İstanbul’dan özel uçakla Trabzon’a gelen CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Atatürk Alanı’nda toplanan yaklaşık 7 bin kişiye seslendi. Türkiye Cumhuriyeti tarihinde ilk kez bir siyasal partinin yüz yılın projesini açıkladığını vurgulayan Kılıçdaroğlu, “Bizim projemiz, ülke nasıl büyüyecek, işsizlik nasıl azalacak, Türkiye nasıl hem bölgesinin, hem dünyanın en güçlü ülkesi haline gelecek? Bunu anlattık. Bunun en önemli ayaklarından birisi de Karadeniz’de, Trabzon ve Samsun” diye konuştu.

ÇALIŞANIN ALIN TERİNİ PEŞKEŞ ÇEKMEYECEĞİM

CHP iktidarında aç ve açıkta kişi bırakılmayacağını belirten Kemal Kılıçdaroğlu, hiçbir ailenin 'ben yoksulum' demeyeceğini belirterek, "Her emekli huzur içinde bayram yapacak. Asgari ücret 1.500 lira nasıl olurmuş göreceksiniz. Göreceksiniz Türkiye nasıl şaha kalkar. Bunları yapacağım. Sizin için çalışacağım. Bu ülkede herkes kazanacak. Siyasetçi değil vatandaş zenginleşecek. Siyasetçi değil vatandaş köşeyi dönecek. Karadeniz’de fındık borsası kuracağız. Çaykur özelleştirilmeyecek. Nerede kaçak çay bulursak tamamını imha edeceğiz. Kesinlikle bizim çayımız kullanılacak. Birinci ve ikinci sürgünde 400’er, üçüncü sürgünde 350 kilo alım garantisi vereceğiz. O insanlar alın teri döküyorlar. Bu ülkede çalışanın alın terini birilerine peşkeş çekmeyeceğim. Akyazı’da güzel bir stadyum yapılıyor. Yapanlardan Allah razı olsun. Hiç itirazımız yoktur. Doğruya doğru, eğriye eğri. Ama o alanın yönetimini Trabzonspor’a vereceğiz. Bütün dolgu alanının yönetimini Trabzonspor üstlenecek ve bütün geliri de Trabzonspor’a gidecek. Kimseye muhtaç olmayacak” dedi.

GELİRİ ADALETLİ BÖLÜŞMÜYORUZ

Türkiye’nin dünyadaki 18'inci büyük ekonomi olduğunu da hatırlatan CHP lideri, şunları söyledi:

“Ama kaynağı hakça, adaletli bölüşmüyoruz. 2002’de Türkiye nüfusunun yüzde 1'i, toplam servetin yüzde 39’una sahipti. 2014’te Türkiye nüfusunun yüzde 1'i toplam servetin yüzde 54’üne sahip. Kim zenginleşmiş? Bir avuç insan. Gelir bir avuç insana gitmiş. Kim kaybediyor? Çiftçi, emekli, esnaf, memur kaybediyor, işsizlik artıyor ve Türkiye rayına oturmuyor. Refahı tabana yayacağız. Büyümeden herkes nasibini alacak. Emekliye minnet borcumuz var. Türkiye büyüdüyse, yollar, fabrikalar yapıldıysa, emeklilerin sayesindedir. Onlar yıllar yılı çalıştılar, vergi ödediler, yeri geldi emekli oldular. Ankara’daki beyler bir kanun çıkardılar. Dediler ki; ‘emekliye refahtan pay verilmez.’ Böylece emekli ikinci sınıf yurttaş sayıldı. Bize diyorlar ya, ‘CHP elitlerin, zenginlerin partisidir.’ CHP, Anadolu’nun partisidir. CHP fakir fukaranın, ezilenin, garip gurebanın partisidir. Onurlu insanların partisidir. Ben siyasete atıldığım gün mal varlığımı internet sitesine koydum. Her kuruş benim alın terimin karşılığıdır. İnsan servetinden utanmaz, sıkılmaz. Yeter ki alın terinin karşılığı olsun. Ben isterim ki tüm vatandaşlarım zengin olsun. Herkesin arabası, katı, yatı, uçağı olsun. Kim istemez ki? Ama bizim ülkemizde vatandaş fakirleşir, siyasetçi zenginleşir. O nedenle bu tabloyu tersine çevireceğiz. Halk zenginleşecek, halk. Her kuruşun hesabını verecek siyasetçi. Bunu yapmak için yola çıktım. En büyük güvencem sizsiniz. 8 milyon emekli ayda bin liranın altında aylık alıyor. Madem ki demokrasi var, madem ki bir araya geliyoruz ara sıra, gel çıkalım televizyona. Sen emeklinin halini anlat ben de sana anlatacağım. Çıkıyor mu? Çıkabilir mi? Emeklinin halinden anlamazlar.”

EMEKLİLERE SESLENDİ

Refahı tabana yayacaklarının da altını çizen Kılıçdaroğlu, emekliye Kurban ve Ramazan bayramında birer maaş ikramiye vereceğim dediğinde kıyamet koptuğunu söyledi. "Parayı nereden bulacaksın?" demenin emekliye hakaret olduğunu belirten Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:

"Kaçak sarayına para buluyorsun. Kimse, ‘kaynak nerede?’ diye sormuyor. Bir taraftan ‘Türkiye zengin ülke’ diyorsun, 2 milyon Suriyeli’ye 5.5 milyar dolar para veriyorsun, ama emekliye gelince ‘kaynak yok’ diyorlar. Kaynak var arkadaşım, var kardeşim. Sen o parayı vermek istemiyorsun. Sözüm söz, o parayı bulacağım. Kaçak saraya bağlanan bütün hortumları keseceğim ve parayı da millete vereceğim. Sanıyorlar ki emekli parayı alınca koşup İsviçre’deki bankalarda hesap açacak. Aldığı para ne ki? 11 milyon emeklimiz var. 12 milyona yaklaşıyor. Hiçbir fire istemiyorum. Geçinmek istiyorsan, bayramlarda torunlarından kaçmamak istiyorsan, kurban bayramında helalinden kurban kesmek istiyorsan senden sadece bir şey istiyorum. Senin duanı istiyorum. Bu ülkede emek verdin, çalıştın. Ben senin için çalışıyorum, senden duanı istiyorum. Sandığa giderken de bir fire bile istemiyorum. Niye verelim? Hangi gerekçeyle verelim? O bana para vermiyorsa, vermek istemiyorsa emekli de diyecek ki, ‘sen diyorsun kaynak yok, ben de diyorum ki sana oy yok’. Emekli parayı alınca esnaf kazanacak, sanayici kazanacak, herkes kazanacak. Önerdiğimiz düzene bakın. Herkes kazanıyor. Sözüm söz, sadece ve sadece hortumcular kaybedecek. ‘Asgari ücret 1.500 lira olsun’ dedik. İtiraz ediyorlar. Maliye Bakanı diyor ki, ‘asgari ücretin 1500 lira olması işçiye zulümdür’. Unutmayın bu lafı. Devletin nasıl yönetildiğini anlayın. Ben de kendisine sordum; ‘kardeşim sen ayda 14 bin lira alırken zulüm değil de işçiye 1.500 lira verince mi zulüm oluyor?’ Soru haklı değil mi, vicdani değil mi? Kardeşim sen ayda 14 bin lira para alıyorsun. Altında makam araban var, köşeyi dönmüşsün. Çoluk çocuğunun derdi yok. Dolmuş, taksi parası vermezsin. Hatta mutfak masrafı bile ödemezsin. Kıyameti koparıyorsun. Gitmişler beni TÜSİAD’a şikayet ediyorlar. ‘Kılıçdaroğlu 1.500 dedi, niye itiraz etmiyorsunuz?’ diyor. Seni dinlemiyorlar. Sen işçinin nasıl geçindiğini biliyor musun? Sizde hiç vicdan, hiç anlayış yok mu?"

YAZAR KASALARIN ATILDIĞI DÖNEMDE BİLE BU KADAR İŞSİZ YOKTU

Eski anlayış ve algıların bir kenara bırakılması gerektiğinin de altını çizen Kılıçdaroğlu, şunları söyledi:

“Dünya ve Türkiye değişiyor. İnsanlara bakışımız değişiyor. Sorunlarımız var. Siyasi kavgalardan bıktık. O onu dedi, bu bunu dedi. Gelin yeniden güzel ve huzurlu bir başlangıç yapalım. Milleti, yoksulu düşünen, garibanı düşünen, işsizliği düşünen, ‘herkese işi aşı nasıl bulabiliriz?’ diyen bir siyasi anlayışı iktidar yapalım. ‘Yeter artık’ diyelim. Yıllar yılı bizi kandırdılar.Belki hiçbir hükümete nasip değildir. 13 yıldır iktidardalar. 2002’de doğan çocuk 13 yaşına geldi. 13 yılın sonunda çıkan tablo; 6 milyon 250 bin işsiz. Hani bir ara yazar kasalar atılıyordu ya kriz döneminde. O zaman bile bu kadar işsiz yoktu. 17 milyon yoksul. Aylığı 200 liranın altında. Aylığı bin liranın altında olan 8 milyon emekli. Atama bekleyen 350 bin öğretmen. Bu tablo bizim kaldıracağımız bir tablo değil. Yanlış dış politika sonucu 2 milyon Suriyeli. Yeni bir kanun getirdiler Meclise. Yabancıların çalıştırılması hakkında kanun tasarısı. Yuh çekmeyin sakın. Sizden isteğim sandığa gidin, tepkinizi orada gösterin. ‘Yeter artık, bıktık artık’ deyin. 6 milyon 250 bin işsizimiz var. Meclise yabancıları nasıl çalıştıracaklar diye kanun getiriyorlar. Hani güzel bir atasözümüz var ya, ‘ayranı yok içmeye..’ diye başlayan. Sen bırakmışsın bu işsizleri. Onlar sanıyorlar ki herkesin işi var, her evde tencere kaynıyor, ülkede yoksulluk yok. Onlar unuttular. Ama ben Samsun’da açlıktan ölen Kübra bebeği unutmadım. Konya’da gecekonduda cam kırık diye zatürreeden ölen Ayaz bebeği unutmadım. Onlar bizim çocuklarımız. Onları yaşatmak zorundayız. Onlara hizmet etmeyeceksin de siyasette ne yapacaksın? Onlar hep ceplerini, yakınlarını akrabalarını düşündüler. İhaleyi kime vereceklerini düşündüler. Onlarla bizim aramızda Ağrı dağı kadar fark var. Esnafı, çiftçiyi düşünürüm ben. Ankara’daki beylerin vicdanı ve insanlığı var mı? Böyle bir düzen korunacak düzen mi, değiştirilecek düzen mi? Bu ahlaksız düzeni sözüm söz yıkacağım, insanca hakça bir düzen kuracağım. Bu gayri adil düzeni değiştirmek zorundayız.”

500 BİN VATANDAŞI HAPİSTEN KURTARACAĞIM

Borç batağında olan 5 milyon kişi bulunduğunu vurgulayan Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:

“1 milyon 220 bin kişi mahkemeye verildi. Taahhüdü ihlal suçundan ötürü 550 bin vatandaşımız mahkemede hapse mahkum oldu. 98 bin vatandaşımız hapse girdi ve çıktı. 500 bine yakın vatandaş hapse girmek için sıra bekliyor. Evet Türkiye’yi yarı açık cezaevine çevirdiler. ‘Kredi kartlarında, tüketici kredilerindeki faizlerin en az yüzde 80’ini sileceğim’ diyorum. ‘Nasıl sileceksin, parayı nereden bulacaksın?’ diyorlar. Devleti nasıl yönettiklerini bilmiyorlar. İyi ki 27.5 yılımızı devlete vermişiz, devlet nasıl yönetilir öğretmişiz. Burada devlete hiçbir yük yok. Bankalar 19 milyar liralık alacaklarını, 2 milyar 800 milyona varlık yönetimi şirketine satıyorlar. Onlar da bir avukat ordusu tutup vatandaştan parayı tahsil ediyor. Varlık yönetim şirketine, ‘Bekle kardeşim’ diyeceğiz. ‘Banka siliyor musun?’ Helalleşip, vatandaşı borç batağından kurtaracağız. Bunu yapacağım ve 500 bine yakın vatandaşımı hapisten kurtaracağım. Bunu yapmadığım takdirde niye iktidar istiyorum ki, vatandaşın derdine çözüm bulamadıysam niye iktidar istiyorum ki? Ben sadece 4 yıl yetki istiyorum. Öyle 13 yıl değil. 4 yılda Türkiye’nin kaderini değiştireceğim. Hiçbir çocuk yatağa aç girmeyecek. Hiçbir anne yoksuluz demeyecek. Hiçbir ailenin geliri 720 liranın altında olamayacak. 1 yıl içinde üniversitelerde yurt sorununu çözeceğim. 13 yılda çözmediler 1 yılda çözeceğim. İlk çıkaracağımız kanun, emekliye iki maaş ikramiye verilmesi olacak. Haziran geliyor, Temmuz’da emeklinin banka hesabına bu paranın yatması lazım. 2 numaralı kanun, siyasi ahlak kanunu. Siyaseti kirlilikten arındıracağız. Düzgün, namuslu, vatandaşa hesap verenlerin siyasete girmesini istiyorum. Bunun için sizden 4 yıl için yetki istiyorum. 4. yılın sonunda memnun olmazsan başımın üstüne. Olursan devem edeceğiz zaten. Ülkeyi huzura kavuşturacağım, kavgadan arındıracağım. Yoksulluğu bitireceğim. Huzurlu ve barış içinde yaşanan Türkiye’yi kurmak istiyorum. Caddede, sokakta, fabrikada, tarlada çatık kaşlı insanlar olmaasın. Herkes güler yüzlü olsun, birbirine selam versin, kucaklasın. Kimse aç ve açıkta kalmasın. Bunun için sizden yetki istiyorum.”

POLİSLERE SESLENDİ

Konuşmasının son bölümünde polislerin sorunlarına da değinen Kılıçdaroğlu, “Hangi parti iktidar oluksa olsun polislerden istediğim tek şey, iktidarın polisi değil, halkın polisi olun. Halk için çalışın. Halk sizi baş tacı edecektir. Hiç kimse bundan endişe etmesin” dedi.

Milletvekili adaylarıyla birlikte vatandaşları selamlayan ve sahneden çiçek atan Kılıçdaroğlu, daha sonra Karabük’e gitmek üzere Trabzon Havalimanı’ndan ayrıldı.