CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu Kılıçdaroğlu’nun konuşmasından satır başları şöyle:

Zaman zaman belli olaylara tepki gösteriyoruz. Sonra bir bakıyoruz o olay sıradanlaşmış. Hükümet medya gücüyle öyle bir algı yaratıyor ki sanki 1 yıldır hapiste yatan gazeteciler normal bir yargılama süreciyle hapiste. Milletvekilleri sanki normal bir yargılama süreciyle hapiste.
Toplum bir süre sonra bunları kanıksamaya başlıyor. Önümüzdeki en ciddi tehlike bu. Bizlere düşen nasıl bu olaylar gündeme geldiğinde onurlu duruşumuzla karşı çıkıyorsa karşı çıkışımız sürekli hale getirmemiz gerekiyor.

Bizim dışımızda bunlara karşı çıkan yok. İktidarın bütün gücüyle CHP'nin üzerine yüklenmesinde “acaba CHP’yi nasıl susturabiliriz” gayreti var.

Bakın nasıl bir Türkiye’de yaşıyoruz: Gazeteciler öğrenciler avukatların hapiste olduğu bir Türkiye'de yaşıyoruz. Barış istedi diye kovulan akademisyenlerin olduğu bir Türkiye’de yaşıyoruz. Hapishanelerin tıka basa dolu olduğu bir Türkiye’de yaşıyoruz. Üniversiteleri susturulan bir Türkiye’de yaşıyoruz.

Yargı da işgal altında tıpkı demokrasinin işgal altında olduğu gibi. 21. yy Türkiye’sindeyiz insanlar nefes alamıyor düşüncelerini özgürce ifade edemiyorlar.

Gayrı meşru bir referandumla anayasa değiştirildi. Demokratik hukuk devletinin işlevsiz hale getirilmek istendiğini görüyoruz. Önce parti devletine sonra hanedan devletine dönüştürülmek istediğini görüyoruz.

Tek adam rejiminin tutsağı haline getirilen bir Türkiye’de yaşıyoruz. 15 yıldır yoksulluğu bitiremediler yoksulluğu yönetiyorlar. Toplumu ayrıştırarak bölerek kendi iktidarını güvence altına almak istediği bir Türkiye ile karşı karşıyayız Kendi çocuklarını askere göndermeyip fakir fukaranın çocuklarını askere göndererek şehit edebiyatı yapan bir Türkiye gerçeği ile karşı karşıyayız.

En kritik kararlarda devleti yönetenlerin aldatıldık itiraflarıyla karşı karşıya kaldığımız bir Türkiye gerçeği var. Bu rejimin adı tek adam rejimi bu düzenin adı da haramilerin düzenidir. Her birimize düşen görev: haramilerin saltanatını yıkmadıkça yatağımızda rahat uyuyamayacağız çocuklarımızın yüzüne bakamayacağız. Çünkü biz Kuvayı Milliyeciyiz.

Buna karşı çıkanların saflarına ister milliyetçi ister mukaddesatçı ister Atatürkçü olsun hep beraber demokrasiyi savunmak ortak görevimizdir.
Bu mücadelenin öncülüğünü bizler yapacağız.


"BEN NE OLACAĞIM" DİYENLERİN BU PARTİDE YERİ YOK

Bu mücadele bizim ortak mücadelemizdir. Ama bu davaya önce inanmamız gerekiyor. Her birimizin birer dava insanı olması gerekir. Davaya inanan insanların özelliği “ben yarın ne olacağım” diye düşünememesidir. “Ben ne olacağım. Milletvekili olacak mıyım” diye düşünen insanlar dava insanı olmaz.

Dava insanı olanların mevkisi makamları yoktur. “Ben ne olacağım” diyenlerin bu partide yeri yoktur. Hem CHP’li olacaksın hem de bireysel çıkar peşinde koşacaksın. Senin yerin CHP’nin kapsının dışıdır. Bu ülkeye dava insanları kazandırmak için mücadele ediyoruz. Başarıya ulaşabilirsek o zaman Kuvayı Milliyecilerin hakkını teslim etmiş oluruz.

Kuvayı Milliyeciler mücadele ederken ben ne olacağım diye düşünene var mıydı? Ön seçimi neden kaldıralım? Delege avcılığı ile siyaset yapanların bu ülkeye faydası yoktur. Ülkeye faydanın yolu şudur: ülkenin sorunlarını nasıl çözeceğiz? Getirilen tüzükle ön seçim maddesinde hiçbir değişiklik yapılmadı aynen duruyor. İl örgütlerinin görüşlerinin de alınacağını oraya yazdık.

Ben milletvekili adayı belirleme meraklısı değilim. Beni en çok rahatsız eden durum budur. Adayı en iyi belirleyecek olan örgütün kendisidir.
Aday belirleme meraklısı olsaydım ön seçim şartını getirmezdim.

Hiçbir partinin göstermediği çabayı bizim milletvekillerimiz gösteriyor. Genel başkan olmadan önce iktidar partisi ve yandaşları “CHP Sivas’tan öteye gideme” diyorlardı. Bugün CHP sadece Sivas’tan öteye değil dünyanın her yanına rahatlıkla gidiyor. Kendi topraklarımıza tabi ki gideceğiz.

Çünkü onlar da şu noktaya geldiler: Kürt sorunun çözecek parti CHP’dir. CHP dışında hiç kimse bu sorunu çözemez.

CHP demokrasi ve özgürlük bağlamında bu sorunu çözecektir. 15 yıldır çözemediler şehitler üzerinden edebiyat yapıyorlar.

Bu oyunu da artık Türkiye’nin görmesi lazım Türkiye’ye bu oyunu göstermemiz lazım.


"KAPI  BURADA, ÇIKIP GİDEBİLİRLER"

Bir hayli mesafe kat etmemize rağmen halen parti kültürünü hak ettiği oranda partiye yerleştiremedim. Demokratik yarışma kültürü mutlaka bu partiye gelecektir.

“Ben yoksam parti de yok” anlayışı egemen olan arkadaşlarımız var. Açık ve net şunu söylüyorum. “Ben yoksam parti de yok” diyenler, kapı burada çıkıp gidebilirler. Parti kimsenin babasının malı değildir. Hepimizindir, Türk milletinindir.

Bu parti savaş meydanlarında kurulan bir partidir. “Ben ne olacağım” diye yola çıkanların bu partide yeri yoktur.

1980 sonrası lümpenleşen bir yapı vardı. O yapıyı yok edene kadar mücadele edeceğim. Türkiye’nin bu kadar derdi varken “ben ne olacağım” diyenler partiye ihanet ediyorlar. Kim seçimler öncesi mahalleye sandık koymazsa partide tutmayacağım. Bürolarda oturup delege yazmanın mantığı yoktur. Delegenin çift kişilikli olmaması lazım. Hem ona hem buna imza veriyorum doğru değildir ahlaki değildir.

Parti üyesi parti militandır. Dişe diş mücadele eder. CHP iktidarı için mücadele eder.

“Efendim evimde oturayım. Bizim il başkanı seçildiğinde gidip oy vereyim. Sonra tekrar evime döneyim oturayım” bu parti üyeliği değildir.

MİLLETVEKİLLERİNE TELEVİZYON UYARISI

CHP’lilere yakışan bilgiye dayalı söylemdir. Parti içi, demokrasi disipline uymayacağız anlayışına izin vermez. “Efendim ben milletvekili seçildim. Ne demek grup içi yönetmeliği. İstediğim TV kanalına çıkıp konuşurum.”

Konuşamazsın arkadaş. Bugüne kadar ses çıkarmadım. Bundan sonra izin almadan çıkıyorsa kusura bakmasın bu partide yeri yoktur.

Tekrarın gücüne inanan bir örgüt istiyorum. Aynı şeyi sürekli tekrar edeceğiz. Tek adam rejimi. Haramilerin düzeni. Bunları her yerde dile getireceğiz.

2019 seçimlerinde demokraside devrim yapacağız ve o devrimi gerçekleştirecek olan da bu ülkenin kadınları.

Eski hastalıklar yüzde yüz bitti mi bitmedi. Bunu ben de biliyorum siz de biliyorsunuz. Ama bunu bitireceğiz bunu yolu yok. Bunu tek başıma yapamam bunu örgütle beraber yapacağız.

Örgüte güveniyorum ve yeni tüzüğü size emanet ediyorum.