Hikâye çok eski zamanlara gidiyor.
Ruh ve Sinir Hastalıkları Uzmanı Dr. Şemsettin Yaşatan'a kadar.
Bildiğim kadarıyla Bornova'da çok katlı ikinci ya da üçüncü apartmanın sahibi.
İlk bina 'Funda apartmanı' idi.
Çok katlı deyince, bugünkü gökdelenleri düşünmeyin, sadece dört katlı idi...
Sonraları Yeni Mahalle'de 'Makbule Hanım' apartmanı yükseldi.
Bir de arada 'Apartman Kemal'in binası vardı.
Kemal Görkey'in.
Kardeşlerden biri üretimi ve sanayiyi seçmişti, diğeri ise apartmanı.
Köprüler, yollar, binalar bizim başımıza neyi getirdiyse, o da varlık içinde rahmetli oldu.
Şemsettin Yaşatan, günümüzde hâlâ çoğunun içine sindiremediği bir topluluğu bize sevdirmişti, yaptığı konuşmalarla.
Kimler mi?
Önceleri 'Çingene' dediğimiz, şimdi ise 'Roman' olarak adlandırdığımız, ötelediğimiz içimizdeki çalışkan insanları.
Müzik ve çalgı denilince de aklımıza hep Romanlar gelir.
Birçok kişi ele aldı.
Son olarak da Soner Kızılkaya.
Soner Kızılkaya 'Roman Havasında Mozart Senfonileri!'ni ele almış.
Söylediği, yazdıkları şöyle:
İzmir Tepecik'teki Tenekeli Mahalle'de Roman gençlerin kurduğu Filarmoni Orkestrası provalarını sokakta yapıyor.
Beş yıl önce kurulan orkestra, ünlü besteci Wolfgang Amadeus Mozart'ın eserlerini Roman müziği ile yeniden yorumluyor.
Orkestranın kurucusu olan perküsyon ustası Hamdi Akatay, sokakta prova yapmaktan kurtulmak için yetkililerden destek bekliyor.
Romanların yaşadığı Tenekeli Mahalle'de kahvedekiler televizyon ekranlarından maç izlerken, bir grup genç, kahvenin hemen bitişiğindeki alanda plastik sandalyelerine yerleşiyor.
Müzik aletlerini kılıflarından çıkartan gençler, çaldıkları müzikle bir anda mahallenin havasını değiştiriyor.
Çoğu konservatuvarda okuyan bu gençler Tepecik Filarmoni Orkestrası'nın üyeleri.
Orkestranın kurucusu ve şefi Hamdi Akatay öncülüğünde çaldıkları Mozart senfonileri maç izleyenlerin de dikkatini provaya çekiyor.

İlle de Mozart olsun

Provadakilerin sayısı onu buluyor. Ama orkestra, alt grup üyeleriyle birlikte 35 kişi.
Fakat büyük bir kısmı ekmek parası için başka işlere gittiklerinden dolayı, bu provaya katılamıyor.
Gençler, şefleri olan Hamdi Akatay'a 'hocam' diye sesleniyor.
Akatay, bu mahallede yetişmiş ama daha sonra İstanbul'da müzik hayatına devam etmiş bir perküsyon ustası.
Akatay, beş yıl önce bir konser için geldiği İzmir'de mahallede oturan annesini ziyaret ettiği sırada bu gençlerle tanışmış.
Akatay, 'Çocukları gelip benimle müzik yapmak istediklerini söylediler. Hepsini dinledim. Gerçekten çok yetenekliler. Zaten kafamda Gipsy Mozart (İlle de Mozart Olsun) projesi vardı. Bu projeyi onlarla yapmaya karar verdim' diyor.

Çalışacak yerleri yok

Orkestra, beş yıldır Mozart'ın senfonilerini Roman müziğiyle yorumluyor. Akatay, 'Burası 120 yıllık bir mahalle. Klasik müzik bu mahalleye beş yıl önce girdi. Biz Roman toplumunun içine klasik müziği soktuk. Dünya üzerinde böyle bir orkestranın örneği yok. Fakat açık havada prova yapıyoruz. Çünkü bir kapalı alanımız, bir çatımız yok. Umarım artık bize yetkililer elini uzatır da en azından kış kıyamette sokakta prova yapmayız. Böyle ne kadar sürdürebiliriz ki?' diyor.
Konservatuvar üçüncü sınıf öğrencisi Eren Mert İlbey de beş senedir kendi çabalarıyla çalışmalarını sürdürdüklerini söylüyor.
Orkestranın klarnetçisi olan İlbey, 'Destek sağlansa, grup çok farklı noktalara gidebilir. Ama bizim arkadaşlığımız ve grubun uyumu devam ettiği sürece, orkestranın dağılacağını düşünmüyorum' diye konuşuyor.
Ekip, mahallelilerin alkışları arasında provayı sonlandırıyor.
Bu alkışlar, orkestra üyelerinin yaklaşan kıştan duyduğu endişeyi bir ölçüde de olsa dağıtıyor.


Madem konu müzik ve orkestradan açıldı, devam edeyim:
Mustafa Gökay Ferah da, İzmir Marşı'nı; tulum, kemençe ve 160 öğrenciden oluşan korosuyla yorumlayarak Türkiye'de ve dünyada bir ilke imza attı.
İsteyen internetten bularak dinleyebilir:
Ben şu isimleri sizinle paylaşayım:
Vokal: Mustafa Gökay Ferah, Elektrik ve Bas Gitar: Evren Arkman, Tulum: Mustafa Gökay Ferah, Kemençe: Furkan Bostancı, Davul: Melih Babalı, Aranje: Evren Arkman ve Mustafa Gökay Ferah, Mix-Mastering: Evren Arkman, Stüdyo: Harems

GÜNÜN HABERİ

Uzaktan kumandalılara, 'Biz de hazırız!'

'Tekirdağ'ın Çorlu ilçesinde kimliği henüz belirlenemeyen bir kadın, Atatürk Anıtı'na balta ile saldırdı. Saldırı sonrasında kaçan kadın, polis ekipleri tarafından her yerde aranıyor.'
Haber böyle...
Ama en fazla 6 metreden anında çekilmiş fotoğraflarla servis yapılıyor.
Yüzü de örtülü, kara çarşaflar içindeki gerizekalı belli ki, belli bir yerden kumandalı.
Aynen ülkemizin değişik kentlerinde ortaya çıkan hortlaklar gibi.
Prova yapıyorlar, 'Biz hazırız' diyorlar.
Ama unutmasınlar ki biz daha hazırız.