Diyarbakır'da basın mensupları ile bir araya gelen CHP Genel Başkan Yardımcısı Sezgin Tanrıkulu, bölgede son yaşanan olaylar ve çözüm süreci ile ilgili açıklamalarda bulundu, gazetecilerin sorularını yanıtladı.

HER ŞEYE 'DERİN DEVLET' VE 'PROVOKASYON' DERSEK İŞİN İÇİNDEN ÇIKAMAYIZ

Tanrıkulu, Türkiye'nin şeffaflıktan uzak olan basın yasaklarını kaldırması gerektiğini, olaylardan sonra getirilen basın yasaklarının insanları ürküten bir gelişme olduğunu belirterek, "Bingöl'deki olaydan sonra getirilen yayın yasağı insanları korkutuyor. Bizler her şeyi konuşup, tartışabilmeliyiz. HDP'nin Bingöl ile ilgili bir araştırma önergesi verdi, ancak bu, hükümet tarafından reddedildi. Her şeye 'Derin devlet' ve 'Provokasyon' dersek işin içinden çıkamayız. Meclis'te muhalefetin tamamen dışlandığı bir ortam var. Eğer Meclis'te, Bingöl olayı ile ilgili komisyon kurulsaydı, Meclis bu işe dahil olacaktı. Saat 21.15'te Emniyet Müdürü'nü oraya esnaf ziyaretine kim gönderdi? Başbakan olaydan sonra nasıl 'Failler cezalandırıldı' diyebiliyor. Adı demokrasi olan rejimlerde Cumhurbaşkanı ve Başbakan böyle konuşamaz. Hep beraber ölümlere, şiddete karşı çıkacağız" diye konuştu.

'İNSANLAR SOKAĞA ÇIKARSA ONLARI TOPARLAYAMAZSINIZ, ETKİYE AÇIKTIRLAR'

CHP olarak son 2 yılda hiçbir negatif siyaset yapmadan insanların ölmediği bu süreci desteklediklerini belirten Tanrıkulu, şöyle devam etti:

"Yöntemin başından beri yanlış olduğunu söyledik. Ancak, bu sorun bu dil ve yöntem ile çözülemeyeceğini söylüyoruz. Başbakan'ın öfke, Cumhurbaşkanı'nın ötekileştirici dilini kullanmamasını ve İçişleri Bakanı Efkan Ala'nın Diyarbakır Valisi iken kullandığı dile dönmesini istiyoruz. Kan, kin ve öfke ile yıkanmaz. Bir daha kan akmaması için herkes üzerine düşeni yapmalıdır. Cumhurbaşkanı herkesin Cumhurbaşkanı olmasa bile daha az konuşmalıdır. Kobani'de yaşanan olaylardan bugüne kadar 45 gündür hükümet insanların duygu ve vicdanlarına hitap etmekten uzaklaşmıştır. Türkiye'nin 30 yıldır büyük bedeller ödediği bir süreç yaşandı. Sokağa insanlar çıkarsa onları toplayamazsınız. Etkiye açıktırlar. Sokağa çıkma nedenlerini ortadan kaldırmak lazımdır."

Sağduyu çağrısı yapan Tanrıkulu, "Türkiye, Suriye politikası ile bir şeyi başarmıştır. 30 yıldır sokakta karşı karşıya gelmeyen kitleleri karşı karşıya getirmeyi başarmıştır. Kobani'de insanlar YPG ve IŞİD saflarında çatışmaya gidiyor. Yarın bunlar dönerse kol kola mı girecekler? Her şeye rağmen bu halkın sağduyusu var. Bir daha eksi günlere dönmeme konusunda sağduyu iradesi var. Meclis'te, Anayasa dışında ne yapılması gerekiyorsa yapmaya hazırız. Bizi yani muhalefeti dışlayarak yüzde 50 ile barışı sağlayamazsanız. Diğer yüzde 50'yi nasıl ikna edeceksiniz? Kürt meselesini elinde rehin tutan bir hükümet var. Kürt meselesi AKP'nin elinde rehin olmuştur. Bu meseleyi demokrasi ile sigortalamalıyız. Diğer siyasi partiler dışlanmamalıdır" diye konuştu.

'HÜKÜMETTE HEPSİ KÖTÜ ADAM OLMUŞTUR'

CHP Genel Başkan Yardımcısı Tanrıkulu, bu ülkenin kin, nefret, öfke ve kibirle yönetilemeyeceğini bildiklerini ifade ederek, şunları söyledi:

"Her şeyi sadece kendilerinin bildiklerini sanıyorlar. Bu ülke şiddet ve kinden çok çekmiştir, bunun mağduru olmuştur. Meclis'te mutabakat komisyonu kurulsaydı daha iyi olmaz mıydı? Şu anda hükümette iyi adam kötü adam kalmadı, hepsi kötü adam olmuştur. Yeniden Akil İnsanların toplanması ise hükümetin bir piar çalışmasıdır. Çok saygıdeğer insanlar var ama aralarında akil olmayan insanlarda bulunmaktadır. 6- 8 Ekim olaylarından sonra hukuk devletinden uzaklaşan ve güvenlik-polis devletine gidiş vardır. Bir olayın sonucundan kim faydalanıyorsa bana göre fail odur. Türkiye'de bütçeden en fazla Diyanet İşleri ve MİT pay almaktadır. Bu ülkede dinlenmeyen insan sayısı dinlenenden çok azdır. Türkiye bir şiddet ve kaos ortamı yaratılmak isteniyorsa bu istihbarat nasıl bilgi alamaz. Türkiye'de yolsuzlukları örtmek için bir istihbarat teşkilatı vardır."

HSYK ATAMALARINA ELEŞTİRİ

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından HSYK üyeleğine yapılan atamalarla ilgili de konuşan Tanrıkulu, "HSYK'ya yapılan atamalarda bari göz göre göre içerikte olmasa bile görüntüde bile olsa taraftarsızlık imajı için atamalar yapılmalıydı ve böyle 4 kişi atanabilirdi. Görüntüde bağımsız oldukları kanaati uyansaydı sokaktaki insanda. Her şeyden korkan bir Cumhurbaşkanı ve hükümet üyeleri var" dedi.

Kobani'ye Peşmerge gönderilmesi ile ilgili bir soru üzerine Tanrıkulu, "Kobani bizim vicdanızdır ve bunu göre hükümet her türlü tedbiri almasını istedik. TSK onları bir şekilde koruyabilirdi. Biz, onları vahşet örgütü IŞİD'in vahşeti ile baş başa bırakmamalıyız. Meselede sadece oradaki Kürtler ve Araplar değil. Türkiye IŞİD ile bir tehdit yarattı, sonra yönetemiyor" dedi.