Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun teklifi ile Bakanlığa 'evet' diyen ve bu tercihi ile MHP'lilerin tepkisi ile karşılaşan Tuğrul Türkeş açıklama yaptı. Davutoğlu'nun Başbakan Yardımcısı olacak olan Türkeş, MHP'nin babasının partisi olduğunu ve kendisini partiden atmaya kimsenin gücünün yetmeyeceğini söyledi. Devlet Bahçeli'nin seçimler sonrası her şeye hayır dediğini belirten Türkeş, "Koalisyona hayır, azınlık hükümetine hayır, dışarıdan desteğe hayır, başbakanlığa hayır... Her şeye hayır denilmesinin de bir izahının olması gerekir. Peki ne olacak? Kendisinin siyasi önerilerinin ne olduğunu birinin Sayın Bahçeli’ye sorması lazım. Ne yapacağız her şeye hayır diyerek, Türkiye’yi fesih mi edeceğiz, kapatıp gidecek miyiz?" dedi.

Anayasa’nın zorunlu kıldığı seçim hükümeti için Başbakan Ahmet Davutoğlu tarafından MHP kontenjanı için yapılan bakanlık teklifine “evet” diyerek siyasette ve partisinde deprem yaratan MHP Genel Başkan Yardımcısı ve Başbakan Yardımcılığı’na getirilen Tuğrul Türkeş, Ak Parti ve HDP’li üyelerin yer aldığı bir hükümette bir MHP’li olarak bakanlık yapmayı kabul etmesini; Türkiye’nin içinde bulunduğu koşullara, devlet adamı anlayışına ve ülkücü hareketin lideri, babası Alparslan Türkeş’in verdiği devlet terbiyesine bağladı.
 
‘TRANSFER TEKLİFİ ALMADIM’ 

Milliyet Gazetesi'nden Serpil Çevikcan'ın haberine göre Türkeş’in sözleri, MHP’nin bugünkü yönetiliş tarzına ve parti içi demokrasi mekanizmasının ne kadar işletilebildiğine dair eleştirileri, birikmiş bir tepkinin dışa vurumuydu.
 
Aldığı karara karşı parti yönetiminin ihraç yoluna gitmesini eleştiren Türkeş Atatürk örneğini vererek şöyle konuştu: “Padişah da Atatürk’ü azletmeye kalkmıştı. Ama bu girişimi ne Atatürk’ün değerini düşürdü ne de yaptığı görevi küçülttü. Rahmetli babam 1938 Harp Okulu mezunuydu. Babamın bütün siyasi hayatına baktığınızda idolü Atatürk’tür. Ben de Gazi Mustafa Kemal’i model alıyorum, hep aldım.”
 
Türkeş, Başbakan Davutoğlu’ndan ima yollu bile olsa bir transfer teklifi almadığını vurgularken, verdiği kararın siyasi intihar anlamına gelebileceğini söyledi.
 
Türkeş’in değerlendirmeleri şöyle:
 
BÖYLE PARTİ YÖNETME TARZI OLUR MU?: 7 Haziran itibariyle istişare mekanizması MHP’de kapanmıştır. Bunu kapatmıştır Sayın Bahçeli. Geçmişte kritik süreçlerde Başkanlık Divanı’na en azından danışırdı. 7 Haziran gecesi, ‘15 Kasım’da seçim olsun’ diyerek istişare mekanizmasını kapatmıştır. İlerleyen günlerde partide Başkanlık Divanı toplantısı yaptığında Meclis’ten Oktay Öztürk’ü (MHP Genel Başkan Yardımcısı) çağırdı ama beni çağırmadı. Bu dışlayıcı bir üslup değil midir? Bu sağlıklı bir yaklaşım mıdır? Böyle bir parti yönetme tarzı olabilir mi?
 
PARTİDE YANLIŞLAR DA SÖYLENEBİLMELİ:
Koalisyona hayır, azınlık hükümetine hayır, dışarıdan desteğe hayır, başbakanlığa hayır... Her şeye hayır denilmesinin de bir izahının olması gerekir. Peki ne olacak? Kendisinin siyasi önerilerinin ne olduğunu birinin Sayın Bahçeli’ye sorması lazım. Ne yapacağız her şeye hayır diyerek, Türkiye’yi fesih mi edeceğiz, kapatıp gidecek miyiz? Hepimiz milliyetçi hareketin üyesiyiz. MHP’liyiz. Ama bu partide yanlışlar da söylenebilmeli. Demokratik bir partide bunu yapabilmeliyiz. Yapılamıyorsa demokratik bir parti değildir. 
 
Tuğrul Türkeş, “Hepimiz milliyetçi hareketin üyesiyiz. MHP’liyiz. Ama bu partide yanlışlar da söylenebilmeli” dedi.
 
'BENİ HEP YANINDA İSTEDİ'
 

TUĞRUL BEY GEL, TUĞRUL BEY GİT: Geçmişte Sayın Bahçeli devlet sorumluluğunun gerektirdiği her işte beni yanında istedi. Suriye’de uçak düşürüldü, hükümet bilgilendirme yapacak, “Tuğrul Bey gel.” Musul’da konsolosluk basıldı, bilgilendirme olacak, “Tuğrul bey git.” Sınırımızda gelişmeler var, güvenlik bürokrasisi MHP’yi bilgilendirecek, “Tuğrul Bey beraber kabul edebilir miyiz?” O zaman Devlet Bey’e soruyorum, devlet ciddiyetinin gerektiği her konuda beni yanında istiyor da benim siyasette hiç mi tecrübem, öngörüm yok?
 
MHP BENİM BABAMIN PARTİSİ: Kırgın değilim. Ben hala MHP’li milletvekiliyim. Devlet Bahçeli de hala benim genel başkanım. Hala Sayın Bahçeli’ye saygım var. Sayın Bahçeli beni seçimde listeye koymayabilir, genel başkan yardımcılığı görevinden de alabilir. Ama beni MHP’den atamaz. MHP benim babamın partisidir. MHP benim için tektir. Milliyetçi hareket her şeyimdir. Beni partiden atmaya kimsenin gücü yetmez.
 
TRANSFER TEKLİFİ ALMADIM: Hiçbir yere transfer olmadım. Bir transfer teklifi de almadım. Allah var Sayın Davutoğlu’ndan böyle en ufak bir ima dahi olmadı. Benim Ak Parti ile bir anlaşmam yok. Bu bir koalisyon değil. Bana MHP milletvekili olarak Başbakan’dan bir yazı geldi. Ben de ona bir cevap yazdım.
 
‘BEN O SEVİYEYE İNMEM’ 

KOSKOCA BAHÇELİ’YE YAKIŞIYOR MU?: Bu kadar hakaretamiz eleştirilerde bulunmak, asansörden ismimi silmek zavallı bir davranış değil mi? Koskoca Devlet Bahçeli’ye yakışıyor mu? Bahçeli açısından çok üzülüyorum. MHP açısından da Türkiye’nin beka sorunu varken, asansörden isim silmekle uğraşmak yakışıyor mu diye soruyorum. Ben o seviyeye inemem. Sayın Bahçeli ile 8 sene çalıştım, kötü bir şey söylemek istemem. Bizde bir atasözü vardır; öfkeyle kalkan zararla oturur. Bu öfke onlara fayda sağlamaz. Asansörden isimliği söktürmek acz ifadesidir.
 
BABAM GİBİ İDOLÜM ATATÜRK: Haşa yanlış anlaşılmasın kendimi onun yerine koyuyor ya da kıyaslıyor gibi algılanmasın ama padişah da Atatürk’ü azletmeye kalkmıştı. Ama padişahın bu girişimi ne Atatürk’ün değerini düşürdü ne de yaptığı görevi küçülttü. Rahmetli babam 1938 Harp Okulu mezunuydu. Babamın bütün siyasi hayatına baktığınızda idolü Atatürk’tür. Ben de Gazi Mustafa Kemal’i model alıyorum, hep aldım. 
 
O MASADA OLACAĞIM: (HDP’li hükümette yer alacak olması) Bu anayasal bir mecburiyettir. Hiçbir şey yapmayıp, sadece muhalefette durup HDP’lilerin olduğu bir hükümetin, varlık yokluk mücadelesi verilen bir dönemde ülkeyi yönetmesine izin mi verecektik? Oysa şimdi MHP’nin sorumlu bir üyesi olarak MGK’da yer alacağım. O masada, devletin aldığı kararların içerisinde olacağım.
 
'TÜRK MİLLİYETÇİSİYİM'

BİR TEKME DE BEN Mİ VURSAYDIM?: Sayın Başbakan Başbakan Yardımcılığı teklifinde bulundu. MGK’da yer almak benim açımdan çok önemli. Türkiye uçurumun kenarına gelmiş, anarşi, terör azmış. Bir tekme de ben mi vursaydım? Ben Türk milliyetçisiyim. Bunu seyredecek değilim. Sonuna kadar mücadele ederim. Ben Türkeş’in oğluyum. Ben kim olduğumun bilincindeyim. PKK ile köklü bir mücadeleye girişildiği bir dönemde destek olmak görevdir. O gün Atatürk’ün şartları da öyleydi.
 
BABAM OLSA BAŞBAKAN YARDIMCISIYDI:
Türkiye Cumhuriyeti, PKK ile tarihinin en büyük mücadelesi içine girdi. Böyle bir dönemde, elini taşın altına koymamak, milliyetçi hareketin ideallerini, görüşlerini sorumluluk mevkiinde bir insan olarak yansıtmamak doğru olur muydu? Rahmetli babam hayatta olsa, üstelik 80 vekille Meclis’te bulunsa, Başbakan Yardımcı olarak Başbakan’ın yanında oturur, ideallerini, politikalarını çatır çatır konuştururdu. Ben de onun oğluyum. Alnım aktır.
 
‘BEN MAKAM ARACIMI 50 KEZ KULLANMADIM’ 

Utanmadan “Kırmızı plaka meraklısı” diyorlar. Ben MHP’nin genel başkan yardımcısıyım. Parti bana makam arabası verdi. Bu arabayı 5 yılda 50 kere kullanmış mıyım söylesinler. İşi ucuzlatmak dışında bir işe yaramayan, milliyetçi hareket davasına büyük zarar veren bu ithamlar, ucuz politikalar, kendi trolleriyle yaptıkları saldırılar çok üzücüdür. Benim herhangi bir menfaat için bir talebim olabilir mi? Bunun tartışılmasını bile zûl sayarım. Siyaseten ne bir talebim vardır, ne de benden bir talepte bulunulmuştur. Ben hâlâ MHP’liyim ve hep öyle kalacağım.
 
SİYASİ İNTİHAR YAPTIM: Bir siyasi intihar da yaptım. Belki 2.5 ay sonra, hükümetin görev süresi bittiğinde siyasetten uzaklaşmış durumda da olacağım. Ama bu riskleri böyle dönemlerde almazsanız ne zaman alacaksınız? Bu hem anayasal zorunluluk hem de ülkenin geçtiği durumdan dolayı bir mecburiyettir. Üç hafta sonra belki beni listeye koymazlar. Ben de siyaseti bırakır köşeme çekilirim. Ben terörle mücadeleyi milli bir mesele olarak alıyorum. Aldığım tutuma yüzde 90 takdir mesajları aldım. MHP’li troller de eleştirdi ama bunlar yüzde 10’u bile geçmiyor.
 
PARTİ TÜRKEŞ ÇİZGİSİNDE DEĞİL: MHP’yi bırakmam söz konusu olamaz. MHP babamın partisi. Ben Türkeş çizgisini izliyorum. Parti bugün o çizgide değil. Alparslan Türkeş sağolsaydı Türkiye’de üç aydır hükümet vardı. 1976’da 3 milletvekili varken rahmetli Erbakan ile rahmetli Demirel arasında mekik dokudu, arada rahmetli Turhan Feyzioğlu hocayı koydu ve 1. MC’yi kurdurdu. Şimdi Türkeş’in kemiklerinin sızlamasından söz ediliyor. Kimin sızlattığı ortadadır.
 
TÜRKEŞ’İN BAŞBAKAN DAVUTOĞLU’NA CEVABI 

Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun yazılı bakanlık teklifine Tuğrul Türkeş tarafından verilen yanıtın metni şöyle:
 
“Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan tarafından geçici Bakanlar Kurulu’nu kurmak üzere Başbakan olarak atanmış bulunduğunuzu bildiren ve geçici Bakanlar Kurulu üyeliği için şahsıma bakanlık teklif ettiğiniz yazınızı aldım. Bugüne kadar her fırsatta dile getirdiğim önce ülkem ve milletim daha sonra partim ve ben anlayışı içerisinde ve yetiştiriliş tarzımda öğrendiğim devlet menfaatlerini her şeyin üzerinde tutmak bilinci ve anayasal bir yükümlülük olan böyle bir görevi üstlenmek gerektiğinin bilincindeyim. Teklifinizi kabul ettiğimi bilgilerinize arz ederim.”