Ege'deki 6.5'lik depreme ilişkin Başbakan Binali Yıldırım açıklamada bulundu. Yıldırım, " Allah'a şükür şu ana kadar raporlanan bir can kaybı yok. 354 vatandaşımız, kimisi panikle, korku nedeniyle ufak tefek sıyrıklar var. Tedavileri görülüyor. 24 vatandaşımızın tedavisi devam ediyor. İstanköy'de bir caminin minaresi yıkıldı bir de bölgedeki devlet hastanemizin duvarında çatlaklar var. Deniz seviyesi yükseldiği için 10 metre civarında bazı tekneleri karaya attı. Ufak tefek hasarlar dışında can kaybımız yok. Büyük bir deprem İzmir'de dahi hissedildi" dedi.

Ege'deki 6.5'lik depreme ilişkin Yıldırım, "Dün gece saat 01.31'de, bir ölçeğe göre 6.3 bir diğerine göre 6.8 şiddetinde bir deprem meydana geldi. Depremin merkezi Datça'nın 11 kilometre Gökova Körfezi'nde bulunuyor. Hemen valilik ile ve bölgeyle irtibata geçildi bütün bölge tarandı. Allah'a şükür şu ana kadar raporlanan bir can kaybı yok. 354 vatandaşımız, kimisi panikle, korku nedeniyle ufak tefek sıyrıklar var. Tedavileri görülüyor. 24 vatandaşımızın tedavisi devam ediyor. İstanköy'de bir caminin minaresi yıkıldı bir de bölgedeki devlet hastanemizin duvarında çatlaklar var. Deniz seviyesi yükseldiği için 10 metre civarında bazı tekneleri karaya attı. Ufak tefek hasarlar dışında can kaybımız yok. Büyük bir deprem İzmir'de dahi hissedildi. AFAD ile ilgili kurumlar bölgeye intikal etti. Kos'ta bir İsveç bir Türk vatandaşı hayatını kaybetti. Oradaki tahliyeler için tedbirler alınıyor sıkıntımız yok" diye konuştu.


"ALMANYA TÜRKİYE İLE EZELİ BİR ORTAKTIR"

Almanya ile olan Büyükada gerilimine ilişkin Yıldırım şu ifadeleri kullandı:  "Almanya Türkiye ile ezeli bir ortaktır. Almanya ile Birinci Dünya Savaşı'nda aynı safta yer aldık. Öncesinde de ilişkilerimizin köklü bir geçmişi var. Bugün de hükümetimiz Almanya'yı Avrupa'da stratejik ortak olarak görmeye devam ediyor. Zaman zaman iç siyasetten kaynaklanan mülahazalarla ilişkilerde gerginleşeme olabiliyor.


İLİŞKİLERİN ZARAR GÖRMESİNİN İKİ ÜLKEYE DE YARARI YOK

Benim çağrım teenni ile hareket etmektir. İlişkilerin zarar görmesinin iki ülkeye de yararı yok. En büyük anlaşmazlıkların başında FETÖ, PKK sempatizanlarının ve terör örgütü mensuplarının çok geniş alan bulması ve ülkemiz aleyhine faaliyetlerini sürdürmesi. Gerekli tedbirlerin alınmasını istiyoruz. Uluslararası hukukun gereği. Ülkemiz aleyhinde faaliyet gösterenlerin dostlarımız tarafından korunuyor görüntüsünü oluşması Türk milletini derinden üzer. Almanaya'da 3 buçuk milyon vatandaşımız var. Onlar Almanya işle Türkiye arasında köprüdür ilişkilerin teminatıdır.

Olayları daha fazla germenin anlamı yok. Açıklamalarda, Türkiye'deki 68 Alman menşeli şirkete soruşturma başlatılmış. Bu külliyen yalan böyle bir şey yok. Alman sahipli olmakla beraber birer Türk şirketidir.


BU TÜR AÇIKLAMALARDAN UZAK DURULMALI

Buradaki yatırımcıları tedirginliğe itecek bu tür açıklamalardan uzak durulmalı. Herhangi bir araştırma, soruşturma yok. Türkiye güvenli bir ülkedir. Almanya ne kadar güvenli ise Türkiye de o kadar güvenlidir. Hiç kimse kendisine güvenmesin terör herkesin kapısını çalabilir. Çaresi birlikte terörün üzerine gitmek terör ile korkutmak değil.


DAHA SAKİN, TEENNİ İLE HAREKET EDELİM KONUŞARAK ÇÖZEBİLİRİZ

Terör ile korkutup insanları sokağa çıkmasını engellerseniz teröre hizmet etmiş olursunuz. O bakımdan Alman yetkililere buradan sesleniyorum, daha sakin, teenni ile hareket edelim. Aramızdaki bütün meseleleri konuşarak, görüşerek çözebileceğimize inanıyoruz."


CAMİYE GELEN BÜTÜN CEMAATİ TEK TEK ARAMAYA KALKARSANIZ...

Mescid-i Aksa'ya ilişkin bir soruya Yıldırım, "Hafta başında terör olayı olarak nitelendirilen bir olay sonucu hayatını kaybedenler oldu. Güvenlik nedeniyle bunun üzerine İsrail hükümeti girişleri sınırlandırıldı. X-ray cihazları konuldu. İsrail  hükümetinin ısrarla söylediği 'biz bir yasak uygulamaktan yana değiliz. Sadede herhangi bir terör olayına izin vermemek için emniyet tedbirlerini arttırdık. Camiye gelen bütün cemaati tek tek aramaya kalkarsanız, orada ibadet yapmak zorlaşır. O bakımdan, buna başka türlü tedbirler geliştirmek lazım. Bu konuda, İslam dünyasının hassasiyeti had safhadadır. İsrail'e bizim önerimiz, uygulama yanlıştır, terör tehdidi üzerinden böylesine radikal bir tedbir almak, Mescid-i Aksa'yı Müslümanların erişimine kapatmak veya kısıtlamak hiçbir sorunun çözümüne katkı sağlamaz. Aksine bölgedeki huzursuzluğu, medeniyetler, dinler arasındaki müsamahaya, hoşgörüye zarar verir. Vatandaşlarımıza, Müslüman kardeşlerimize daha teenni ile sükunet ile hareket etmelerini de tavsiye ediyoruz. Hükümet olarak Sayın Cumhurbaşkanımız başta olmak üzere gereken temaslarımızı sürdürüyoruz. İnşallah olumlu bir şekilde sonuçlanacak" diye yanıt verdi.


"OHAL'E GELECEK BİR MESELE DE DEĞİLDİR"

OHAL komisyonuna "askeri okul öğrencilerinin başvuramamalarına" ilişkin bir soruya Yıldırım, "Özelikle Harp okullarında okuyan öğrencilerin, tamamını başka üniversitelere yerleştirdik. Prensip olarak askeri okullar, Kara Harp, Deniz Harp, Hava Harp Okulu ve akademiler buralara 15 Temmuz öncesi kayıtlı olan hiç kimseyi almadık. Bu prensip kararıdır. Güvenlik amacı ile terör örgütü ile mücadelede etkin sonuç almak için alınmış bir karardır. Dolayısıyla bu öğrencilerin herhangi bir hak kaybı söz konusu değil. OHAL'e gelecek bir mesele de değildir" diye yanıt verdi.