CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu'nun sözlerinin satır başları şöyle:

Diktatörler insan değildir, çünkü bütün vicdanlarını yitirmişlerdir. Çoluk çocuk yaşlı genç diye bakmazlar. Herkesi ölüme mahkum etmekten özel bir zevk duyarlar.

Bana bir söz verilmişti. Ben kendileriyle görüşürken dedim ki, 249 şehidimiz var doğrudur. Linç edilen üç tane de askerimiz var. Onların da hakkını savunmamız lazım. O asker darbe yapamaz ki, rütbesi bile yok adamın. Çıkarmışlar dışarı ama linç edildi.

Onların da faillerini de mahkemeye çıkarmamız lazım. Söz verdiler bana, haklısın kemal bey, olur mu öyle şey, linç olmaz… Üç askerimiz linç edildi daha dava bile açılmamış. Çok rahat ve kontrolsüz yalan söyleyebilirler, at işkembeden gitsin.

Hava harp okulu öğrencisi Murat Tekin linç edildi. Bir öğrenci niye linç edildi? Faileri niye bulunmaz? Bunun hakkını biz savunacağız. Bu çocuk belki gidip oy da vermedi belki. Ama bunun hakkını da biz arayacağız. Biz adaleti savunuyoruz. Binlerce akademisyenin işine son verildi. Hep darbe dönemlerinde bu olur. 71 - 82 darbesinde oldu, şimdi 20 Temmuz darbesinde de oldu.


AÇLIK GREVİNDEKİ EĞİTİMCİLERE SELAM GÖNDERDİ


5 günlük er Ömer Kaya, 290 gün mapusta yattı. Yine 3 gündür asker, hala hapiste duruyor İsmail Sade. Nuriye Gülmen ve Semih Özakça'nın işlerine son verildi. Öğretmen, çocuklarımızı yetiştiriyorlar. Bir yanlışları varsa söyleyin. Ellerine silah aldılarsa söylesin biz de bilelim. Ellerine bir kağıt almışlar, ‘işimizi istiyoruz’ Açlık grevi yaptılar. Biber gazından tutun, tekme tokata kadar her şeyi yaptılar. ‘En iyisi bunları terörist diye alalım hapse atalım’ Bugün ikisi de cezaevinde yatıyor. İkisine de selam gönderiyoruz.

Sadece darbe dönemlerinin özelliği, gazetecilere de düşmandır bunlar. Nerede bir özgür gazeteci varsa, hükümeti eleştiren varsa hapiste. Kadri Gürsel, Murat Aksoy, Ahmet Şık, Nazlı Ilıcak, Gökmen Ulu, Mediha Olgun niye hapiste? 156 gazeteci niye hapiste? Çünkü Türkiye bir darbe süreci yaşıyor. TBMM Başkanı’na söyledim. Aynen şu cümleleri kurdum, eğer bir ülkede 156 gazeteci hapisteyse siz o ülkede demokrasi olduğunu kimseye anlatamazsınız dedim.
 

'ANAYASA MAHKEMESİ SINIFTA KALDI'


Murat Aksoy ve Atilla Taş, savcı dedi ki bunların tutuksuz yargılanmaları gerekir dedi, güzel. Hakim de aynı kararı verdi. Sizmisiniz bunların tutuksuz yargılanmalarını istiyorsunuz, hem savcıyı hem hakimi açığa aldılar. Kim? Hakimler Savcılar Kurulu. İkisi de açığa alındı. Diyorlar ki adalet var, kimse yargıya talimat veremez diyorlar. Peki kardeşim yargı varsa, hakim varsa, bu karara herkes uymak zorunda değil midir? Ama kim uymuyor? Diktatörler, darbeciler uymazlar.

Anayasa Mahkemesi sınıfta kalmıştır. AYM’nin saygıdeğer üyelerine seslenmek isterim. Neden karar vermiyorsunuz? Eski kararlarınıza neden sahip çıkmıyorsunuz? Eski kararlarınızın arkasında neden dik ve onurlu durmuyorsunuz. Milletvekilleri hapisteyken neden sessiz kalıyorsunuz? Neden şunu söylemiyorsunuz ‘milli iradeyi hapsemezsiniz’ neden diyemiyorsunuz?

Eğer diğer hakimlerin yaptığı gibi siz de çay toplamaya meyilliyseniz söyleyeceğim bir şey yok. Ama yok biz savcıyız, hukuk okuduk, biz adalet dağıtacağız diyorsanız saraya bakmayın.
 

'NE DİYOR 138. MADDE?'


Darbecilerin bir özelliği daha var. Darbeciler yalan söylediklerine inanmazlar, her söylediklerinin doğru olduklarına inanıyorlar. Geçenlerde birisi demiş ki anayasa’nın 138’nci maddesi var… Ne diyor o madde?

“Hiçbir organ, hiçbir makam, hiçbir merci veya kişi yargı yetkisinin kullanılmasında mahkemelere ve hakimlere emir ve talimat veremez. Tavsiye ve telkinde bulunamaz.”

Doğru mu doğru. Ben buna uyuyorum. Bu düzenleme iktidar sahipleri için getirilmiştir. Şimdi ben burada açık ve net çağrı yapıyorum. Bana 138’nci maddeyi hatırlatan beyefendiye çağrı yapıyorum. Senin, hükümetinin, mahkemelere genelge gönderdiğini, talimat verdiğini ispat edersem görevinden onurlu namuslu bir insan gibi istifa edecek misin? Ben şu sözü veriyorum. Ben ispat edemezsem siyaseti bırakacağım. Çünkü ben namuslu ve onurlu bir insanım.