CHP'nin 31 Mart'ta yapılacak yerel seçim için İzmir Belediye Başkanı adayı Tunç Soyer, partisinin İzmir milletvekilleri ve parti yönetimi ile Anıtkabir'i ziyaret etti. Mozoleye çelenk bırakan Tunç Soyer, Anıtkabir Özel Defteri'ni imzaladı. İsmet İnönü'nün mezarına da karanfil bırakan Soyer, seçim çalışmalarına Anıtkabir'i ziyaret ederek başlamanın, heyecan verici olduğunu söyledi. Soyer, "Mustafa Kemal Atatürk'ten başlatmak bu kampanyayı hem büyük bir gurur vesilesi hem de bizim heyecanımızı, coşkumuzu artıran bir şey. O nedenle yerimde duramıyorum. Şimdi yine en büyüklerimizden İsmet İnönü'yü ziyaret ettim. Bülent Ecevit'in mezarını ziyaret edeceğiz ve sonrasında sahaya çıkıp koşturmaya başlayacağız" diye konuştu.

'HERKESTE MÜTHİŞ BİR UMUT VAR'

Tunç Soyer, seçim sürecinde, İzmir insanı gibi neşeli ve güler yüzlü siyaset izleyeceklerini kaydederek, "Başka bir siyasetin mümkün olduğunu bütün Türkiye'ye göstermeye başladı, İzmir. Daha neşeli, güler yüzlü, İzmir'in insanı da doğası da güler yüzlüdür. Başka türlü bir siyaset kurulacak İzmir'de ve bütün Türkiye'ye yayılacak, diye ümit ediyorum. İnsanların coşkusundan bunu görüyorum ve müthiş bir umut var herkeste. Bir şeyler değişmeye başladı, umudu var. Bu çok heyecan verici, buradan devam edeceğiz" dedi.

'BU YARALARI DEŞMENİN KİME FAYDASI OLABİLİR?'

Tunç Soyer, 12 Eylül döneminde askeri savcı olan babası Nurettin Soyer üzerinden yapılan eleştiri ve tartışmaların hatırlatılması üzerine şunları söyledi:

"Bu, hakikaten 40 yıl öncesinde kalmış, aslında artık tarihçilerin muhasebesini yapması gereken bir konu. Bunun, bugünün Türkiye'sinde bir siyasi enstrüman olarak bugünün siyasi tartışmalarına bir malzeme olarak kullanılması kimseye yakışmıyor, diye düşünüyorum. Dahası o dönem çok karanlık bir dönem. Hiç kimsenin arkasında duramayacağı, hiç kimsenin sahip çıkamayacağı bir dönem. Çok acılar yaşandı, kardeş kanı döküldü. Bu yaraları açmanın, deşmenin kime faydası olabilir şimdi? Ülkücüler, solcular birbirini kestiler, vurdular, öldürdüler. Şimdi bunları hatırlayalım mı? Buradan tekrar 'Ülkücüler kim, solcular kim?' tartışmasını mı başlatalım? Çok yanlış buluyorum. Hiç kimseye yakıştıramıyorum. Bugün dünyanın, Türkiye'nin, kentlerimizin önünde bambaşka konular var; gelecek var. Biz artık bu faslı bir tarafa bırakıp, paçadan çekiştirmeci siyaset anlayışından vazgeçip, performans, başarı ve vizyon üzerinden siyaset yapmanın yolunu açalım."