CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "Eğer iktidarı eleştirirseniz, ertesi gün kapınıza vergi müfettişi gelecek. Bunun adı demokrasi değildir. Bana sorarsanız şu anda Türkiye’nin en temel sorunu demokrasidir ve demokrasinin kan kaybetmesidir. Sorun o kadar büyük ki bizi aşmış durumda, bütün çağdaş ülkeler ve bütün aydınlar kaygıyla izliyor. Demokrasi sandığa gidip seçimlerde oy kullanmak değildir. Eğer demokrasiyi ona indirgersek o zaman vay bizim halimize. Demokrasi; sıcak siyasetin müdahale etmediği alanların büyümesi demektir. Veya sendikalar, meslek odaları… Eğer bu alanlara müdahale ederseniz, demokrasiyi yok edersiniz. Bütün dünyaya bakalım, kişi başına gelirin 25 bin 30 bin dolar olduğu ülkelerin tamamında birinci sınıf demokrasi var. Yoksulluğun kol gezdiği ülkelerin tamamında demokrasi yok" dedi.

'Demokrasi, insan hakları ve özgürlüklerle at başı gider' diyen Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü; "Birisi söyleyecek, parlamento ona göre yasa çıkaracak, bu demokrasi değildir. Demokrasi güçler ayrılığı ilkesini benimsemek demektir. Bana oy veren 'milli irade' vermeyen 'milli irade değildir' anlayışı demokrasi değildir. Süratle Türkiye bir dikta yönetimine doğru gidiyor."

Görüşlerini açıklarken, 'Sermayenin özgürce çalışabileceği alanı yaratabilirseniz Türkiye büyür' diyen Kılıçdaroğlu basını özgür olmayan bir ülkenin halkının da özgür olamayacağını vurguladı.

Kılıçdaroğlu, "Sabah sabah kapınız çalınacak, alınıp götürüleceksiniz, polis marifetiyle ifadeniz alınacak. Neden böyle bir şey yapılıyor? Hukuk evrenseldir. 17 Aralık operasyonlarından hemen sonra yasa değişiyor, 'somut delile dayalı' hukuk gidiyor, 17 Aralık, ‘makul şüpheye dayalı hukuk’ getiriliyor. Kişiye, duruma, inanca, kimliğe göre hukuk olmaz

Kılıçdaroğlu, 'Nasıl iktidar olacaksınız?' sorusunu da şöyle yanıtladı; "Eğer siz bütün bunların hepsine ‘evet’ diyorsanız, yani ‘yapılan yasal düzenlemeler doğru’ diyorsanız, ‘makul şüphe doğru’ diyorsanız, ‘üstünlerin hukuk olsun’ diyorsanız, ‘ne demek AB, bize Ortadoğu yeter’ diyen bir anlayışı benimsiyorsanız, bu düzen devam edecek demektir. ‘Biz hukukun üstünlüğüne inanıyoruz, biz sosyal devletten yanayız. Biz özgür medyadan yanayız’ diyorsanız onun da adresi belli. Tercih size ait, biz bize oy verseniz de vermeseniz de düşüncelerimizi her ortamda dile getireceğiz. CHP’nin temel felsefesi budur. Demokratik, laik, hukuk devletini savunmaktır. Biz bunu savunacağız. Bizim felsefemizde, genlerimizde vardır. Zorluk nedir? Türkiye son 10-15 yılda dar bir koridora sokuldu. Siyaset bu koridorda yapılıyor, etnik kimlik, yaşam tarzı, inanç…Siyaset bu üçü üzerinden yapılıyor. Bizim ülkemizde yapılıyor. Birileri çıkıp ‘etnik kimlik, inanç, yaşam tarzı üzerinden siyaset olmaz’ demiyor. Demokrasiden yeni yeni söz etmeye başladık. Demokrasi zor kazanılır ama kolay kaybedilir, aşama aşama kaybedilir. Birisi çıkıp ‘yasama ve yargı benim için ayak bağıdır’ dediğinde, işadamı, sanatçı çıkıp ‘demokrasi tehlikeye giriyor’ demediyse sorun vardır ülkede. Sadece Anamuhalefet partisinin bunu seslendirmesi doğru değil. Benim sorumluluğum var, sizin yok mu? Sizin de sorumluluğunuz var, mücadele edeceksek beraber edeceğiz. 2015'te seçimler geliyor, demokrasimizi yeniden birinci sınıf demokrasi haline getirmeliyiz."

Kılıçdaroğlu AB karşıtı söylemlere de dikkat çekerek şunları söyledi; "Türkiye uygar dünyanın bir parçası olduğunu göstermek amacıyla, AB’ye girmek için 1963'te Ankara Anlaşmasını imzaladı. Şimdi ise AB dışlanıyor. Şanghay Beşlisi’ne özlem duyulduğu anlaşılıyor. Bu ülkelerin hangisinde demokrasi var? Çin’de mi, Rusya’da mı var, hangisinde var? Demokrasiden vazgeçme gibi bir irade açıkça beyan ediliyor. Bu vahim tabloyu değiştirmek bizim elimizde. Sağ-sol, ileri-geri demeden demokrasi isteyen, özgürlük isteyen, kadın erkek eşitliği isteyen, laik, demokratik, sosyal hukuk devleti isteyen, uygar toplumun bir parçası olmak isteyen bütün yurttaşlarımı CHP çatısı altına bekliyorum. Türkiye farklı bir rotanın içinde artık. Yolsuzluğun meşrulaştırıldığı bir sürecin içindeyiz. Bir toplumu çürütmek istiyorsanız, yolsuzluğu meşrulaştıracaksınız, ‘çalıyor ama iş yapıyor’ anlayışını egemen kılacaksınız. Yapılan bu. Türkiye üzerinde büyük bir oyun oynanıyor. Hepimizin gözleri önünde oynanıyor ama farkında değiliz. Söylenen her sözün bir amacı var, toplum bir yerlere aşama aşama götürülüyor. O nedenle hepimizin sorumluluğu var. Yeniden düşünmek zorundayız."

Kılıçdaroğlu genç işadamlarıyla toplantıda Merkez Bankası’na müdahalenin kabul edilemeyeceğini belirtti ve bilgi toplumunu yakalamak için ise eğitime olağanüstü kaynak aktarılması gerektiğini söyledi.

'Demokrasi paydasında hepimiz birleşmek zorundayız' diyen Kılıçdaroğlu’nun konuşmasından sonra toplantı basına kapalı devam etti. Toplantıda, CHP Genel Başkan Yardımcıları Faik Öztrak ile Selin Sayek Böke de katılımcıların sorularını yanıtladı.