni yapılanmaların ve kaosların önünü açacağını defalarca söylediklerini ifade eden Kılıçdaroğlu, sözlerine şöyle devam etti: "Bu sürecin sonunda en çok zarar alacak ülkenin adı da Türkiye olduğunu defalarca dile getirdik. Şu soruyu sormamız lazım; Bugün geldiğimiz nokta da kim karlı çıktı? Türkiye mi karlı çıktı? Bir uçağımız Akdenizin derin sularında, iki pilotumuzu şehit verdik, TIR’larımız yağmalandı, sınırlarımız kapandı. Suriye mi karlı çıktı? Kan gölüne döndü, her gün onlarca kişi yaşamını yitiriyor, adeta bir savaş var. Ciddi bir bölünme tehlikesi ile karşı karşıyayız."

Başbakan Erdoğan ve Davutoğlu’na "Suriye politikanız sonucunda Türkiye’nin parçalanabileceğini ön görmüş müydünüz?" şeklinde bir soru yönelten Kılıçdaroğlu, bütün dünyanın tahmin edebileceği bu ön görüyü görmedikleri için kendilerini stratejik bir körlük içinde olmakla suçladı.

"GELİNEN NOKTADA HÜKÜMET AKLINI BAŞINA ALMAYI DÜŞÜNÜYOR MU?"

Ulusal çıkarları ön gören eleştiriler yönelttiklerini belirten Kılıçdaroğlu, acımasızca eleştirildiklerini dile getirdi. Kılıçdaroğlu, konuşmasını şöyle sürdürdü: "Suriye’ye bir müdahalenin Türkiye’ye sıçrayabileceğini, Türkiye’nin başına bela açabileceğini söyledik. Geldiğimiz noktada AK Parti hükümeti beline kadar değil, boynuna kadar bataklığa saplanmıştır. Ben şunu merak ediyorum, hala bu gelişmeler karşısında hükümet acaba aklını başına almayı düşünüyor mu? Bugün halkta derin bir endişe var, derin bir kaygı var. Eğer bu kaygı dış politakadan kaynaklanıyorsa bunun sorumlusunun soruşturulması gerekiyor."

Türkiye’nin gerçekten büyük bir ülke olduğunu vurgulayan Kılıçdaroğlu, "Taşeron bir ülke olmayı hakketmeyecek kadar büyük bir ülke. Büyük bir tarihi ve deneyimi var Türkiye’nin. Büyük bir entelektüel birikimi var. İnsan zenginliği var. Bütün bunlar stratejik avantajlarını oluşturuyor." dedi.