Zaman ne çabuk geçiyor.

Bir ayı, Ramazan ayını bugün geride bırakıyoruz.

Yarın Bayramı kutlayacağız...

Son zamanlarda  Gazze olayları nedeniyle İsrail daha doğrusu Yahudi ürünlerini boykot edelim çağrıları üst üste gelmeye başladı.

Bu arada iş Arap'lara kadar bile dayandı.

Nedense her konuda olduğu gibi bu konuda da ikiye hatta üçe bölündük.

Nedense hesap kitap da bilmiyoruz...

Dışişleri ise hala uyuyor...

Konumuz bu değil...

Önce Ramazan ayında üretici-market fiyatların ele alacağız. Sonra halkın mağdur edilmemesi, spekülatörlere fırsat verilmemesi yönündeki uyarıların etkisi olup olmadığını sorgulayacağız.

Ramazan ayında fiyat değişimi yaşanan sebze meyve ürünlerinde fiyatlar mevsim şartları ile arz ve talebe göre mi oluştu?

Ramazan ayında nohut, yeşil mercimek, dana eti, ayçiçeği ve mısırözü yağı ile kuru incir ve fındık market fiyatlarında artış olmaması, toz şeker, zeytinyağı, maydanoz, kabak, patates, yumurta, pirinç, kuru fasulye, kuru üzüm, havuç, yeşil soğan, Antep fıstığı fiyatlarında düşüş görülmesi sevindirici oldu mu?

Bu arada yine limondan söz edecektim... Her hafta kilosuna ikişer lira zam gelen limondan...

Bu arada unutmadan söyleyeyim:

Bosna Hersek'ten ithal edilecek et, Kurban Bayramı'nda ve öncesinde piyasaya sürülmeyecek...

Böyle diyorlar ama sonucu birlikte yaşayıp, göreceğiz...

Ciddi artış yok

Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, Ramazan ayında tüketimin fazla olduğu et ürünlerinde ve baklagillerde ciddi bir artış görülmediğini bildirerek, 'TZOB'un halkın mağdur edilmemesi, spekülatörlere fırsat verilmemesi yönündeki uyarısı etkili oldu' diyor.

Bayraktar, Ramazan ayında fiyat değişimi yaşanan sebze ve meyve ürünlerinde ise fiyatların mevsim şartları ile arz ve talebe göre oluştuğunu belirtti.

TZOB Genel Başkanı Bayraktar, 2007 yılından bu yana her Ramazan ayında gıda tüketiminin artmasından dolayı fiyatların spekülatif yönde yükseltilmesini önlemek için yürüttükleri çalışmalara ve bu yöndeki uyarılara bu yıl da devam ettiklerini bildirdi.

Ramazan ayı öncesinde düzenlediği basın toplantısıyla, TZOB olarak bu önemli ayda üreticiden tüketiciye, halkın tamamını yakından ilgilendiren gıda fiyatlarındaki değişimleri takip edeceklerini, kamuoyunu doğru bilgilendirme amacıyla açıklamalar yapacaklarını bildirdiğini vurgulayan Bayraktar, 'Ramazan ayı boyunca incelemelerimiz devam etmiş ve sonuçlar kamuoyuyla paylaşılmıştır' dedi.

Destek vermek için!

Bosna Hersek'ten sıfır gümrükle 15 bin ton dondurulmuş, taze veya soğutulmuş büyükbaş hayvan eti ithal edilmesi için açılan ve Et ve Süt Kurumu'na tahsis edilen tarife kontenjanına da değinen Bayraktar, 'Bosna Hersek'in yaşadığı sel felaketi nedeniyle yardım amaçlı açılan tarife kontenjanı çerçevesinde ithal edilecek et, Kurban Bayramı'nda ve öncesinde piyasaya sürülmeyecek. Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı'nın böyle karar verdiğini biliyoruz. Et ithalatına kesinlikle karşıyız. Bu tarife kontenjanının devamı gelmemeli. Ramazan ayındaki fiyatlar da et üretiminin yeterli olduğunu bize gösterdi' diye konuştu. Umarım Bayraktar'ın söylediklerini bakanlık yetkilileri de duyar.

Fiyatlardaki değişim

Ramazan ayında market fiyatlarında, 7 üründe fiyat değişimi görülmezken, 12 üründe azalma, 19 üründe ise fiyat artışı görüldü.

Nohut, yeşil mercimekte, dana eti, ayçiçeği ve mısırözü yağı ile kuru incir ve fındık market fiyatlarında değişim yaşanmadı.

Fiyat düşüşü yüzde 15,96 ile en fazla Antep fıstığında görüldü.

Antep fıstığındaki fiyat düşüşünü yüzde 15,70 ile yeşil soğan, yüzde 11,50 ile havuç, yüzde 11,49 ile kuru üzüm, yüzde 4,81 ile kuru fasulye, yüzde 4,45 ile pirinç, yüzde 4,05 ile yumurta, yüzde 2,91 ile patates, yüzde 0,63 ile kabak, yüzde 0,60 ile maydanoz, yüzde 0,46 ile zeytinyağı, yüzde 0,40 ile toz şeker izledi.

Markette en fazla fiyat artışı ise yüzde 35,95 oran ile sivri biberde görüldü.

Sivri biberdeki fiyat artışını yüzde 33,77 ile limon, yüzde 20,91 ile kuru kayısı, yüzde 18,48 ile karpuz, yüzde 10,86 ile çilek, yüzde 10,04 ile kiraz, yüzde 8,73 ile şeftali, yüzde 7,68 ile patlıcan, yüzde 7,50 ile elma, yüzde 5,80 ile salatalık, yüzde 5,28 ile domates, yüzde 5,14 ile kavun, yüzde 4,97 ile tavuk eti, yüzde 3,54 ile kuru soğan, yüzde 2,07 ile yeşil fasulye, yüzde 1,78 ile kırmızı mercimek, yüzde 1,05 ile marul, yüzde 0,55 ile süt, yüzde 0,36 ile kuzu eti takip etti.

Kestelli bilgilendirdi

İzmir Ticaret Borsası Yönetim Kurulu Başkanı Işınsu Kestelli'nın konuşmalarında bilgi ile birlikte uyarı görevi yaptığını biliyoruz.

Işınsu Kestelli Ekonomi Bakanı ile danışmanının İzmir'de bulunmasından yararlanarak bazı bilgileri paylaştı.

Neremiz doğru ki!

İzmir'in, sosyo ekonomik gelişmişlikte İstanbul ve Ankara'nın ardından Türkiye'nin üçüncü büyük kenti olduğunu,  dönem dönem dalgalanmalar yaşasak da milli gelire katkımızın yüzde 6.5-7 civarında olduğunu belirten Işınsu Kestelli, markalaşma becerisi ve yenilikçilikte İstanbul ve Ankara'nın yanı sıra Bursa, Gaziantep ve Kayseri de bizi geride bıraktığı gerçeğini de dile getirdi.

Hep zor!

Işınsu Kestelli özetle şunları söylüyor:

'İzmir'e tam anlamıyla bir sanayi şehri demek gerçekten zor. İzmir sanayinin yarattığı Gayri Safi Katma Değer'in ülke sanayinin yarattığı katma değere oranı 2000'li yıllarda bir puan düşerek yüzde 6.4'e geldi.

Benzer şekilde ihracat payımız da gerileme içinde.

Türkiye'nin 100 büyük sanayi kuruluşu arasında sadece 6 İzmirli bulunuyor.

Bu şirketlerden ilk ikisi Tüpraş ve Petkim gibi zamanında kamu eliyle kurulmuş ve özelleştirmeyle İzmirli olmayan girişim gruplarına geçmiş iki büyük kuruluş.

Son 20 yılda İzmir'den çıkmış bir ilk kuşak sanayici başarı hikayesini hatırlayanınız var mı merak ediyorum!'

***

DİP EKSPRES

İzmir ne halde?


İzmir, bu haliyle bir turizm kenti de değil.

Bugün İzmir'e yılda 1 milyonun biraz üzerinde bir turist geliyor. Ülkeye gelen turistlerden aldığımız pay yüzde 4 civarında. Kruvaziyer turizmini çıkarırsak rakam iyice düşkünleşiyor.

Rakamlara bakıp İzmir'in tarımda güçlü bir kent olduğunu söylemek mümkün. Ancak orada da markalaşmadan lojistiğe kadar pek çok sorunumuz var.

Rakamlar, Türkiye'nin en ulaşılabilir ikinci kenti olduğumuz halde henüz bir lojistik üs de olmadığımızı gösteriyor. Avrupa'nın en modern hava limanlarından birine sahibiz ama pek gelen gidenimiz yok. Liman konusunda da benzer durumdayız.