Kurultayın hafta içi yapılmasına eleştirenlere yanıt veren Kılıçdaroğlu, CHP'nin her koşulda kurultay yapar" diyerek salondaki kalabalığa teşekkür etti.

Kurultay Divan Başkanlığı için 81 il başkanının ortak imzası ile Altan Öymen önerildi. Öymen, oybirliği ile seçildi. Kemal Kılıçdaroğlu, konuşmasında şunları söyledi:

"Ulu bir çınarın gölgesinde 34. Olağan Kurultayımızı yapıyoruz. Bu çınarın adı Cumhuriyet Halk Partisi'dir. Kendini yenileyen, tarihin derinliklerinden gücünü alan, geleceğe umutla bakan bir çınarın mensuplarıyız biz. CHP'liyiz, köklerimizle tarihimizle her zaman her yerde onur duyduk, onur duymaya devam edeceğiz. Bu çınar her kurultayında filizler verir. CHP'nin tarihi emperyalizm ile mücadelenin tarihidir, kuvay-i milliyenin, kuvay-i milliyetlerin tarihidir. Bütün yurttaşlarımız şunu çok iyi bilsinlerki tam bağımsızlıkçı, anti-emperyalist duruşumuzdan ne geçmişte, ne bugün ne de gelecekte bir milimlik sapma dahi yapmayacaktır CHP. Sosyal demokraside değişim vardır. Biz bu yüzden diyoruz ki 'değişim değişim değişim' diyoruz. Sistemden beslenenler değişime karşı çıkarlar. Değişimden yana olanlar ilerlemeciler ve devrimcilerdir. CHP'nin köklerinde devrimci ruh olduğu için biz değişimi ve dönüşümü her ortamda savunacağız. Değişime karşı olanlar statükoculardır."

"HIZLI BALIK YAVAŞ BALIĞI YUTUYOR"

20'nci yüzyılın ikinci yarısından sonra insanlığın büyük bir dönüşüm geçirdiğini söyleyen Kılıçdaroğlu, "Zenginliğin ve ferahın temelleri artık değişmiştir. Zenginliğin ve refahın temelleri bilgi toplumuna endekslenmiştir. Zenginlenme süreci bilgi yoluyla ve bilgi ağırlıklı sanayi yoluyla bütün dünyada yer bulmaya başlamıştır. Toplumu değiştirmek isteyen siyasetçinin bu olguları görmezlikten gelmesi mümkün değildir. Bir ülkenin zenginleşmesi tasarrufa bağlıdır, yatırıma bağlıdır. Toplum, tüketime değil üretime endekslenmelidir" dedi.

Değişen dünya düzeninde artık dengelerin değiştiğini ifade eden Kılıçdaroğlu, Çin ve Hindistan'ın bu değişimin öncülerinden olduğunu belirtti. Değişen dünyada artık 'Büyük balık küçük balığı yutar' ifadesi yerine "Hızlı balık yavaş balığı yutuyor" diyen CHP lideri sözlerini şöyle sürdürdü:

"Türkiye hızlı olmak zorundadır, güçlü olmak zorundadır, üretmek zorundadır, gönenç toplumu olmak zorundadır. Bunu yaptığımız zaman Türkiye büyür ve gelişir. Bu stratejinin en önemli silahı hızlı yetenek inşasıdır. Hızlı balık yavaş balığı yutuyorsa, hızlı yetenek inşasını mutlaka sağlamak zorundayız. Bunun yolu çağdaş eğitim ile olur. Türkiye'nin elindeki en önemli silah ne bor madenidir, ne toryum madenidir. Türkiye'nin elindeki en güçlü silah genç ve başarıya aç insan potansiyelidir. Bunu harekete geçirmemiz gerekiyor."

"İŞŞİZLİK BÜTÜN KÖTÜLÜKLERİN ANASIDIR"


Türkiye'nin tüketen bir toplum haline geldiğini söyleyen Kılıçdaroğlu, işsizliğin bütün kötülüklerin anası olduğunu söyledi. Türkiye'nin 2003-2010 yılları arasında ithal edilen tarım ürünü ve gıda ürünlerine 70 milyar dolar ödediğini ifade eden Kılıçdaroğlu, geçmişte Ortadoğu'yu besleyen Türkiye'nin nasıl bu hale geldiğinin sorgulanması gerektiğini belirtti. Atatürk'ün "Çalışmadan, yorulmadan, üretmeden rahat yaşamanın yolunu arayan milletler önce haysiyetlerini, sonra hürriyetlerini, daha sonra da istiklallerini kaybederler" sözünü hatırlatan Kııçdaroğlu, "34. Kurultayımızda, önce üreteceğiz, önce çalışacağız sonra gönenci toplumun her kesimine hakça dağıtacağız" dedi.

"BİZ SAVAŞ İSTEMİYORUZ"

Salondaki delegelerle birlikte Atatürk'ün 'Yurtta barış dünyada barış' sözünü tekrarlayan Kılıçdaroğlu, "Halkımız bunu istiyor. Şu geldiğimiz hale bakın. 25 gündür uçağımız düştü, nasıl düştüğünü hala bilmiyoruz. Bize 'Esad'ı mı destekliyorsunuz?' diye soruyorlar. Biz tüm katliamları kınıyoruz. Ama bizim görüşümüz şu; uluslararası hukuk neyi öngörüyorsa bizde onu öngörürüz. BM Güvenlik Konseyi, nasıl karar alırsa o karara saygı duyarız. CHP hukukun üstünlüğüne inanan bir partidir. Biz savaş istemiyoruz. Bölgemizde de istemiyoruz.

"KÜRECİK RADARI İSRAİL'İ KORUMAK İÇİN KURULDU"


Kemal Kılıçdaroğlu, dış politikada çifte standarta karşı olduklarını söyleyerek şunları söyledi:

"Suriye'de katliam var diyip sabah akşam savaş tamtamları çalacaksın öbür taraftan milyonlarca insanı katleden, uluslararası tutuklama emri olan, yargılanan, bir katil olan Ömer el Beşir'i de Türkiye'ye çağırıp 'Merhaba' diyeceksin. Türkiye Cumhuriyeti'nin katillerle işi yok. Tutarsızlık sadece bununla da sınırlı değil. İç politikada bir manevra yapıyorlar 'İsrail bizim düşmanımızmış.' Peki sormazlar mı adama sen Malatya Kürecik'e o İsrail kalkanını niye kurdun arkadaş? İsrail'i korumak için onu oraya koyduğunu bilmeyen mi var ? Bizim tarihimizde, ilk kez bir sıcak çatışma halinde Rusya ve İran Kürecik'i vuracağını ilan ettiler. Türkiye Cumhuriyeti’nin dış politikası bu mu ? Düşman üretme üzerine bir dış politika oluşturulur mu ? 1639 Kasr-ı Şirin Antlaşması'ndan bu yana İran ile aramızda hiçbir sorun çıkmamıştır. İlk kez, Kürecik-İsrail kalkanından sonra İran Türkiye'de Kürecik'i vuracağını söyledi."

Güney Kıbrıs Rum Yönetimi ile yaşanan Doğu Akdeniz'de doğalgaz arama sorununa da değinen Kemal Kılıçdaroğlu, hükümetin bu konudaki tutumunu eleştirdi. Bir Rum Bakanın Türkiye için "Bunlar boşverin, konuşurlar ama bir şey yapamazlar' demesinin ağırına gittiğini söyleyen CHP lideri, "Türkiye bu hale düşmemeliydi. Bu iktidar Türkiye'ye yakışmıyor" dedi.

"DIŞİŞLERİ BAKANI ALLAH'LIK"


Türkiye'nin enerji durumunu değerlendiren Kılıçdaroğlu şunları söyledi; "Türkiye enerji açısından Rusya'ya yüzde 60 oranında bağlı. Dış politikada da, ekonomide de bütün yumurtalar aynı sepete konmaz. Akıl bunu gerektirir. Gittiniz, yüzde 60 oranında Rusya'ya bağımlı hale geldiniz. Şimdi bizim Dışişleri Bakanımız 'Rusya'yı izole edeceğiz' diyor. Ne söyleyim, Allah'lık bir bakanımız var. 2035 yılında dünyanın enerji ihtiyacı yüzde 35-40 oranında artacaktır. Türkiye önümüzdeki 20 yıl içerisinde 280 milyar dolarlık enerji yatırımı yapmak zorundadır. Doğu Akdeniz'de tökezledik, Suriye ile halimiz belli, Irak'ta halimiz, İran'la halimiz belli, Rusya'yla halimiz belli. Ve siz, 280 milyar dolarlık enerji yatırımı yapacaksınız. Karadeniz'de Güney Akım projesini kendi karasularımız üzerinden Rusya'ya verdik. 'Gel buradan geç' dedik. Karşılığında hiçbir şey almadık. Ne dedi Putin: Türkler bize yılbaşı hindisi armağan etti.”

"BATI'NIN EGEMEN GÜÇLERİNİN TAŞERONUSUN"


Kemal Kılıçdaroğlu sözlerini şöyle devam etti:

"Ve bir başka acı tablo; Gidersiniz, Kaddafi'nin elinden ödül alırsınız. Batı'nın egemen güçleri Kaddafi'yi yemek için yola çıkarlar, sende şakşakcısı olursun. Kaddafi linç edilirken alkışlarsın, sonra 'Acaba Libya bize bir şey verecek mi ?' diye bavul dolusu dolarlarla gidersin, hiçbir şey alamazsın. Onu egemen güçler daha önce paylaştılar. Sen onun taşeronluğunu yapıyorsun, taşerona bir şey düşmez zaten."

"BU ÜLKEDE TUZ KOKUSU HERKESİN BURNUNDA"


Adalet sisteminin iflas ettiğini söyleyen Kılıçdaroğlu " Eğer siz Yargıtay'a militan yargıç seçerseniz, Danıştay'a militan yargıç seçerseniz bu ülkede tuz kokar, zaten tuzun kokusu da bu ülkede yaşayan her insanın burnunda. Yargıya ve adalete duyulan güven sarsılmıştır. Halkın seçtiği milletvekillerinin hapiste olduğu bir demokrasi sadece Türkiye'nin değil, bütün dünyanın ayıbı olarak karşımızda durmaktadır. Gazetecileri, yazarları -çizerleri, sanatçıları, bilim insanları hapiste olan bir ülkede demokrasi yoktur. Silivri toplama kampında adalet yoktur" diye konuştu.

"35-35 YILDIR ORTADA BİR CENAZE DURUYOR"

Terör sorununa da değinen Kılıçdaroğlu, "İster Kürt sorunu deyin, ister terör sorunu deyin ortada 30-35 yıldır bir cenaze duruyor, kaldırılması gerekir. Kimse cesaret edemiyor. CHP olarak biz bu sorunu çözmeye kararlıyız, bu coğrafyaya barışı getirmeye kararlıyız. Siyaset sorunlardan nemalanan değil, sorunları çözen kurum olmalıdır. Tutturmuş 'analar ağlamasın'. Lafla peynir gemisi yürümez. Analar ağlamasın diyorsan yolunu yordamını bulacaksın. Halk sana oy verdi. Sorunlar çözülmezse derinleşir. Buradan bütün şehit annelerine sesleniyorum; Yetki verin, güç verin, halkın iktidarını kuralım. Türkiye'yi anaların ağlamayacağı bir barış cennetine dönüştürelim. Çözümün zor olduğunu biliyorum ama biz siyasetçiyiz. Sorun varsa çözümde vardır" ifadelerini kullandı.

Anayasa komisyonu çalışmalarından kalkmayacaklarını söyleyen Kılıçdaroğlu, Anayasa Komisyonu'nda AK Parti'nin gerçek yüzünü gördüklerini, maskesini düşürdüklerini savundu. CHP lideri demokratik bir anayasa yapana kadar Anayasa çalışmalarına devam edeceklerini ifade etti.

"GÖĞSÜNDE YÜREK TAŞIMIYORSA BEN ONA AYDIN DEMEM"

Kemal Kılıçdaroğlu konuşmasını şöyle tamamladı:

"'Bu ülkede korkaklardan aydın olmaz. İstediği kadar okusun, istediği kadar yazsın, istediği kadar konuşsun. Göğsünde yürek taşımıyorsa ben ona aydın demem. Kimse kusura bakmasın. Aydın elinde meşalesi olan, topluma önderlik eden kişidir. Türkü söylemekten korkuyorlar, türkü bizim bağımsızlığımızdır, köklerimizdir. Koca Nazım ne söylüyor: Sen yanmasan, ben yanmasam biz yanmasak, nasıl çıkar karanlıklar aydınlığa ? Aydınlık bir Türkiye'yi ellerimizle kuracağız.''