Prof. Dr. Ulvi Zeybek, halk arasında “bitki çayı” olarak bilinen ve kış aylarında çoğunlukla soğuk algınlığı gibi rahatsızlıklar sırasında kullanılan çaylar konusunda uyardı. Bu çayların, tamamlayıcı tıp dahilinde tıbbi özelliğe sahip bitkilerden hazırlandığını hatırlatan Prof. Dr. Zeybek, “Tıbbi çaylar, fitoterapi eğitimi almış hekim ve eczacıların kontrolünde, eczanelerden satın alınarak kullanılmalı. Standartlara göre hazırlanıp paketlenmeyen çaylar başta karaciğer rahatsızlıkları olmak üzere, ilaç etkileşimleri gibi sebeplerle şifa değil yeni hastalıklara da neden olabilir” diye konuştu.

İLAÇ ETKİLEŞİMLERİNE DİKKAT

Türkiye’de şimdilik yaklaşık 150 kadar kadar farklı üniversitelerin açmış olduğu Sağlık Bakanlığı sertifikalı fitoterapi programlarından eğitimini almış fitoterapist hekim bulunmasının yanı sıra, eczacılık fakültelerinde de hem beş yıllık lisans eğitiminde hem daha sonraki yıllarda da fitoterapi eğitiminin verildiğini hatırlatan Prof. Dr. Zeybek, “Eczacıların görevi ilaçlar konusunda hastalara danışmanlıkta bulunmaktır. O nedenle tıbbi çayları eczanelerden, kullanımı konusunda bilgi edinilerek satın alınmalıdır. Örneğin, yüksek tansiyon tedavisi görenlerin, hamilelerin, antidepresan kullananların gerek ilaç etkileşimleri, gerek etken madde özellikleri nedeni ile kullanmamaları gereken tıbbi çaylar bulunmaktadır” dedi.

KARIŞIM ÇAY SATANLARIN YETKİSİ YOK

Prof. Dr. Zeybek, “Halen eczacılar sadece ‘mono tıbbi çay’ diye tanımlanan, yani tek bir tıbbi bitkinin çay formunu satılabilmektedir. Endikasyona göre karışım olarak çay satışı yetkisinin gerekli yönetmelik değişiklikleri üzerinde Sağlık Bakanlığı çalışıyor.  Eczacılara endikasyona göre karışım şeklinde tıbbi çay satabilme yetkisinin kısa bir süre sonra verilmesi bekleniyor. Yetkisi olmadığı halde çay karışımı hazırlayan ve satan meslek erbabı olmayanlar var. Karışımın içindeki gerçekten tıbbi bitki midir? Doğru zamanda, içindeki etkin madde en yüksek dönemdeyken mi toplanmıştır? Güneş altında bırakıldığı için içindeki etkin maddeler bozulmuş mudur? Cadde üzerinde teşhir edildiği için toz topraktan etkilenmiş midir? Pestisit ve herbisit (zararlı böcek ve bitki öldürücü) dediğimiz tarım ilaçları bulaşmış mıdır? Ebegümeci gibi doğadan da toplanan tıbbi bitkiler yol kenarından toplandıysa egzoz gazları bulaşmış, bu nedenle ağır metal iyonları taşımakta mıdır? Bu sayılanların hepsi analizlerden yoksun, standart dışı ürünler olarak kabul edilmektedir. Sağlıklı yaşamak isterken sağlığınızdan olmayın’’ dedi.
 

“TIBBİ ÇAY ECZANEDEN ALINIR”

Eczanelerden, analizi yapılmış, pestisit ve herbisit gibi tarım ilaçları kullanılmadan, tamamen biyolojik mücadele ile organik ya da kontrollü tarımla, yol kenarında bulunmayan özel alanlarda yetiştirilmiş, doğru zamanda hasat edilmiş ve kurutulmuş bitkilerden elde edilen, standardize edilmiş tıbbi çayların satın alınabileceğini ifade eden Prof. Dr. Zeybek, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Çay olarak tüketilecek ıhlamurun içinde, küçük yaprak oranının yüzde 10’u aşmaması gerekir. Eczane harici satılan çaylarda kıymetli olan çiçeğin az, yaprağın ise çok olduğunu görüyoruz. Yaprak oranı artırılarak daha ucuz ve ağırlığı daha fazla olan ürün elde edilmektedir. Ancak doğru oranda karıştırılmayan tıbbi çaydan alınan verim düşük olur. Çayın nasıl kurutulduğu da çok önemlidir. Tıbbi çay içinde yüzde 10’dan az nem olması gerekir. Yüzde 10’dan fazla olduğunda kapalı ambalaj, özellikle de naylon içinde ise, mikotoksin dediğimiz mantarlar süratle oluşur. Bu mantarlar karaciğere zehir etkisi yapar. Önemsenmez, böylesi ürünler kullanmaya devam edilirse karaciğere çok büyük zarar verirler. Standartlara göre üretilmiş olan çaylar ‘Tıbbi çay eczaneden alınır’ sloganı ile satılıyor. Eczanelerde satılan tıbbi çayların ambalajı, içindeki etkin maddenin korunması amacı ile örneğin uçucu yağın kaybolmaması gibi  özeldir ve asla sağlığa zarar verici madde içermediği gibi, son kullanma tarihine kadar da özelliğini korur.”

BUNLARA DİKKAT

Ege Üniversitesi Eczacılık Fakültesi bünyesinde yer alan Farmasötik Bilimler Araştırma Laboratuvarı’nda (FABAL) konu ile ilgili olarak gerekli çalışmalara birkaç yıl önce başlandığını, uçucu yağ analizleri gibi belirli analiz yöntemlerinin akredite edilme yolunda epey mesafe alındığını belirten Prof. Dr. Ulvi Zeybek şu uyarılarda bulundu:

“Yüksek tansiyon hastalığı ile ilgili olarak ilaç kullanan bir hastanın ilaç etkileşimi nedeni ile mutlaka hekim veya eczacıya danışarak tıbbi çay tüketmeli.

 Örneğin, hamileler, hamileliğin ilk 3 ayında günde 1 çay bardağını aşmayacak miktarda adaçayı tüketmeli. Yeşil çay sabah aç karnına 1-2 bardak içilirse ve kahvaltı da yapılmazsa, bazı kişilerde baş dönmesi yapabilmektedir. Sarıkantaron ya da diğer ismiyle binbirdelikotu bitkisinin sakinleştirici etkisi vardır. Ancak bu etkisi bir kullanımda değil, uzun süreli kullanımda görülmektedir. O nedenle kan sulandırıcılarla birlikte sarıkantaron kullanılması önerilmez, zira içermiş olduğu ana etkin maddeler güneş ışığı ile birlikte istenmeyen fototoksik etkiye neden olabilir. Eğer kişi uykusuzluk nedeniyle ya da orta veya düşük şiddette depresyon nedeni ile antidepresan kullanıyorsa, bunların da etkisini artırıcı özelliğe sahiptir. Bu kişilerin sarıkantaron tıbbi çayını kullanmadan önce mutlaka hekimlerine danışmaları ve dozun belirlenmesi şarttır. Eczane harici almamaya dikkat etmeli, ancak yine de gereken durumda başka bir yerden satın alınması söz konusu ise, tıbbi çay alırken mutlaka kalitesine, son kullanma tarihine, organik tarım ya da iyi tarım yöntemi ile üretildiği belirtiliyorsa, sertifika amblemine mutlaka bakılmalıdır. Kuşkulanılan durumlarda ise İl Sağlık Müdürlüğüne, İl Tarım Müdürlüğüne veya Eczacı Odalarına başvuruda bulunulmalıdır.”