Prometheus, Yunan mitolojisinde ateşi tanrılardan çalarak insanlara hediye eden; özgürlüğün, bilginin ve başkaldırının simgesi olarak yüceltilen bir kültür kahramanıdır.
Prometheus; eski Yunan mitolojisinde Titanlar soyundan İspetos ile Klymene'nin (Asia) dört oğlundan biridir. Hepsi akılca üstün, düşünce gücüne sahip, bu dört kardeşe, aklı yalnız kendisinin tekelinde tutmak isteyen Zeus'un özel bir kini vardır. Bu yüzden Prometheus da, her şeyden önce insan ve insanlık dostu olarak Zeus'un karşısındadır; burada insan uygarlığını bulup yaşatmak isteyen düşünce gücüyle bütün olanakları elinde tutan tanrısal kaynağın sonsuz çatışması yer alır. Mitolojiye göre Prometheus; tanrılardan titan savaşlarındaki dedelerinin öcünü alabilmek için, kendi gözyaşıyla yoğurduğu balçıktan ilk insanı yaratmıştır.

Metheus sözcüğünün yakın kökeni, 'matematik' sözcüğünün bile dayanağı olan, Yunanca öğrenmek anlamındaki 'math'tır. Yunanlılar, mitolojideki Prometheus'a "önceden öğrenen" anlamını yükleyerek onu bir kahin tanrı olarak nitelendirmişlerdir.

Efsaneye göre Prometheus, bir kurban töreni sırasında, kestiği sığırın etlerini ve iç organlarını hayvanın işkembesine sararak derisinin altına, sıyrılmış kemikleri ve arta kalan kısımları da içyağına sararak Zeus'a sunar. O'na kendi payını seçmesini ve diğer kalan payı da insanlara vereceğini söyler. Zeus iç yağına sarılmış olanı tercih eder. Yağı kaldırdığı an kemikleri görüp; Prometheus'un onu bu şekilde aldatmasına kızar. Bu durum üzerine Zeus, yemeklere asıl tadını ve hijyenini veren ateşi insanlara men etmeye karar verir. Böylece eti pişiremeyeceklerdir. Fakat insanları her zaman destekleyen Prometheus, Hephaestios'un ocağından çaldığı ateşi insanlara yollar. Prometheus'un kendisini aldatmasına ve insanlara verdiği cezayı hiçe sayarak onlara yardım etmesine kızan Zeus, Prometheus'u Kafkas Dağları'na zincirler. Zincire vurulmasındaki asıl neden Zeus'un ondan korkuyor olmasıdır. Ayrıca bir kartalı da Prometheus'un ciğerini her gün yemesi üzerine başına musallat eder. Kartal her gün Prometheus'un yanına geliyor, karaciğerini yiyor ve ertesi gün karaciğer yeniden oluşuyordu. Bu işkence 30000 yıl sürmek üzere planlanmıştı. Prometheus; "Zeus tahtından düşmedikçe benim işkencelerimin sonu yoktur" der, böylelikle insanlığa özgürlüğün yolunu göstermiş olur. Süre dolmadan yarı insan yarı tanrı olan Heracles tarafından kurtarılmıştır.

Bugün olimpiyatlarda; sporcuların ellerinde tutarak koşturduğu meşaleler, Prometheus'un elinde ateşle Olimpos'tan aşağı koşuşunu simgeler. Meşaleye bugün bilginin simgesi olarak kullanılması da tam olarak bu ateş sembolündendir.

Prometheus söylencesi, kuşkusuz sonu 'suç ve ceza'ya bağlanan, kahramanca bir isyan ve cesaret hikayesidir. 1963-64 sezonu Türkiye Kupası final maçı. Bir tarafta önceki sezon oynanan ilk kupanın sahibi Galatasaray, diğer tarafta ise "Büyük" Altay. Kupa finali çift maçlı eleme sistemine göre oynanır. Alsancak Stadı'nda oynanan ilk maç 0-0 sonuçlanır. Rövanş maçının 28 Haziran 1964 Pazar günü oynanması kararlaştırılır ancak aynı gün oynanması gereken Dünya Ordulararası Futbol Şampiyonası maçı dikkatten kaçırılır. Galatasaray'ın asker oyuncuları Ayhan, Uğur ve Talat Türkiye Ordu Milli takımı kadrosundalardır ve bu kabul edilemez durumu düzeltmek için seferberlik başlatılır. Önce federasyondan ardından ise Genelkurmay Başkanlığı'ndan gerekli izinler alınmaya çalışılır. Ancak bu kadar çabaya rağmen tüm bu işlemler maç gününe dek yetiştirilemez. Altay'ın bütün itirazlarına karşın maç yine de ertelenir. Bunun üzerine Bursa'da kampta olan Altay takımı, İzmir'e döner ve maça çıkmayacağını açıklar. Maç günü Mithatpaşa'da olan tek takım Galatasaray'dır. Rıdvan Burteçin ise şu tarihi açıklamayı yapar; "Kupayı kaybettik ama ahlak mücadelemizin meşalesini yaktık, onu asla söndürmeyeceğiz."

Rıdvan Burteçin'in ahlak meşalesindeki ateş Prometheus'un isyan ve cesaretidir. Tanrılara isyan etmiştir ve onun gibi cezalandırılmıştır. Türk futbolunda her kritik dönemde hakları gasp edilmiş, adeta ciğeri kartallara yedirilmiştir. Bu ceza, işkence çok uzun yıllar sürebilir. Çünkü bu eziyetin temelinde ahlak mücadelesinden duyulan korku vardır. Ve şunu biliyoruz ki; bu saltanat düzeni, bezirganlık sürdükçe Altay kulübünün işkenceleri devam edecektir. Bizi biz eden değerlere sarılmak, ahlak mücadelesinde meşaleyi sürekli yılmadan taşımak bizi bir gün bu cezadan kurtaracaktır. Bunu da ancak Prometheus'un meşalesindeki akıl ve bilimle ile gerçekleştirebiliriz.