‘’Dar kanal hastalığını teşhis etmek tecrübe gerektirir’’ şeklinde açıklama yapan Yıldızhan, hastalığın neden olduğu semptomların (belirtiler) bel fıtığı ile çok kolay karıştırıldığından dolayı tüm tetkiklerin dikkatli bir şekilde yapılması gerektiğini vurguladı.

Doç. Dr. Ahmet Yıldızhan, hastaların semptomlarının iyi bir şekilde takip edilmesinin, ne zaman ortaya çıktığının bilinmesinin de teşhis sürecinde oldukça önemli bir yer tuttuğunu belirtti. Genel olarak bel ve bacak bölgesinde başlayan ağrılar ya da uyuşma nedeniyle doktora başvuran hastalarda ilk aranan bel fıtığı olur. Hastanın hikâyesini detaylı bir şekilde vermesi dar kanal hastalığı için teşhis sürecini hızlandırır.

Dar omurilik kanalı yüzünden sorun yaşan kişilerde genel olarak ortaya çıkan şikâyetler arasında bel, bacak ve sırt  bölgesinde uyuşma, ağrı, his kaybı, karıncalanma ve kramp gibi rahatsızlıklar yer alır. Bu rahatsızlıkların şiddeti hastalığın seyri ile doğru orantılı olarak artar. Dar omurga kanalı hastalığı bu tür şikâyetlerin yanında idrar kaçırma, cinsel fonksiyonlarda yetersizlik gibi sorunlara da neden olur. Dar kanal hastalığı bulunan kişilerin öne doğru eğildiklerinde çok daha rahat hissettiklerinden bahseden Yıldızhan, bunun nedeninin öne eğilme ya da oturma hareketinin kanalı genişletmesi olduğunu belirtti.

Benzer şikâyetlerle doktora giden kişiler oturdukları zaman ya da öne doğru eğildiklerinde rahatlama hissettiklerini doktorlarına belirtirlerse hikâye sürecinde teşhis kolaylaşır ve durumu net görmek için incelemeler yapılmaya başlanır. İlerleyen dar kanal hastalığı olan kişilerde duruş istemsizce öne doğru şekillenir. Ayırıcı tanı koymak için röntgen, MR (manyetik rezonans) ve BT (bilgisayarlı tomografi) tekniklerinden yararlanılır. Dar omurga kanalı için çekilen röntgen filmlerinde daralmış disklerin aralıkları ve kalınlaşan eklemler incelenir. Manyetik rezonans görüntüleme yöntemiyle spinal kanalda meydana genel darlık ile ilgili bilgi alınır. Omuriliğin sıkışma durumu da yine MR ile yakından incelenir. Doç. Dr. Ahmet Yıldızhan, hastalığın ne derece ilerlediğini görmek, yakından takibini ve kontrolünü yapmak için detaylı görüntülere başvurmak gerektiğini dile getirdi.

Bu sayede doğru tanı konulur ve dar omurga kanalı ile ilgili detaylı bilgiler sayesinde uygun tedavi yöntemlerine başvurulur.

Dar kanal hastalığının tedavisi

Dar kanal tedavisinde iki farklı tedavi yöntemi uygulanır. Konservatif tedavi olarak bilinen ve cerrahi müdahale olmadan ilaç, egzersiz gibi uygulamalarla hastayı iyileştirmeye çalışılan yöntem öncelikle tercih edilen yöntemdir. Bu tarz tedavilere cevap vermeyen hastalar ameliyatla tedavi edilir. Dar kanal hastalığı için konservatif tedaviler arasında ağrı kesici ve antienflamatuar (iltihabi reaksiyonu önleyen) ilaçlar, fizik tedavi, egzersiz, yüzme gibi yöntemler yer alır. Ancak bu uygulamaların hiçbirisi kanalda daralma yaratan kemikleri ve bağ dokularını ortadan kaldıramaz, hastalığın ilerlemesini durduramaz. Bu yöntemler ile hastanın yaşam kalitesi yükseltilemez ise son çare olarak ameliyat gerekir.

Dar kanal hastalığı ameliyatla tedavi edilebilen bir rahatsızlık olsa da geç kalınmış durumlarda ameliyatın başarı oranı düşer. Bu nedenle tedavi geciktirilmemelidir. Hastalık her aşamada mutlaka tedavi edilmelidir. Gecikmiş bazı durumlarda hastayı eski konumuna getirmek mümkün olmasa da mevcut sağlığı korumak ve durumun daha fazla kötüleşmesini önlemek için ameliyat gerekir.

Nöroşirurji Uzmanı

Doç. Dr. Ahmet Yıldızhan

www.ahmetyildizhan.net